Sen Benim Mucizemsin

1.4K 91 83
                                    

Tony ellerini önünde birleştirdi ve omuzlarını düşürdü. Oturduğu sandalyeden, balkondan aşağa bakıyordu. Şehir zamana karşı çok hızlı akıp giderken, gün, şehrin bu vakitlerde kirlenecegini bilerek kararmıştı. Soğuk rüzgar tenini okşarken dolan gözleri şehrin ışıklarını bulanık görüyordu.

Birbirine karışan yuvarlak sarı, kırmızı ışıklar birbirine fazla giriyordu.

Yağmur sonrası esen soğuk rüzgar tenini ısırıyordu ama ayağa kalkıp, girdiği transı bozmak istemiyordu.

Bucky haklı olabilir miydi?

Babasının yüzünü gözlerinin önüne getirmeye çalıştı. Steve'in adını ağzına alınca içinin nasıl titrediğini. Annesi ile neden evlenmişse, Peggy ile de onun için çıkmıştı büyük ihtimalle. Ama asıl merak ettiği nokta annesinin bunu ona neden hiç söylemediğiydi. Bir an olsun hissettirmemişti. Her zaman öz oğlu olmasına rağmen Howard'a göre daha çok sevmişti.

Ve Peggy...Peggy teyze. Babasının arkadaşı. Tony'nin dostu.
Tony'e karşı hep bir zaafı olmuştu . Ama bunu onun anaç tavrına bağlamıştı Tony, nedense.

Çocukken masallar anlatırdı ona. Korkunca yanında kalırdı, beraber resim çizerlerdi.
Gençken sevgililerinden bahsederdi ona ve Peggy bu zamparanın sıkıcı aşk maceralarını heyecanla dinlerdi.
Her konuda, her buluşunda ona destek verirdi. Öğüt verirdi. Yanındaki en dobra kadındı o.

Ölünceye kadar yanındaydı.
Eğer susmasını babası isteseydi, o ölünce söylerdi. İtiraf ederdi. En kötü ihtimalle, ölürken itiraf ederdi.

Neden?

"Bay Stark? Ben geldim."
Gözlerindeki yaşları hızlıca silip, Peter'a döndü. Bu gece onunla kalmasına izin vermişti. Üzerindeki kırmızı kapşonlusunun önünü kaparken;

"Yarın bir toplantı var.."dedi. Sesi sıkkın çıkıyordu.
Sandalyenin karşısına geçip, parmaklıklara yaslandı. "Devamsızlığım yüzünden velimle görüşmek istediler. Halam bu sefer bağırsaklarımı deşecek."dedi, gülerek.

Tony gözlerinin içine baktı. Ne demek istediğini biliyordu ama Tony altında ezilmekten korktuğu o sıfat onu yerleştirmemesi için her zaman bir adım uzaktı.
Ama şimdi, Howard kadar kötü olmamak isterken, onun kadar duyarsız olduğunu fark etti. Peter'ın ona bakarken gözleri parlıyordu.

"Ben gelirim."dedi, o teklif etmeden.

Peter'ın gözleri şaşkınlıkla açıldı. Bir an ne diyeceğini şaşırmıştı.
Tony ayağa kalktı ve omzuna vurdu;
"Halan duymaz olanları."

Içeri doğru bir adım attığı anda Peter elini tuttu ve onu durdurdu. Tony için bu küçük jest, Peter için büyük bir anlamı vardı. Tarif etmeye utandığı bir sıfatı vardı aklında, Tony için. İçindeki derin boşluğu dolduran.

Baba eksikliğinin ağır yükünü sırtında taşıyordu ve ilk kez o toplantıda bir temsilcisi olacaktı.
Sıkıca Tony'nin beline sarıldı ve dolan gözlerini saklamak için yüzünü göğsüne gömdü. Bu sefer afallayan Tony olmuştu.

Bir kaç dakika orada öylece kaldılar. Tony bir ara Peter'ın sessizce ona teşekkür ederken baba dediğine yemin edebilirdi.












"Seni kıracak bir şey mi yaptım?"dedi, Steve. Yemek boyunca aldığı kısa cevaplardan sonra bir şey olduğuna emindi. Yemek boyunca Peter'a karşı olduğunun iki katı nazikti. Ama onu görmezden geldi. Düşündüğü her ne ise, aklını acayip karıştırıyordu.

Yatağın diğer ucuna kadar çekilen Tony, sesini çıkarmadı.
Tavanı izlemekten ve son bir günü, onu kırabilecek ne yaptığını düşünerek geçirmekten sıkılmıştı Rogers .Tony'nin siyah saten nevresimini altına elini koydu ve  onun uzandığı tarafa uzattı. Ama nefes aldığı bile zor anlaşılan sırtına değdi. Soğuk ve hissiz bir duvara toslamış gibiydi.

Stony All The WayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin