Tony oturduğu metal sandalyede ayak ayak üstüne atmış, içeri girecek ilk kişiyi bekliyordu. Geçen her dakika olacaklar onu gerse de, herseyin üstesinden gelebilecek bir mağruriyetle bekliyordu. Olayları kafasında defalarca tekrarlayıp, buraya nasıl geldiklerini anlamaya çalışıyordu. Steve'in bunu neden yaptığını bilmek istiyordu. Ayni zamanda öğreneceği şeyin onun canını acıtacağından da emindi.
Bucky'e kızıyordu, Fury'e kızıyordu, bilmesine rağmen susan Maximoff kardeşlere kızıyordu ama Steve'i gözlerinin önüne getirince, kendine kızıyordu.
Ve hala ona kızgın olmayan bir ahmak olduğu için ,kendine yeniden kızıyordu.Ben bir dehayım diye hatırlattı kendine. Ahmak olma.
Kapı açıldı ve bekleme odasının içine hışımla Steve girdi. Öfkeden gozlerinden ateş fişkiriyordu. Her adımını sertçe yere çarpa çarpa Tony'nin yanına geldi ve bileğinden tutup, onu ayağa kaldırdı. Tony ne olduğunu anlamiyordu. Onun bu kadar öfkeli olmasına afallamıştı. Steve tek kelime etmeden ayni öfke ile kapıya doğru yöneldi. Bileğinden tuttuğu Tony de ,peşinden sürükleniyordu.
Kapının önünde duran Fury onu sakinleştirmek için elini kaldırdı. Ama Steve'i durduran, Tony'nin sertçe bileğini elinden çekişi oldu. Eli bir anda boşluğa düşünce, endişeyle Tony'e döndü. Tony'nin aklından ne geçtiğini daha yeni anlamıştı. Sevgilisi kırılmak ile öfke patlaması eşiğinde ona bakıyordu. Steve ise Tony'e değil, Fury'e kızgındı.
"Beni tutuklatma planın sana pahalıya mal olmadı mı?"dedi, tok bir ses tonuyla, Tony. Fury odanın diğer ucunda onları izliyordu;
"Yoksa senin için o kadar da mide bulandırıcı değil miydim?"Steve kırılıp, incinmiş sevgilisine baktı. Uzanıp, yüzünü ellerinin arasına aldı;
"Nasıl böyle bir şey düşünürsün? Sana tapiyorum ben.."dedi.Tony'nin gözleri dolmuştu.
Fury araya girdi;
"Steve, Tony'i bize ihbar eden sendin. Sen söyledin."dedi.
Tony onun bu ithamı yanlamasını, karşı çıkmasını bekledi.
Steve, dudağını ısırdı. Gözlerini onun iri kahve gözlerinden ayırmadı;
"Evet, yaptım."demekle yetindi.Tony ellerinin arasından çekildi. Vicdan azabı çekip, şimdi olayları düzeltmesine izin vermeyecekti. Vicdan azabı çekecekse, onun gibi çekecekti. Oluk oluk kanıyarak, dibine kadar. Her zerresinde o ızdırabı hissedip, acıyı o pismanlık kuyusunun en dibinde, kivranarak yaşayacaktı. Onun gibi.
"Evet..."dedi Tony. Suçunu kabul ediyordu"..yaptım. Steve Rogers'ın böbreğini ben deştim."dedi gülerek. Bu, itiraf sayılırdı.
Steve başını iki yana hızlı hızlı salladı. Gözleri kırgınlık ve pismanlık ile titreyen sebgilisini bu denli acıttığı için kendinden nefret ediyordu. Eli sakince onun eline uzandı. Ürkütmekten korkuyor gibiydi;
"Ben korktum, Tony."dedi, itiraf eder bir tonda. Fury bunun özel olduğunu anlamış olmasına rağmen, olayı kavrayabilme adına orada kaldı.
Tony'nin şimdiye kadar ait olmayı becerebildigi tek adamın ihaneti, bir yandan izlenmeye değerdi aslında;"Korktun mu?"
Steve tuttuğu elin desteğine ihtiyacı vardı. Teninin sıcaklığına ve gerçekliğine. Elini, yanağına taşıdı, ardından öptü. Tony istese de bu dokunuşlara engel olamiyordu;
"Bucky haklıydı.."dedi. Yutkundu ve alnını, onun alnına yasladı. Bir nefeslik mesafe bıraktı aralarında;
"...'savaşıp, kaybedersen... ölürsün'dedi.'Ama kazansan da ölürsün.' Kazandım, Tony. Neyi kast ettiğini anlamamıştım, o zaman. Ama senin yanına geldiğimde, savaş sonrasındaki ziyaretimde, ne demek istediğini anladım. Ben asla sana karşı kazanamam. Mağlup olurum her savaşta. Senin gücün beni öldürmez ama öfken öldürür. Kırgınlığın öldürür. Ben seninle savaşamam. Seni kıramam.
Sen beni öldürmeye kast ettin, ben buna karşı koyamadım. Kendimden, sana olan bağlılığımdan korktum. Bana herseyi yapmana izin vermekten...Sana olan zaafım, sonum olacaktı."
Kelimeler aralarındaki sessizlikte asılı kaldı. Zihinlerinde tekrar edip durdu. Tony'nin, kalbinde de.
Tony bir adım geri çekildi. Ondan ayrılıyordu. Hatta yırtılıyor, parçalanıyordu. Her nefeste, bin adım açıldı araları. Steve onu içine çekmek, gömmek istiyordu. Ama yıkması zor bir duvar inşa etmişti Tony, aralarına.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stony All The Way
Fanfiction"Seni seviyorum, Stark."dedi Steve. Bunu en son yetmiş yıl önce, yine bir Stark'a söylemişti.