Bölüm 7 🐺

2.5K 174 180
                                    

Peter

Hastaneden çıkalı bir hafta falan oluyordu, kimseye haber vermemiştim biraz kafa toplamak benimde hakkımdı. Gece içmek için bara girdim. Köşelere doğru bir masa seçip oturdum. Etrafı seyrettim tam ruh halime uygun bir yerdi. 

Etrafı süzerken uykuda geçirdiğim zamanları düşündüm; hayatımı yaşayamadığım günleri. Bir şeyler yapmak istiyordum bir amaç bir sevgi bir sürü ya da aile bilmiyorum çalışmak bile olabilirdi. İçimdeki kötülük uçmuş gitmişti.

O sırada yan masada kavga çıktı, bunu seyretmekten bile zevk almıyordum. Kavga sürerken mutfaktan bir delikanlı geldi, bardakları topluyordu. Kavgayı görünce bulaşmamak için olabildiğince sessiz ve yaklaşmadan halletmeye çalıştı. Tepsisi dolu bir şekilde yan masaya geldiğinde kavga edenlerden birinin dirseği delikanlının kafasına geldi çocuk dengesi kaybolmuş bir şekilde bardakları düşürmemeye çalıştı ama nafile çoktan yerdeydi.

Çocuğun ellerine basıyor üstüne üstüne geliyorlardı: Kavga sırasında göz gözü görmez derler ya o şekildeydi. Delikanlı onları ittirmeye çalıştı. Sinirli bir adam onu fark etti yakasından tutup yüzüne bir tane geçirdi.

Havada delikanlının kan kokusunu alınca bunun gibi güzel kokan bir şeyin olamayacağını düşündüm. Sürüme katma fikri geldi: Ailem olabilirdi. Kalktım ve onu kavga edenlerin elinden kurtarmaya çalıştım.

Sarhoşların hepsine bir güzel şamar atmıştım.

Delikanlıyı düştüğü yerden cam kırıklarının arasından çekip çıkardım. Göğüs kafeslerimiz birbirine değiyordu, elimi sırtından beline doğru kaydırdım. Gözlerinin içine baktım bunun gibi güzel gözler görmemiştim. Elini, elime alıp:

"Yaralanmışsın," dedim.

O da utanmış bir şekilde yüzü kızarmıştı. Gözlerimizi en sonunda ayırdığımızda içeri kaçtı.

Gece karanlığında çıkmasını bekledim, en sonunda barın arka kapısından eli sargılı halde çıktığında korkutmadan yanaştım. Beni gördüğünde biraz çekimser davrandı, bende iyi niyetimi göstermek amacıyla konuşup kendimi benimsetmek istedim. Bütün yol boyunca konuştuk oldukça sevimli bir delikanlıydı ismi Stiles'mış.

Yol sonuna gelince artık ayrılmamız gerektiğini ima eden gözlerle bakıyordu. Ben de rahatsız etmemek için ilk lafa girip:

"Hoşça kal," dedim. Ve orada ayrıldık.

Fakat ben evine kadar takip etmiştim...

Stiles'ı penceresinde olabildiğince izledim. Sabaha doğru gün aydınlanırken de çekip gittim. Aklımda farklı planlar vardı ve bu planları Stiles ile beraber gerçekleştirmek istiyordum. Derek ise beni gördüğüne şaşıracaktı ama daha zamanı gelmemişti.

Her akşam o bara gitmeye başladım. Stiles'a kendimi alıştırıyordum. Beraber takılmaya da başlamış; birkaç kere playstation oynamak için buluşmuştuk. Genellikle iş ve okul arasında gidip geldiği için buluşmalarımızda onu yormayacak şeyler planlıyordum.

Onunla takıla takıla eskiden yaşadığım sinir nöbetleri de kalmamıştı.

Bir gün yolda Derek ile karşılaşmıştık meğer anahtar kişi oymuş. Her birimiz şok geçirmiştik. Stiles'ın Derek'i bilmesi ve benim yeğenim olduğunu öğrenince "Sen de mi onlardansın?" demesi Kurt adam olduğumuzu bildiğini gösteriyordu. Bu bazı işlerimi de kolaylaştırmıştı. İtiraf ve açıklama kısmı her zaman zordur fakat günler bir gün bana:

"Bak bu beni biraz rahatsız etmeye başladı," dedi.

Ben de onun kolundan tutup, bu da ne demek oluyor diye sordum. Onun bakışlarında bir şeyin ortada olduğunu ama benim görmediğimi gösteren bir ifade vardı. Bu da beni çıldırtmıştı.

Alpha and Human -SterekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin