Senin Adına Mutluyum

1.5K 93 98
                                    

Saat gece yarısını geçtiğinde arabanın içindeki ışık açık halde son hız ilerliyordular. Tony kendi arabasi ile gelmesine izin vermeyen Steve'in, bu sefer şoför koltuğuna kurulmuştu.
Arka koltukta oturan Peter, kucağındaki çiçekler ile sessizce bekliyordu. Arada bir Tony'nin yatıştırıcı bakışları ile dikiz aynasında kesişiyordu.

"Üzgünüm."dedi, Peter. Masada Steve sevgilisinden daha çok mahçup olmuştu. Sıcak bir gülümseme ile;

"Sorun değil, Peter. İnsanlar aşık oldukları kişiyi seçemiyor."dedi.
Mavi gözleri, yalnızca Tony'nin fark ettiği bir ışıltı ile ona döndü. Tony göğsünü gererek;

"Hem bence çok yakışıklıydı." dedi. "Üstelik bana çiçek bile almış."

Peter, yaptığı imayı anlayarak güldü. Steve sevgilisinin esmer tenine uzun uzun bakarken, alaycı konuşmasının artık canını yakmadığını hissetti. Her hareketi artık içindeki şehveti uyandırıyordu.

"Çiçek mi?"dedi."Istedigin bu mu? Sana çiçek alacaksam, bu denli terbiyesiz biri olmama göz yumacaksin."

Tony, şartını beğenerek gülümsedi;
"Daha terbiyesiz ha? Çok ayıp..!"

Steve gözlerini devirdi ve uzanıp elini onun bacağını üstüne koydu.

"Seni seviyorum."dedi. Tony kaşlarını kaldırdı;
"Sevilmeyecek gibi değilim, yüzbaşı."

Steve derin bir iç çekerek elini geri çekti.

"Bir heykelini yapsalarak, tek bir taşağına çimento yetmez."

Tony ani, yüksek bir kahkaha patlattı. Peter başını çiçeklerin arasına gömerken gülmeye çalışıyordu.

"Iste bu performansını yatakta da bekliyorum,.." alaycı bir sesle"..yüzbaşı."

*********************

Bucky damatlığın yakalarını düzeltti ve elini Rogers'ın kravatının üstüne koydu. Steve'in en mutlu günü, onun için karanlıkti. Kalbi fark edilmese de dışardan, durmuştu sanki. Onu bu damatlığın içinde, bu kadar mutlu görürken, ona ait olmayacak olması, kalbini durdurmuştu. Var olmayan tüm şanslarıni da kaybetmişti artık. Ve simdi geri dönüşü olmayan bir uçurumun kenarında duruyordu.
Atlaması, tek seçenekti.

"Howard seni seviyor."dedi, buruk bir sesle. Steve karşısında duran silah arkadaşının omzundan tuttu. "Seni gerçekten çok seviyor.."
Bucky kısa bir süre sustu. Toplamış olduğu cesareti kırılmıştı Steve'in teması ile. Sözcükleri toparlayamadı.
Ve ani bir düşüncesizlikle, ağzına, aklına dolan tüm kelimleri döktü;

"Ama benim içimdeki sevgi onunki ile kıyaslanamaz."

Steve'in yüzündeki gülümseme dondu. Yüzüne ait olmaktan çıktı. Kelimelerin anlamı, aklında dönüp durdu.

"Ben seni asla, kimseyle kıyaslamam, Bucky."dedi, hüznünü paylaşan buruk bir sesle.

Barnes'ın gözleri dolmuştu. İçindeki sevginin karşılık bulmasını o kadar çok istiyordu ki, herseyi gözden çıkarabilirdi. Ama söylediği anda da, Steve'in onu gözden çıkaracağını biliyordu.

Steve, her ne kadar Bucky'nin ağzından birebir o lafı duymasa da, ne demek istediğini anlamıştı. Ve Bucky bir adım daha atıp, aralarındaki bağı da yırtmak istemiyordu.

Steve anlamıştı sonuçta onu. Her ne kadar anlamamışlığa vurulsa da, Bucky için bu onun itirafıydı.

Bucky sessizliğin altında aşkına karşılık bulamamışlığı ile savaşırken, eziliyordu.

Stony All The WayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin