Soğuktan buz kesmiş ellerime göz gezdirdim. Ellerimi birleştirerek içerisine sıcak hava dalgası göndermeye çalıştım.Çalıştım diyorum çünkü hiç bir başarı elde edememistim. Elde var sıfır.
Dükan'a girerken müşterinin geldiğini belirten zil çaldı tepemde. Bu sesleri hiç sevmezdim. Sessiz bir şekilde girmek varken insanların zil sesiyle sana dönmesi geriyordu.
Sıcak dalga beni sarmaladığında, rahatlama hissi oluştu bedenimde. Bu beni mutlu etmişti.Soğuktan kurumuş dudaklarımı aralayarak dilimle ıslattım. Kasiyerle göz teması kurarak,uygun bir dille konuştum.
"Merhaba,bir sıcak çikolata alabilir miyim?" Kadın tebessümle kafasını sallayınca kafamı tezgaha yasladım. Gözümle kadını takip ediyordum.
O sıra kapının açılma sesi doldu kulaklarıma. Sonra hızlı alınan nefesler .Ellerini tezgaha koyarak kasiyere seslendi.
"Pardon sıcak çikolata alabilir miyim?"Küçük bir gülümseme bahşettim.Bu soğukta sıcak çikolata en iyi tercihdi benim için . Karşımdaki beyefendi içinde öyle olmalıydı.
Ilk defa gözlerimi ona çevirdiğimde yüz hatları dikkatimi çekti. Yüzü temizdi. Hani derlerdi ya bir insanın kalbinin temizliği yüzünden anlaşılır diye. Öyleydi işte. Nasıl anlatılır bilemem ben. Daha sonra görünüşüne baktım. Sade gibi görünsede oldukça şık duran bir tarzı vardı. Bileğinde hasır bir bileklik vardı. Kış ayında olduğumuzdandır ki üzerin de kırmızı renkte sweatshırt vardı. Altına siyah dar pantolan ve beyaz bir ayakkabı giymişti. Saçları gözünün önüne dökülüyordu. Ona baktığımı hissedince bana dönüp hafifçe tebessüm edip önüne döndü. Ben de aynı şekilde karşılık verip önüme dönmüştüm.
O sıra kadın elindek iki bardakla çıka geldi. Kadın elindeki iki bardaktan birini bana diğerini ise yanımda ki adama uzatmış dışarıya bakıyordu.
Kulpundan sıkıca tuttuğuma emin olduğum an havaya kaldırdım bardağı. Dudaklarıma giden yolda buharını hissetmek hoşuma gidiyordu.Evet yine kaçamak yapmıştım. Dünyaya gelerek. Ne ceza alcağımı umursamadan sıcak çikolata içiyordum. Ne garipti...
O sıra kadın şoke olmuş sıratıyla dışarı baktı. Kaşlarımı çatmış aklından geçeni okuyordum.
Kar...
Kar yağıyordu...
Sonra dışından konuşmayı tercih etmiş olmalıydı.
"Kar yağıyor bu bir ilk ,tanrım "dedi .Dışarıya çıkarak.Yanımda ki adamın gözlerinin içine baktığımda şaşırdım.Göremiyordum düşüncelerini okuyamıyordum.
Bu mümkün müydü?
Tekrar denediğimde yine başaramamıştım.
Bir anda yüzünü buruşturup kafasını ellerinin arasına aldı.
"Beyefendi iyi misiniz?"dedim.Beni duymuyor gibiydi. Ağzından bir inleme çıktı."Beni duyuyor musunuz?"
Beni duymadığını anladığımda,elimi omzuna koydum.Temasa geçmemle,elektrik her köşeme işlemiş ve elimi geri çekmemi sağlamıştı.Eliyle bu sefer boğazını tuttu. Nefes nefese bana dönerek "Lütfen yardım et!" dedi kısık sesle. Sweatshirtün eteklerinden tutarak üzerinden çıkardım."Şimdi nefes alabiliyor musun?"
Kafasını olumsuz dercesine hafiften salladı. Elleri boğazında bana yardım etmem için bakıyordu.Ellerimi saçlarıma geçirerek ne yapacağımı düşündüm. Ambulansı arayamazdım. Belki yardımım dokunur diye büyü yapamazdım. Ya da yapabilordim. Gözlerimi göğsüne indirdiğimde gördüğüm leke beni şoke uğratmaya yetmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blood Sweat| Park Jimin
Fiksi PenggemarBu hikayeyi düzenlemediğim sürece okumanızı asla tavsiye etmem.