Bölüm 10 🐺

2K 135 118
                                    

Y.N: Steter yarı smut. Bölümün geri kalanı ise Stiles'ın ailesi hakkında.

Peter

Sabah uyandığımda aşağıdan tıkırtıların geldiğini işittim.

Bir şarkı mırıldanıyordu. Tam olarak şarkıyı çıkaramamıştım bir tür nakarat kısmıydı yanılmıyorsam. Aşağı kata, karnımı kaşıyarak indim. Merdivenin başında mutfak yarım bir şekilde görünüyordu. Kafamı oradaki figüre çevirdim.

Aman Tanrı'm bu çocuk beni öldürecekti galiba.

Gördüklerimi size kısaca şöyle betimleyebilirim:

Güneş gördüğünden şüphe edeceğiniz beyazlıkta, harika uzun ince bacaklar. Üstünde bol Batman baskılı tişört vardı. Altında ise tam olarak bir şey var mı ben de bilmiyorum. Aslında olmamasını diliyordum. Üstündeki tişört o kadar bol geliyor ki altına giydiği baksırı kapatıyor, bu da sizin hayal gücünüzün çalışmasını sağlıyordu.

Fırına bakmak için eğildiğinde istediğim şey yerine, olması muhtemel olan siyah kısa, dar bir baksır vardı.

Onun yanına sessizce yanaşmıştım. En sonunda o fırına tekrar bakmak için eğildiğinde kalçalarının arkasına geçmiştim, sıkıca tutunca ürperdi ve kalktı.

"Tanrım, Peter beni korkuttun."

Yüzünde biraz önce atıştırdığı yiyeceğin parçası vardı. Ellerim hala kalçasını kavrarken eğilip dudağının kenarını öptüm.

İrkilmişti...

Öğlen sonuna doğru biten işimizde ikimizde yorgun düşmüştük. Özellikle Stiles tezgahın üstünde uyuklamaya başlamıştı. Onu kollarımın arasında banyoya götürdüm. Bir güzel temizlendikten sonra çıktık. Ev tamamen bizim kokumuzla dolmuştu. Derek bunu alınca çıldırmazsa bundan sonra asla çıldırmazdı. Yüzümde rahatlamanın verdiği huzurla yanımda uzanan Stiles'ın omzunu okşuyordum. Biraz sonra kendini topladığında onun hakkında bilgi edinmek istedim. Bir lise öğrencinin yapayalnız hayatı beni üzüyordu.

"Stiles, ailen hakkında pek konuşmuyorsun" dedim.

O bebeksi yüzünü kaldırıp bana baktığında, kaşlarının üzülmüş bir şekilde kalktığını gördüm. Niyetim onu üzmek değildi.

"Ailemden mi? Ahh- annem ben çok küçükken ölmüştü. Onun hakkında sadece gülüşünü ve saçlarını hayal olarak hatırlıyorum. Babam, kasabanın şerifiydi fakat onu kaybettikten sonra kendini içkiye verdi. Bazen kendini toplar gibi oluyordu. Onun sağlığına küçük yaştan itibaren dikkat etmeye çalışmıştım. Sağlıklı beslenmeliydi fakat şu içki sorunu her şeyi bozuyordu."

"Bunu duyduğuma üzüldüm Stiles."

"Evet bende üzülüyordum. İçki içtiği bir gün beni salona çağırdı. İlk kez bu kadar dağıttığını görüyordum. Hıçkırıklar içinde benden özür dilemeye başladı. Nedenini bilmiyordum sonra viski bardağından bir yudum aldı... Her şey dün gibiydi Peter."

"Ne söyledi peki?"

Kafasını omzuma dayadığında ellerimle yumuşak, vanilya kokulu saçlarını okşadım.

"Hıçkırıklar içinde söylediği şey- anladığıma göre beni evlat edinmişlerdi."

"Öz ailen hakkında bir şey söyledi mi?"

Anlattıkları karşısında ne söyleyeceğimi bilmiyordum. Bu kadar kötü bir geçmişi olduğunu tahmin edemezdim.

"Malesef bu konu hakkında sadece Winchester soyadı taşıyan bir adamın, beni güvenliğim için bıraktığını söyledi. Uzun bir süre bu soyadı araştırdım, hatta sahte bile geldi. Kısa bir süre sonra babamı kaybettim... Okul ve iş arasında bir yaşam ve işte şimdi de buradayım."

Derek

Eve akşam, yiyecek poşetleri ile döndüğümde havada aldığım şey sanki bütün kalbimi kırmıştı. Geç kalmıştım ama neye? Hiçbir şeye yakınamazdım, hakkım yoktu. Poşetleri, buram buram Stiles ve Peter kokan tezgahtan uzağa sandalyenin üzerine koydum. Yukarıdan iki kalp atışı duyuluyordu.

İçimdeki kurt dövülmüş bir köpek gibi acı acı inledi.

Belki de yanılıyordum o benim eşimdi... O beceriksiz, sakar çocuk. Aynı zamanda alaycı kişiliğiyle çoğu zaman çekilmeyen varlık.

Daha dün gibi hatırlıyordum onun arabama çarpmasını. Nasılda sinirimi bozmuştu hala da sinirimi bozuyordu ama içimdeki bir şey onun hakkındakiler karşısında duyarsız kalmayı başaramıyordu. Korumak istiyordum.

O gece kapı çalınmıştı.

Karanlıkta aşağı indiğimde, pencereden dışarı sessizce baktım. Gece yarısında gelecek birini beklemiyordum. Bir araba çalılığın orada duruyordu, oldukça iyi bir arabaydı. İki adam da kapıdaydı, kokularından insan olduklarını anladım. Biraz sonra içeriden bir ses geldi arkamı döndüğümde merdivenin başında Peter vardı. Ona yavaşça kafa salladım. Sonra sessizce gidip kapıyı açtım.

"Siz kimsiniz? Burası özel mülk."

"Dean Winchester, bu da kardeşim Sam. Kurtlar hakkında konuşmamız gerek."

Arkamdaki Peter tekrar etti: "Winchester."

Yüzünden heyecan okunuyordu. Ne olup bittiğini öğrenmek için kapıyı açtım. İkisi de içeri girince oturmaları için koltukları gösterdim. İlerleyip oraya oturdular, bende ışıkları açtım. Gecenin bir köründe bu adamlar niye bizim hakkımızda konuşmak istemişti. Işıklar açıldıktan sonra bende onların yanına gittim. Peter da bir koltuğa geçti. Ağızlarından çıkacak şeyi merakla bekliyordu.

"Talia Hale burada yok mu? Onun Alfa olduğunu duymuştum."

"Hayır annem artık yaşamıyor, Alfa benim. Onu nereden tanıyorsun ?"

"Demek sen Alfa oldun. Annenle birebir tanışmışlığımız olmadı. Biz avcıyız, buraya yakın bir yerde daha önce vampir yuvasını temizlemiştik annen de bize destek vermişti. Şimdi de burada birkaç başıboş kurt insanlara saldırıyor."

Bu kadar hızlı bir şekilde gelişi güzel nasıl anlatabildi anlamadım.

"Avcılara burada ihtiyaç yok."

Aklıma gelen tek şey buydu. Nereden çıkıp geldilerse oraya dönebilirlerdi. Zamanında başımızda olan avcılar yetip artmıştı.

"Buranın güvenliğinden kendini sorumlu görüyor olabilirsin ama bu işte batırdığınız belli."

Bu alaycı tavrı bana bir yerden tanıdık geliyordu. Böyle aynı sinirlerime dokunuş...

"Buna siz karar veremezsiniz."

"Buraya o kurt kıçınızı tekmelemeye gelmedik, sadece insanların saldırıya uğramaması için geldik" dedi.

Bunu söylediğinde gırtlağımdan bir hırıltı yükseldi. Benim evime gelip böyle sözler sarf etmek için yürek mi yemişlerdi. Elini tam beline atıp silahını çıkartmaya davranacaktı, yanındaki kardeşi onu durdurarak:

"Kavga istemiyoruz sadece onlar hakkında bilgi."

Biraz sakin olup öğrenebildiklerimi anlattım. Ortam, tamamen birbirini zoraki çeken insan topluluğuna dönmüştü. Daha sonra tekrardan uğrayabileceklerini söyleyip gittiler. Peter ise gözlerinde hala ışıltı ile arkalarından bakıyordu. Sonra eve geldiğimde aldığım koku geldi aklıma. Kafamı silkeleyip odama gittim.

Alpha and Human -SterekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin