"Ezerek kazanmak dedikleri bu olmalı Sahra. Baro başkanının ilgisini çekmeyi bile başardın."
Cübbemi üzerimden çıkarıp koluma astım. Plazanın koridorunda, birlikte yürüdüğüm ve beni öven sözleriyle işbirliği içindeki bakışlarını yüzümde gezdiren Haldun Bey'e, baronun eskilerinden olan adama, başımla teşekkür selamı verdim. "Kolay lokma değildi." Ciddi anlamda ter akıtmıştım. "Ama iç çamaşırına kadar aldık, bu gerçekten iyi oldu."
Bu yıl, avukatlıktaki yedinci yılımdı. Boşanma davalarındaki aranan avukatlardan biri olmayı başarabilmem tam tamına yedi yılımı almıştı. Her bir davanın önemi büyüktü. Bugün kazandığım dava ise tam anlamıyla bir altın vuruştu. Türkiye'nin en güçlü avukatlarından biriyle; Kemal Atalar'la karşı karşıya gelmiştim. Adam bugüne kadarki her bir davayı oturduğu sandalyeden dahi kalkmadan kazanmıştı ve karşı tarafa bir kuruş nafaka bile ödetmeden tüm müvekkillerinin boşanmasını başarmıştı. Kadınları ezmekten inanılmaz zevk alan, bunak bir atmacaydı tam anlamıyla. Ellili yaşlarının sonuna çoktan erişmişti ancak emekliliğini ilan etmeye zerre kadar niyeti yok gibiydi. Sebebini tüm camia bilirdi; üç evliliğinde de ihanetle yüz yüze gelmişti. En beteri de sonuncu eşini yatakta arkadaşıyla basmasıydı. Durum, onu tam bir canavara döndürmüştü.
Ve ben; bu yaşlı canavarın tam tersiydim. Bir erkeğin avukatlığını üstlenmeyi kolay kolay seçmezdim. Kadınları savunmak ilk tercihim olurdu ve boşanma davalarında -özellikle şiddet ve ihanetin görüldüğü evliliklerde- karşı tarafın cebinde tek bir kuruş bırakmayana dek savaşırdım. Bu da bana; dünyanın kurmaktan kaçındığı adaletini dengelemede biraz da olsa etkim oluşunun mutluluğunu hissettirirdi.
Kendilerini kadınların üstünde görmek gibi bir cahil cesaretini gösteren erkeklere; haddini bildirmek ve davaların sonunda, onların hayal kırıklığı dolu yüz ifadelerini izlemek benim için bu dünyanın en zevkli işiydi. Şanslıydım ki; benim hayatımdaki kişi, eşim Barlas kesinlikle o adamlardan biri değildi. Harika bir eş ve mükemmel bir aşıktı.
Odamın kapısına ulaştığımda düşüncelerimden uzun bir nefes eşliğinde sıyrılarak saçlarımı geriye doğru attım. "Bir kutlama kahvesine ne dersiniz Haldun Bey?"
Haldun Bey, gülümseyerek teklifimi nazikçe geri çevirdi ve yeni bir avukata, gireceği bir davada eşlik etmesi gerektiğini söyleyerek kahve teklifimi başka bir zamana erteledi. Ben ise içten içe duyduğum tek başıma dinlenebilecek olmanın keyfiyle onu ikiletmeden onayladım ve yaşlı adamın gidişini izledikten sonra ofisimin kapısını açtım.
Girişteki masasında oturan asistanım Ilgın beni görür görmez ayağa kalktı. Hayran bir havada, bugünkü dava ile ilgili tebriklerini sundu. Gülümseyemeyecek kadar yorgun olduğum için ona geçiştirir bir baş hareketiyle teşekkür selamı verdim. Ilgın, benim dava sonrası hallerime alışmışlığından olsa gerek; bu halime takılmamış gibiydi. Her zamanki itaatkar gülümsemesi ile odanın benim tarafıma açılan kapısından tarafa yöneldi ve içeri girebilmem için ahşap kapıyı açtı. "Bir ihtiyacınız olursa buralardayım Sahra Hanım. İstediğiniz zaman seslenebilirsiniz."
Gülümsedi. Yirmili yaşlarının başında, hukuktan yeni mezun olmuş azimli bir stajyerdi Ilgın. Eski asistanımın koltuğunu alabilmek için savaştığı dönemde bu şirin gülümsemesi bir yana; resmen bir kaplan yavrusuna dönüşmüş ve işi beni büyüleyen çalışmalarıyla kapmıştı. Feci hırslı bir kızdı, bu huyunu kendime benzettiğim için, onu iş konusunda ciddi anlamda seviyordum.
Yeniden, bu kez sesli bir şekilde ona teşekkür ederek odama girdim. Kapıyı ardımdan kapatıp ofisimin kendime ait alanında ilerledim. Boynumu sağa ve sola yatırarak rahatlattım. Köşedeki askılığa cübbemi astıktan sonra da odanın en dibindeki, dosyalardan neredeyse gorünemeyecek hale gelmiş olan kahverengi, ahşap masama yerleştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AltÜst
Mystery / ThrillerSahip oldukların en fazla ne kadar alt üst olabilir? (Gizem/Gerilim) Wattpad Mistery TR "Psikolojik Gerilim Dolu Dakikalar" Okuma Listesinde.