Stiles
Beacon Hills'ten merhaba.
Bugün sizlere 3.5 aylığına paçayı kurtardığım ailemden aldığım haberi anlatacağım.
Galiba akıllarında bana büyük bir sürpriz yapma fikri olsa gerek kapıyı açtığımda kucaklarında bir adet bebek vardı. Tabi ilk bunu kardeşim olma ihtimaline vermemiştim. Kucaklarındaki şen şakrak mavi gözlü bebekle kan bağım olacağını nereden bilebilirdim. Hayır, kesinlikle avlanma sırasında kurtardıkları kurban bir yavrucaktı. Fakat karşımdaki aile boyu suratlar nedense yüzüme güneş gibi parlıyordu. Ha bir şey söyledi, söyleyeceklerdi.
Yataktan yeni çıkmış saçlarımı düzeltmeye çalışırken kapıyı iyice açtım. Sırasıyla herkes bana anlamlı anlamlı, güle güle bakarak içeri geçtiler. Geçerlerken Sam amcamın sırtındaki bebek çantasının görmemek imkansızdı. Neredeyse koca bir valiz taşıyordu. İçinden biberonlar, bebek bezleri ve emzikler fermuardan taşarken:
"Selam Stiles, görüşmeyeli baya olmuştu." dedi.
"Sam amca neredeyse hepi topu 4 aydı." diyerek gözlerimi devirmemeye çalıştım.
Derek merdivenlerden inerken birkaç saniyeliğine yakaladığımız boşluktan bakışlarımızla konuşmuştuk.
"Hiçbir şey hakkında fikrim yok, ben de senin kadar biliyorum." diyen bakışlarımı yeşil gözlere ulaştırdım.
Endişemi bastırmak için sakallı yüzünü eğilip boynuma gömmüş ben bir şeyler düşünürken boynumun farklı yerlerine kondurduğu küçük öpücüklerle dikkatimi dağıtmaya çalışmıştı. Tam da kendimi baskın öpüşlere bırakıyorken salondan gelen öksürük sesiyle Derek'in yüzünü boynumdan uzaklaştırdım.
İçeri geçtiğimizde mavi gözlü çocuğun Castiel'a benzerliği karşısında hayrete düşmüştüm. Dikkatli bakınca göz çevresinin, dudaklarının ve alnının ona benzediğini fark ediyordunuz. Fakat aynı zamanda saçlarının altın tonları Dean'i anımsatıyordu.
Yok canım ben bile o kadar benzemiyorum... Üvey miyim yoksa!?
"Jack, merhaba de."
"Da da, daaa." Bebek, sesler çıkarmaya çalışarak Dean'in kucağında zıplamaya başladı. Tabi Dean'in, bebeğin gövdesine göre büyük gelen elleri onu güvenli bir şekilde tutuyordu.
"Bil bakalım bu kim?"
"Kim?"
"Senin... Kardeşinn."
Abi mi oldum şimdi ben! Bu bebek ne ara oldu ya? Hayatımda hiçbir şey biraz daha yavaş gidemez mi?
"Evet, ne düşünüyorsun? Seni bekliyoruz." Castiel'ın umut dolu bakışları dudaklarımdan çıkabilecek her türlü tepkiyi kaldıramayacak kadar heyecanlıydı.
Yapacağınızı yapmışsınız zaten diyemezdim...
"Şey- ah tebrik ederim." Castiel Dean'in kucağından Jack'i aldığı gibi yanıma getirmişti.
"Tutmak ister misin?"
Jack ellerini çırparak sevinç çığlıkları atıyordu.
"Nasıl tutulur bilmem ki?"
"Sıkıntı olmaz, işte böyle tutacaksın."
Saniyeler içinde bebek kucağımdaydı. Galiba tutunca kendimi ona daha yakın hissettim. O koca kafasını omzuma koymuş bütün salyasını akıtırken yüzüme sıcak bir gülümseme çoktan yerleşmişti.
"Baba, demek Castiel'ı ikna ettin. Şimdi Derek ve canavarlara daha anlayışlı yaklaşırsın."
Dean duyacağımızı bile bile: "İkisinin arasında bir fark göremiyorum." dedi.
Onun haricindeki herkes gözlerini devirirken sohbetimizin kalan kısmından devam etmiştik ama aklım hala kucağımdaki Renesmee kılıklıdaydı. Ne ara doğdu, ne ara bu kadar büyüdü bilmiyordum. Birazcık boşladık bu oldu bir sene görmeseydim ne olacaktı tanrı bilir.
***
Gece olduğunda Derek yatağa sinsice yerleşti.
"Sen de büyüdün ağabey oldun. Bizim de bir çocuğumuz olsa beraber oynarlardı."
"Derek beni örnek alma, kendin olmaya devam et." dedim. Beni çekenlere de sabır versin. Çekilecek insan değilim.
Yorganın altından Derek'in ayakları benimkilere sürtünmeye başlayınca kurtumuzun modunun değiştiğini anlamıştım.
Kulağıma uzanarak: "Bizde mi başlasak şu bebek işine? Belki kalıtsaldır?" dedi.
"Derek vol. 1224 denememiz olacak neredeyse, lütfen ama ne zaman ikna olacaksın."
"O kadar az mı denememiz?"
"AZ MI!!!"
"Dolunay günleri de içinde mi?"
"Ciddi misin sen-"
Dudaklarıma yapışan dudaklar çenemi kapatmama sebep olmuştu. Devam da etmeyi isteyen yoktu gerçi.
Çarşafın altından kayan eller belimi tuttu. Sahiplenici kurt adam tutuşunu işte ben buna derim. Beni altına aldığında öpücükleri çenemden aşağı, boynuma kaymıştı. Hiçbir şey yapmadan sadece köprücük kemiklerime küçük öpücükler bırakmaya devam ederek bana tatlı eziyetler yapıyordu.
"Derek- kh"
Daha aşağı kayan elleri erkekliğimi es geçip arkama doğru kaydığında bir anda kendimi yüz üstü dönmüş buldum. Kafam yastığa gömülürken kalçalarım bir çift el tarafından kaldırıldı. Çıplaklık belimden aşağısını serinletirken herhangi bir dokunuşa yoksundum. Kalçalarımı daha da kaldırarak arkamdaki için olayı açıklamaya çalıştım.
Derek'in sıcak nefesini ve sert sakallarını tenimde hissetmeye başladığımda sertleşen organımdan sızan sıvı çarşafa damlıyordu. Dilini içimden çektiğinde saniye geçirmeden yerini almıştı. Kendimi onun varlığına alıştırmaya çalışırken sesimi bastırmak için yastığı ısırdım. Bugün ev yeterince kalabalıktı.
Hareket etmeye başladığında da az kalsın çabalarım boşa gidiyordu ama neyse ki Derek bir eliyle ağzımı kapatmıştı. Gerçi onunda hali benden farklı sayılmazdı. Arada kurtundan gelen hırıltıları duyabiliyordum. Hareketlerimiz hızlandıkça tenlerin birbirine çarpmasından çıkan ses daha ıslak bir hal almıştı. Sürekli sürekli ve sürekli devam ediyordu.
En sonunda hareketlerimiz yavaşlayıp, bitmişti. Umarım kimse bizi duymamıştır.
Son.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alpha and Human -Sterek
Fiksi PenggemarStiles arkadaşları tarafından dışlanan bir çocuktu. Para kazanmak için çok çalışsa da genç yaşta kimsesiz kaldığı için masraflarına yeterli gelmiyordu. Patronu da anlayışsız bir adamdı ve okul ve iş hayatı arasında yıpranan Stiles, bir gün arabasına...