Yüksek binanın en üst katında oturmuştu Peter. Elinde tuttuğu telefonu çevirip duruyordu. Işığını açıp, kimin ne kadar aradığına bakıp, geri kapatiyordu.
16 cevapsız arama Bay Stark
7 mesaj Bay StarkGözlerini kapattı ve derin bir iç çekti. Sevildiğini hissettiği anı doyasıya yaşıyordu. Kırgınlığı geçince, hersey eskisi gibi olacaktı zaten. O, asla vazgeçemeyeceği Bay Stark'ından belki özür dileyecekti. Belki Tony hiçbir şey olmamış gibi davranıp, hayatlarına devam edecektir.
Ama hallolacakti herşey.
Her zaman olduğu gibi.
"Küs müyüz?"dedi, Tony, mahçup bir sesle. Yanına oturdu.
"İmkansız."
Soğuk ve sert rüzgar ikisini de bu kadar yüksekte iken uçuyor gibi hissetiriyordu.
Tony yüzünde munzur bir gülümseme ile;
"O kadar vazgeçilmez miyim?"dedi.Karşıliginda iğneleyici bir yanıt beklese de, Peter omuz silkip, kabul etti;
"Benim için evet."
Tony duraksadı. Peter'ın kalbini hissediyordu. Ona olan sevgisini ve kırgınlığını. Hersey yolunda gibi sözler söylese de, gözlerini onunkiler ile buluşturmuyordu. Sesi imaliydi.
"Öyle mi?"
"Sen baba sevgisi görmemiş, annesinin bile büyütmeye cesaret edemeyip, uzaktan sevdiği bir oğulsun. Doğal olarak, ancak bu kadar sevebilirsin birini."
annesinin bile büyütmeye cesaret edemeyip, uzaktan sevdiği bir oğulsun.
Peggy'nin onu istemediğini kabullenmek istemiyordu. Çünkü her nefesinde yanindaydi. Ya da Peggy'nin onu büyütemeyeceğini düşünüp korkması...bu daha imkansızdi. O hayatında gördüğü en cesur kadındı.
Babasindan daha yakındı. Korkak olamazdı. Ya da Tony istenmeyen çocuk olamazdı.
"Yani ben.. kötü bir baba mıyım?"dedi, yine dalgaya vurup.
Peter gülümsedi.
"Ben senin oğlun değilim ki.."
Sonunda gözlerine bakmisti, Peter. Ve Tony ciddileşmişti sonunda.
"Benim için öylesin. Ama sen ne düşünüyorsun bilemem."
Kısa bir sessizlik oldu. Peter içindeki ani sevinci belli etmek istemiyordu. Erimişti.
"Özür dilerim. Steve ile aranızi bozdum."
"Sanmıyorum. Beni affeti gibi."
"Öyle mi?"
"Ne yaparsın..! Bana deli gibi aşık. Vazgeçilmezim."dedi sırıtarak. "Kimse bana uzun süre küs kalamıyor."
Peter gözlerini devirerek önüne geri döndü.
******************
Masanın karşısında oturan Wade Steve ile göz göze gelmemek için özel bir çaba sarf ediyordu.
Steve iğneleyici, sorgulayici bakışlarıni üzerinden çekmemekte kararlıydı.
Wade derin bir nefes aldı ve ellerini iki yana açtı;
"Şöyle düşünün, yüzbaşı. Siz de Stark'tan yaşça büyüksü-"
"Deneme bile Wade! Sinirliyim ve manevi oğlumun sübyancı sevgilisi, şu an sinirlerimi bozuyor."
Wade geri adım attı. Kisa bir sessizligin ardından Steve ekledi.
"Dua et aşık olduğunun farkındayım."
Mutfağın kapısı açıldı ve Tony'nin kolunun altında içeri Peter girdi. Tony'e göre barışmış, Peter'a göre hallolmuştu küslük.
İçeri girdiklerinde Wade,Peter'a bakıp göz kırptı. Wade'in yüzündeki gülümseme, Peter'ın içindeki son kırgınlık kırıntılarini da temizlemişti.
Ve bu ne Steve'in ne de Tony'nin fark edemeyeceği bir şey değildi.
Aşk yanı başlarında, içlerinde yaşıyordu. Şahit olmamak imkânsızdı.
****************
Peter'ın başını göğsüne koydu ve koltukta, mutfaktan gelen kahve kokusunun gerçeğini beklemeye devam ettiler. Peter'ın minik başını, sırtını, boynunu okşadı. Alnından, gözünden, elinden öptü. Mutfakta Wade ve Tony'nin sesleri gelirken, Peter'ın o nefes alışveriş sesi karışıyordu seslerine.
"Belki bir gün."dedi,Steve.
"Ben, Tony,..eğer çok istersen Wade..."Gözleri kapalı olsa da, gülümsedi, Peter. Steve parmakları ile Peter'ın gülümseyince yanağında oluşan kıvrımlari okşadı.
"..belki Bucky...ve diğerleri ile beraber normal bir hayatımız olur. Ve şimdiki gibi ben ve sen koltukta uzanıp, Wade ve Tony'nin birbirlerini katletmeden önce bize kahve yapmalarını bekleriz. Her gün. Sıkılincaya kadar. Her gün... Ama şimdilik.."
Peter fisildadi;
"...süper kahramanlar olarak kalmalıyız."
Wade kahvelerle içeri girdi. Ikisinin onların tarafina koyup, diğer ikisini Tony ve kendi eline bıraktı.
Steve gözlerini Tony'ninkilere çevirdi.
Hiçbir şey hiçbir zaman bitmeyecekti. Savaşlar sonuna gelmemisti. Düğümlerin hiçbiri çözülmüyordu. Asla rahat bir nefes alıp köşeye çekilecek askerler değillerdi. Asker değillerdi. Dünya tam anlamıyla korunakli oluncaya dek, savaşacaklardı.
Aralarındaki sorunları da değişerek değil, birbirlerini böyle kabullenip, severek aşacaktılar.
Bunu en iyi Steve biliyordu. Hepsini olduğu gibi kabul eden oydu. Özellikle de Tony'i.
Uzun bir süre birbirlerine baktılar. Yalnızca bakıştılar. Tony ve Steve.
Bu yeterliydi.
Şimdilik dinginleştiriciydi.
Simdilik, yalnızca beraber oldukları için mutluydular. Sorunlar yok değildi. Yalnızca beraberdiler. Ve bu yeterliydi.
Daha fazlası da ne Tony, ne de Steve için gerekli değildi.
Dudaklarını sessizce oynattı Tony;
Sen benim sevdiğim adamsın.
Ve Steve'den de karşılığını aldı. Her zaman olduğu gibi.
Veda
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stony All The Way
Fanfiction"Seni seviyorum, Stark."dedi Steve. Bunu en son yetmiş yıl önce, yine bir Stark'a söylemişti.