Howard'ın kısık koyu kahve gözleri, Steve'i balo salonunun bir diğer ucundan baştan aşağı süzüyordu. Gözlerindeki ışık, içinde yanan ateşi net bir şekilde ifade ediyordu. Eli ,elinde tuttuğu kadehi sıkıca kavramış, dudaklarını yarım dakikada bir çektiği derin nefesin ardından yalıyordu. Yanında onunla konuşan adamın sözleri yalnızca onun mükemmel görsel şöleninde bir uğultuydu. O, muhteşem şaheserine bakarken, algısı, zihni ve tüm şehveti tek yöndeydi.
"Bay Stark?" Yanında duran kel, adam, onu fantezi dünyasından uyandırmıştı. Yüzünü ekşiterek elindeki bardağı yerine koydu ve hışımla oradan ayrıldı.
Rogers, Howard'ın ona yaklaştığını fark edince iyice kasıldı. Geçen günkü ani yakınlaşma ve öpücükten bu yana hala konuşamamistilar. Ne diyeceğini bilmiyordu. Aralarındaki bağı adlandıramiyordu. Onun gözlerinin içine bakamıyordu;
"Buraya geliyor!"dedi Steve, yanında, tek tek içki çeşitlerini deneyen Bucky'i dürterek;
"Kim?"dedi etrafa telaşla bakarak, Bucky.
"Stark..."
Bucky endişesine anlam veremediği için duraksadı;
"Yani?"dedi."Davetsiz gelmiş sayılmam, seninle geldim."
Steve, Howard yanlarina tam anlamıyla varmadan kelimeleri hızla sıraladı;
"Howard ile geçen baloda öpüşmüştük."
Bucky'nin gozlerinde şaşkınlığı bulmak için baktığında, yalnızca hayal kırıklığı vardı.********************
Clint kolunu sevgilisinin boynuna atmıştı. Kaldırımın kenarından yürürken gözleri önünde koşuşturan çocuklarına takıla kalmış, gecenin verdiği yorgunlukla düşüncelere dalmışti.
Pietro onun yorgun bakan gözlerine baktı;
"Ne oldu?"dedi. Aklından her ne geçiyorsa, yemekten beri beynini kemirmişti.
Clint derin bir iç çekti;
"Steve neden böyle bir şey yaptı ki? Tony'e olan ilgisi bu kadar.."
Pietro kolunun altından çıktı ve Clint'in önüne geçip, yolunu kesti. Bu konu, bahsetmek isteyeceği son şeydi.
"Bu olanlar bizi ilgilendirmiyor, Clint. Aralarındaki şeyi bilemeyiz. Üstelik Tony eğer böyle bir şey yapmışsa, Steve'in bunu istemesi çok doğal. Onu öldürecekti!"
Clint kaşlarını kaldırdı;
"Yani şimdi sen..beni şikayet eder miydin?"
Pietro gözlerini kısıp;
"Sen beni bıçaklar miydin?"dedi. Clint elini beline koyup, gülerek;
"Bu onların flört şekli."dedi.
Pietro iki elini de gülerek Clint'in sakalı yeni çıkmaya başlayan yanaklarının üstüne koydu. Dudaklarını o ilahi dudaklara bastırdı ve ateşini içine akitmak icin ikisi de dudaklarını araladi. Bir tek onun sahip olduğu dilini, dudaklarını sahiplenirken, elleri kalçalarına indi. Clint kokusuna aşık olduğu beyaz saçlarının arasına parmaklarını soktu ve küçük sevgilisinin dudaklarını şehvetle emdi.
Bebeklerinin küçük eli ikisinin arasına girdi ve Pietro'ya uzandı.
"Baba.."
Clint kıskançlıkla sevgilisine baktı. Oğlunun ondan daha çok Pietro'yu sahiplenmesi içine güven dolduruyordu ama bu kıskançlıgina engel olmuyordu;
"Bak iste bu, seni deşmem için bir sebep."******************
"Barnes, neden gidip açık büfeden yararlanmıyorsun?"dedi, Howard. Bucky derin bir iç çekti ve Steve'in onu anlamak için üzerinde tuttuğu bakışlarla kesişmeden oradan ayrıldı.
Kalbinde geçen duyguları anlamamış olmasını umuyordu. Çünkü bu bir aşk yarışina dönüşürse, kimin daha çok sevdiğinin bir önemi olmaz. Yalnızca daha çok sevilen kazanırdı. Ve Steve'in, Stark'ın adını ağzına alırkenki heyecanı, Stark ile gireceği yarışta onu, baştan mağlup etmişti.
*********************
Tony, çenesine, Steve'in omzu ile boynu arasındaki boşluğa yasladi. Ellerini onun ince, kusursuz beline koydu ve kokusunu içine çekti;
"Kaptan.."dedi ve ardından munzur bir şey söylemek üzere sesini kısıp; "Neden bin posta daha atmıyoruz?"
Steve'in teklifine cevap vermesini beklerken, önüne geçip, gözlerine baktı. Steve biraz kekeleyerek;
"N-ne postası?"
Tony gözlerini devirdi. Elini onun sıkı kalçasına koyup, o sıkı kavisi avuçladi;
"Oynaşma? Sevişme? Yiyişme? Seks?"
Steve onun dudaklarına yapışıp, sert bir öpücük aldı ve geri çekildi.
"Hiç biri."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stony All The Way
Fanfiction"Seni seviyorum, Stark."dedi Steve. Bunu en son yetmiş yıl önce, yine bir Stark'a söylemişti.