Bölüm 6 🐺

2.7K 196 129
                                    

Derek

"Hey, Stiles geçti," dedim.

Yüzü bana bakıyor gibiydi ama görmüyordu. Birden sesimle gözlerine renk geldi ve tanıdı. Biraz daha iyi olup kalkmaya yeltendiğinde ona yardımcı oldum. İçeriye beraber geçtik. Çalıştığı yer oldukça loş, pis bir mekandı. Giyinme odasına geçti, ben de onu kapıda bekledim. Biraz sonra çantasıyla beraber gözüktü.

Hiçbir şey sormuyordu.

Kolundan tuttum, düşecek gibi olmuştu. Sonra bardan gece karanlığında çıktık. Etrafa korkulu gözlerle bakıyordu. Onu ana caddeye kadar çıkardım, nereye gideceğini sordum. Eve gideceğini söyleyip teşekkür ettikten sonra oradan ayrılmaya başladı. Duvara yakın bir şekilde yavaşça yürüyordu. Bu şekilde gitmesine göz yumamazdım. Arabayı alıp tekrardan yanına yanaştım. Stiles biraz ürkmüş şekilde arabanın içine baktı beni tanıyınca da içi rahatladı. Atlaması için baş işareti yaptım, hiç ikiletmeden bindi.

Evi, izbe bir yerde.

Eve gelip bir şeyler içer miyim diye sordu. Normalde bunu geri çevirirdim ama kurt adamları görüp görmediğinden emin olmak için:

'Evet' anlamında kafamı salladım.

Arabayı bir yere park ettikten sonra evine çıktık. Oldukça küçük eski bir evdi. Duvarının bir köşesinde eski yağmur suları lekesi gözüküyordu. Yatağını biraz toplayıp oturmam için yer açtığında oraya oturdum. Sessizce bana ne alacağımı sordu. Ben de sadece su istedim.

Gittikten sonra o salak çocuğun aslında göründüğü kadar salak olmadığını fark ettim. Hayatı çokta kolaymış gibi gözükmüyordu. İçeriden, mutfaktan sesler geliyordu. Geri döndüğünde tepside iki su bardağı gördüm: Yeni yıkanmışa benziyordu.

Gözüm istemsizce ellerine kaydı. Elleri ciddi anlamda kızarmıştı ama rahatsız etmemek için bardağımı alıp bakışlarımı kaçırdım. O da bir köşeye oturup benimle beraber su içti. Biraz sonra kendini topladığında tekrardan mutfağa gidip kokudan anlayacağım üzere çorba yaptığını fark ettim. İşi bitince iki tas çorba gözüktü; elindekileri masaya koydu.

Ona eşlik etmemi umar gibi baktı, ben de masanın yanına gittim. Masa belki biraz büyük kaçar sehpa daha doğru olur. Yerde beraber içmeye başladık, oldukça güzel yapmıştı.

Elleri de hala titriyordu.

Yemek bittikten sonra gözlerimin içine baktı: "Siz nesiniz?" diye sordu.

Çorbalarımızın dibini gördüğümüzde gelen bu ani soru aslında sırasının gelmesini beklediğim bir soruydu. Bütün olasılıkları kafamdan hızlıca geçirdim. Son olarak da çıkış yolunu bulamayınca anlatmak için Stiles'ın durumunu incelemiştim. Bunu kaldırıp kaldırmayacağını düşündüm.

Elden bir şey gelmezdi.

Ona olanı biteni anlattım. Farklı bir tepki beklemiştim ama o sadece solgun yüzünde, dalmış bir ifadeyle:

"Anladım," demişti.

Çorbalarımızı kaldırmak için ayağa kalktığında ben de ardından gitmek için kalktım. Mutfak kapısında göz göze geldiğimizde:

"Stiles, benimle konuş," dedim.

Şokta olmasından korkmuştum. Onu, kollarının iki yanında tutup duvara yasladım. Göz kontağı kurmaya çalışmıştım ama bakmadı. Sonra biraz kendine gelmesi için sarstım gözlerinde herhangi bir hayat belirtisi arıyordum ama nafileydi. Son sarsılmasında titremeye, ellerimi itmeye çalıştı. Sol elimi çenesine kaydırıp sıkıca kafasını sabit tuttum.

Alpha and Human -SterekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin