Y.N: Smut
Derek
Sevgili Stiles'ın babası Dean, oğlunu benim gibi bir kurt adamla gecenin bir körü terk edemeyeceğini söyleyince dört adamın kaldığı bu yere bir de ben eklenmiş bulundum.
Beacon Hills de kalmam için bir neden yoktu. Yani acı ve yalnızlığın, köşe bucak kol gezdiği bir evde Peter gibi bir insanla kalmak yerine, bilmediğim topraklarda Stiles ileyken avcıların olduğu bir sığınakta elbette ki kalabilirdim.
Bir melek, iki avcı kardeş, bir melez ergen ve bir kurt adamın tek bir çatı altında kalması ne kadar zor olabilir?
Sığınakta yalnız kaldığımız bir gün...
Stiles'ı öpüşerek çıkardığım merdivenlerden en sonunda yatağın üstüne atmıştım.
Kıyafetlerinin yarısı odasının yolunda kurban gitmişti. Çarşaflar ile vücudu buluştuğunda benim için dolunayın onun için ergenlik hormonlarının çıldırttığı bedenlerimiz birbirimizin olmak için kavruluyordu. Çarşafların üstünde büyük bir iştahla havaya kalkan zarif vücudu daha sonra tekrardan çarşafın içine düşerek kıvranırken gözlerim içgüdüsel olarak aşağı daha aşağıya çıplak kalçalarına kayıyordu.
Üstünde sadece bir tişört kalmıştı. Onu da Stiles iki eliyle boynuna doğru nemli avuç içleriyle sıkarak tutuyor arada dişlerinin arasına alarak, dokunuşlarımın altında yanan bedeninden çıkacak inlemeleri bastırmaya çalışıyordu. Ellerim göğüs kafesinin yanlarından aşağı, kalçalarına indi sonra baldırlarından dizlerine çıkıp dizlerini avuçlarımın arasında biraz daha tuttuktan sonra yavaşça birbirlerinden uzaklaştırdım.
Kulaklarıma, Stiles'ın deli gibi atan kalp atışları nüfuz ediyordu.
Yüzüne baktığımda yanaklarına yayılan pembeleşme ile ne kadar dayanılmazdı, eğilip dudaklarına bir öpücük kondurdum. Sonra her saniye şiddeti artan öpüşmelerimiz de dudaklarımızın birbirine sürtünmesiyle bir an alev alacak kadar ateş basmıştı kasıklarıma. Altımda kıvranan bedene bir an bile acımadan yaptığım tutku işkencesine devam ettim. Tişörtümü çıkarıp atarken yarı açık göz kapakları beni izliyordu.
"D-Derek..."
"Şşş Stiles benim için biraz daha dayanmalısın."
Islak bacak arasına tekrardan yerleşmiş ama hiçbir temasta bulunmadan onu hazırlamaya devam ediyordum. Şişmiş dudaklarını rahat bırakıp boynuna dudaklarımı gömmüştüm. Sakallarımın batmasından dolayı kızaran hassas boynundan uzaklaştırmaya çalışan elleri hiçe sayarak tek elimle kafasının üstünde birleştirdim.
Altımda bazen göğüs kafesini bazen kalçalarını bana doğru geren bedeni ele geçirme düşüncesi bile insanı çıldırtırdı.
Parmaklarımla Stiles'ın ıslak girişine masaj yaparken inlemeleri odaya doluyordu. Yeterince ıslak ve genişti ama durmak bilmeden parmaklarımla o yumuşak derisini okşamaya devam ettim ve biraz daha baskı uyguladığımda parmaklarıma gelmişti. Aralıklı dudakları nefes alış verişini düzenlemeye çalışırken onu yüzüstü döndürdüm. Karşımda serili olan sırtını okşarken aynı zamanda omzuna küçük öpücükler iliştiriyordum. Avım etkisiz bir şekilde hemen biraz önceki zevkinin sarhoşluğunda bana karşı koyamıyordu. Tutuşumdan dolayı pembeleşmiş omuzlarında biraz daha oyalandıktan sonra dudaklarım daha aşağı indirdim en sonunda da:
"Bacaklarının ve kollarının üstünde dur," dedim.
Hala titreyen ve güçsüz bacakları önümde biraz aralık şekilde dururken yanda duran kayganlaştırıcıyı döktüm.
"Histt soğuk!"
"Biliyorum bebeğim."
Kıçını sıkıca tutup dairesel hareketlerle okşarken fazla gelen kayganlaştırıcının tahrik edici sesi yükseliyordu. Sesinden utanan Stiles mavi kılıflı yastığına daha fazla sarılıp inlemelerini bastırmak için kafasını yastığa gömdü. Kollarının arasından yastığı çekip onu iyice savunmasız bıraktım bu hali ile önümde olması beni biraz daha aşka getiriyordu.
Tekrardan döndürüp yüz yüze gelmemizi sağladım. Bir kez daha sertleşmiş olması yüzümde küçük bir gülümseme oluşmasına sebep olmuştu. Dağınık yatak saçı, utançtan kızarmış suratı ve aralıklı ıslak dudakları ile her alfanın isteyebileceği bir eşti. İçgüdüsel olarak kapatmaya çalıştığı bacakları birbirinden ayırarak sıkıca yatağa bastırdım. Yanında duran tişörtünü de bileklerine geçirip kafasının üstünde sabitleyecek şekilde bağladım.
"D-Derek daha fazla dayanamam lütfen..."
Sözünü kesecek şekilde cümle kurmasına izin vermeden tekrardan dudaklarına dudaklarımı bastırmıştım. Dilini benim dilimle yarışa soksa da çabuk pes etmişti fakat ben dur durak bilmeden devam ettim. En sonunda birbirimizden ayrıldığımızda o kendinden geçmiş yarı aralık kehribar gözlerine baktım. Bu rengi onun sayesinde sevmeye başlamıştım.
Sonbaharda, ormandaki yaprak dolmuş toprağı hatırlatıyordu.
Ailesinin olmamasından dolayı ne kadar ses yaptığımıza bakmadan bacaklarının arasındaki yeri fermuarımı açıp almıştım. Altımda terden ve bir çok sıvıdan ıslanan kaygan vücudun avuçlarımın arasında kıvranmasına sahip oluyordum. Hareketlerime: İnlemeler, sevgi sözcükleri ve yatak gıcırtısı da eşlik ediyordu. En derin noktasında kasılan vücutlarımız beraber rahatlamıştı. Kendimi yavaşça Stiles'ın içinden çekip yana uzandım. Çok az konuşma geçen bu yatak serüvenimizin yorgunluğu ikimizin de hareketsiz kalışından okunabilirdi.
"Derek dolunayda kesinlikle senden uzak kalmam için telefonuma not düşsem iyi olur."
"Biraz önce hiç öyle bir şey demiyordun."
Eğilip köprücük kemiğine öpücük bırakıp "Emin misin?" Diye tekrar kafamı kaldırıp sordum.
"Hmm-"
Cevap alamadığım her saniye başka bir yerine öpücük kondururken en sonunda sol göğsüne dudaklarımı gömdüm. Hareketimin tepkisi olsa gerek tekrardan havaya doğru göğüs kafesini gerip saçlarımı avuçladı. Zevkten ağzı açık bir şekilde kaldıktan sonra "Birazdan babamlar gelir bence bugünlük macera y-yeterli," dedi zoraki bir şekilde.
Sağ tarafa dudaklarımı kaydırıp orada da oyalanıp: "Hala zamanımız var," dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alpha and Human -Sterek
FanficStiles arkadaşları tarafından dışlanan bir çocuktu. Para kazanmak için çok çalışsa da genç yaşta kimsesiz kaldığı için masraflarına yeterli gelmiyordu. Patronu da anlayışsız bir adamdı ve okul ve iş hayatı arasında yıpranan Stiles, bir gün arabasına...