Bölüm 15 / Mahkeme

4.7K 301 186
                                    

Bütün gece tek bir dakika bile uyumadım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bütün gece tek bir dakika bile uyumadım. Hayatım boyunca ilk kez demir parmakların ardını, özgürlüğümün elimden alındığı o berbat hissi tattığım bu gecede sırtımı soğuk duvara yaslayıp oturdum ve saatler boyunca bir noktada tuttuğum gözlerimle, olanları idrak etmem hala çok zorken sadece düşündüm.

Barlas'la, tanıştığımız günden bu yana pürüzsüz giden ilişkimizde onun da benim kadar mutlu olduğuna her zaman ne kadar çok inandığımı düşündüm. Ne kadar kör olduğumu.

Aramızdaki farkı düşündüm sonra, özellikle aile yapımızdaki farklılığı. Sadece özel günlerde karşılaştığım ve samimiyet kurmadığım anne babası; benim ailemin aksine fazlasıyla sıradan insanlardı. Benim gibi onun da bir kardeşi yoktu ve Barlas her şeyi kendisi başarmıştı. Bu yüzden hep çok ama çok hırslıydı.

Bu yönünü kendime benzettiğim zamanlar olsa dahi ona hırsını dizginlemesini önerdiğim anlar bundan çok daha fazlaydı. Bazen gün yüzüne çıkan yoğun hırsı beni korkuturdu hatta.

Belli ki sahip olduklarımız arasındaki uçurum yıllar geçse dahi kapanmadığında bunu da kendisine bir hırs unsuru yapmıştı. Belli ki, hiçbir şeyi önemsemeden onunla mutlu olmaya çalışan benim aksime o yıllardır bu ana hazırlanmıştı. Beni dibe, kendisini yükseğe çekmeye...

Ilgın'ı da bu yolda harcamıştı.

Birkaç gün önceye kadar gördüklerim bambaşkaydı, şimdi gördüklerim ise bambaşka. Madalyonun iki yüzü her zaman birbirinden çok farklıydı.

Son yaşananların tamamının bir sanrı olmasını, tüm tedavi anlarına katlanmaya ve tüm o sancılarını çekmeye bile razı olarak delicesine isterdim oysa ki. Bir elin şıklatılmasını ve eski evimde, eski yaşamıma uyanmayı... ama bu olmayacaktı. Yaşananlar gerçekti, çok fazla gerçeklerdi.

Kilit açıldığında derin bir nefesle kendimi toparladım. Ardından kapıda görünen üniformalı memura baktım. Saat sabah onu gösteriyordu, mahkeme saatim yaklaşmış olmalıydı. "Sizi adliyeye sevk ettiler." Dedi adam, resmi bir dille ve dışarıyı bana gösterdi. "Gidelim Sahra Hanım."

İtiraz etmeden yerimden kalktım. Başımın bir gülle gibi ağır olduğu bu anda tek iyi nokta; gece, temizlenmeme ve temiz kıyafetler giymeme izin vermiş olmalarıydı. Ilgın'ın kanı artık üzerimde değildi ama bu tüm kötü anların içinde önemsizleşen bir noktaydı. Tenimde olmasa da o kanı ruhumda hissediyordum. Onun katili ben değildim ama katilinin onu öldürme amacı bendim.

Yanımdaki memurla birlikte boş koridorda ilerledikten sonra bir kapıdan geçtim. Yalnızca polis memurlarının bulunduğu bu koridorun kenarındaki demirden yapılma bankta oturan Alpay'ı gördüm sonra. Başı arkasındaki duvara doğru dayanıp düşmüş ve uyuyakalmıştı.

AltÜst Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin