"Yorgunum."dedi başını Tony'nin göğsüne yaslarken. Elinden gelse içine gömülmek istiyordu. İçine, kalbinin bir köşesine sıkıştırmak istiyordu kendini. Tek vücut olmak istiyordu onunla. Hatta dünyevi herşeyden kopup, onunla sonsuza dek yalnız yaşamak istiyordu.
Tony elini onun platin rengi saçında gezdirdi. Uzandıkları yerden geniş, derin gökyüzünü çok net gözüküyordu. Parlayan yıldızları tek tek sayabilirlerdi. Küçük noktalarda siyahın içine dağılmış gökyüzünün rengi, her ikisini de büyülüyordu. Ve soğuk, uzanmış, birbirine sokulmuş bedenleri için yalnızca hafif bir esintiden ibaretti.
Tony üzerinde uyumaya hazırlanan koca bedeni kollarının arasında sıkıca sardı.
Nefes alışverişleri derinleştikçe, uykuya daldığını biliyordu.
"Iyi geceler, yüzbaşım.."
Steve uykuya dalmadan önce, kulağını yasladığı kalbin ritmini duyarak gülümsedi.
******************
Howard ağır hareketlerle koltuğa oturdu. Gözlerini ince parmakları ile ovuşturdu. Omuzları altından kalkamadığı her sorun için, bir kademe daha düşmüştü.
Steve'e asla sevmekten vazgeçmemişti. Asla bir adım geriye atmamıştı kalbinde onu. Yatağına giren, hayatına katılan hiç bir kadını, hiç bir erkeği kalbine almamıştı.
"Yorgunum.."dedi. Steve kırgın, vazgeçmiş bir ifade ile ona bakıyordu.
Onu terk etmek istemiyordu. Tüm bağlarını bağlamak istiyordu ona. Kollarını sarmak ve eskisi gibi kokusunu içine çekmek istiyordu.
Ama gurur ve nefret karışımı bir duygu aralarına mesafe sokuyordu.
Yine de bu ne Steve'in ne de Howard'ın sevgisinde zerre degisikliğe yol açmıyordu. Bir fiil, devam ediyordu ve katlanarak atıyordu her geçen saniye.
Steve karşısına oturdu. Yüzüne bakıyordu. Ellerine.
"Yorgunum."diye tekrar etti, Howard. Sesi boğuktu.
Steve onca saat yüksek sesle bağırıp, kavga ettikten sonra bitkin düşmüştü. Ikisi de. Bir birlerini doğru düzgün dinlememiş, anlamamış ve kendilerini açıklayamamışlardı.
"Çocuk senin."dedi, kısık bir sesle. Dirseklerini dizlerine yasladı ve öne doğru eğilip devam etti; "Sahip çıkacak mısın?"
"Peggy vermiyor."Derin bir iç çekti. " Doğrusu doğuracak mı o da belli değil."
Steve sert bir bakışla, başını kaldırdı.
Karışabileceği, karar verebileceği bir durum değildi. Sustu. Howard'ın gözlerinin yorgunluktan, uykusuzluktan kapanmasını bekledi.
Uyuduktan sonra yüzünü inceleyebilirdi. Zihnine kazıyabilirdi. Terk edip gitmeden önce, belki son kez koklayabilirdi.
*******************
Elindeki üzerinde büyük harflerle Tony Stark yazan kahve bardağını önce burnuna, sonra yanaklarına yasladı. Mutfağın bir ucunda Steve'in hızlı hızlı yaptığı tatlıyı seyrederken ısınmak için durduğu yerde oynuyordu.
Bir günlük kaçamakları için Tony göl kenarındaki eve getirmişti onu. Girişte, Bucky'i vurduğu yerde sanki Steve olanları hissediyor gibi gerilse de, ilerledi.
Şimdi gecenin dördünde Steve'in onun için hazırladığı tatlıyı seyrediyordu.
Ağır adımlarla tezgaha geldi ve kahvesi ile beraber tezgaha oturdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stony All The Way
Fanfiction"Seni seviyorum, Stark."dedi Steve. Bunu en son yetmiş yıl önce, yine bir Stark'a söylemişti.