İlk Öpücük

2.3K 124 12
                                    

Peter ikisinin arasına otururken, Tony az sonra boğazını sıkacakmış gibi ona baktı. Ancak ikisinin sığdığı koltuğa oturmak haricinde binlerce seçeneği vardı. Ama çocuk Tony'i o kadar benimsemişti ki, yanında, hatta bitişiğinde olmasa içi rahat etmiyordu;
"Acaba seni kim bıçakladı?"dedi. Tony, Peter'ın da oturması ile daralan koltukta kendini iyice yana çekti ve bacak bacak üstüne attı. Steve soru ile başta afalladı. Sonra kendini toparlayıp;
"Önemli değil, benim meselem sonuçta."
"Kesinlikle kabul etmiyorum"dedi, ciddi bir ifade ile "Yenilmezlerden birine yapılan bir saldırı, hepimize yapılmış demektir."
Tony'nin sabrı iyiden iyiye geriliyordu. Zaten kopma noktasındaki öfkesini inadına kurcaliyordu.
Natasha oturduğu tekli koltuktan çarpık bir gülümseme ile;
"Aslında çoğumuzun meseleleri şahsi olduğundan, birbirimizin işine karışmayız."dedi.
"Bu korkakların bahanesi olabilir ancak."
Natasha'nın yüzündeki gülümseme anında dondu ve yavaşça geri çekildi. Yüz hatları gerilirken;
"Bence şansını zorluyorsun, Pete. Babacığın seni elimden almak için zahmet etmeyecektir."
Steve kolunu Peter'ın omzuna attı ve çocuğun başını omzuna yasladı;
"Cesur bir çocuk, Nat. Altı üstü beni korumaya çalışıyor."
Tony rahatsız olduğunu açıkça belli eden bir tavirda koltuktan kalkti ve oturan Peter'a baktı;
"Hadi Peter. Odana çık. Büyükler konuşacak."
Peter başını Steve'in geniş omzundan kaldırdı. Heyecanı ve merağı tavan yapmışken buradan ayrılmayacaktı. Yalvararak Stark'ın gözlerinin içine baktı. Ama gelişen olaylar ve değişen dengeler ile Peter'ın yolunu kaybetmesini istemiyordu. Çocuk bu denli ona taparken yaptığı hatalarla onu fevri bir halde eleştirmesini istemiyordu. Burada Natasha, Steve, Bruce, Clint ve diğer herkesin önünde günah çıkarırken O, burada olmamalıydı.
"Sadece Yüzbaşına saldırıp kaçan o korkak caniyi bulmamız gerek, bunu söylüyorum."
Tony derin bir nefes aldı ama siniri yatışmadı aksine köprüdü. Dişlerinin arasından;
"Peter..!"dedi ama O hızlı hızlı kimliği belirsiz saldırganı aşşağlayıp, yapmaları gerekeni anlatıyordu.
Tony yüksek bir sesle;
"Sana odana çık dedim, aptal çocuk! Seni  o bok çukurundan buraya ben taşıdım,  buraya ben getirdim. Bu beceriksizlikle bana akıl vermeye kalkınma!"
Sözleri bittiginde ortam iyice sessizlesmisti. Tony'nin ağzından çıkan her kelime, etraftaki gergin havada asılı kaldı. Öfkeli ses tonu hepsinin kulaklarında hala çınlarken, Peter ayağa kalktı. Başını önüne eğdi ve sesini biraz daha kısarak;
"Neyse, uykum vardı zaten."dedi. Herkes sanki az önceki lafı duyamamış gibi farklı yönlere bakmaya başladı. Tony sözleri yüzünden, içinde yayılan sıcak vicdan azabını hissetti. Peter'ın genç yüzünde, o karanlıktan korkan Tony'nin yüzünü görmüştü. Babasından azar işiten Tony.
"Bak..Sadece sinirlerim bozuk, çocuk."dedi pişman bir ses tonuyla. Peter duymamazlıktan gelerek merdivenlere yöneldi. Aynı şekilde kırgınlığına karşı da duymamazliktan geliyordu, Peter. Tony'i yerine koyduğu sıfat, Tony'i altında eziyordu. Ve Peter da biliyordu ki, Tony ona babalık yapmak zorunda değildi;
"Öfkeni cocuktan çıkarma."dedi Steve, ince, pembe dudagini ısırarak. Ayaga kalktı ve Tony'i kolundan tutup, balkona çekti.

****************

Howard eline yeniden o ipekten kravatı aldı ve çarpık, çapkın bir gülümseme ile yanındaki kızarmış, iri askere baktı;
"Sana ne yakışır, biliyor musun?"
Steve başını Howard'a çevirse de gözlerini bir türlü ona yetiştiremiyordu;
"Ne yakışır?" Howard ütüsünü bozmaya kıyamadığı kravatını Steve'in kalın ensesine doladı ve utanmış askerin gözlerine bakarken, kravatı bağladı;
"Bu gece en parlak yıldızım sen olacaksın. Gecemin sevgili onur konuğu...Tüm gözler üstünde."
Steve utanıyormuş gibi gözükmemek için zor da olsa Onun gözlerine baktı. Yüzlerce kızı yalnızca bu bakışlarla yatağa götürdüğüne emindi. Kahverengi gözlerinde gördüğü parlaklık, sanki ona baktığında daha da çoğalıyordu. Aynı Steve'in kalp atıklarının şu an doruğu yaşaması gibi;
"Sana en çok...ben yakışırım."
Steve o saniye kalbinin durduğuna emindi. Nefes alışverişleri kesildi. Howard'ın ilk kez elleri bu denli hızlı titriyordu.
Steve yanlış anladığını var sayarak;
"Nasıl?"dedi. Sesini olduğunca sakin tutmaya çalıştı.
Howard başını önüne eğdi ve ellerini geniş omuzlara kaydırarak indirdi. Bir adım geri çekildi ve Steve'in gözlerine, bir kez daha baktı;
"Ilk kez birine açılmakta bu kadar zorlanıyorum. Steve..ben-"
Steve telaşla lafını kesti;
"Yapma." Aklına ilk bu kelime gelmişti. Howard duygularını açarak, onu tamamen kaybettiğine emindi artık. Steve aceleyle dışarı çıktı.

Stony All The WayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin