İsmini bile bilmediğimi farkettiğim genç adam, dışarı çıktıktan sonra bu olayda tek başıma kalmıştım. Derin bir nefes alıp, gücümü toplamaya çalışmıştım. Ardından yerde bulunan ayakkabılarımı giyip, çantamı aldıktan sonra aceleyle odadan çıkıp beni bekleyen haksız gerçeğe doğru yürümüştüm.
Şimdi ise, babamın sürdüğü arabanın arka koltuğunda oturup, camdan dışarıyı izliyordum. Her şeyin bir oyun olduğunu nasıl kanıtlayabilirdim ki? Ne yapacağımı bilememenin verdiği gerginlikle, vücudumdaki tüm sinirler gerilmiş gibiydi. Babam arabayı durdurana kadar nereye gittiğimize hiç dikkat etmemiştim. Etrafa bakınca bir hastanenin önünde olduğumuzu farkettim. Neden gelmiştik ki biz buraya? Babam arabadan inince ben de korkuyla arabadan indim. "Neden buradayız baba?" dedim. Yüzüme bakmıyordu bile, onun yerine Ayşen cevap verdi: "Neden olacak seni teste sokacağız." dedi. Bir anda damarlarımdan akan kanın ısısının düştüğünü hissettim. Hayır, düşündüğüm şey olamazdı, buna asla izin vermezdim.
Telaşla, "Be-bekaret testine mi?" diye kekeledim, babama bakarken. Yine Ayşen cevapladı: "Eh ne olacak başka, kan testi yaptıracak değiliz ya!" dedi. Bir de dalga geçiyordu, iğrenç bir insandı. Hızla ona doğru yürüdüm ve tüm gücümle onu ittim: "Seni öldürürüm be, şaka mı bu! Seni mahvedeceğim!" diyerek ona atılacaktım ki babam kolumdan tutup beni geriye savurdu. "Yeter artık Arya!" diye bağırdı. Daha ne olduğunu anlamadan, yüzümün sol tarafına bir an için sağır olacağımı zannetmeme sebep olan bir tokat attı. Tokat hem fiziksel hem de manevi olarak o kadar ağır gelmişti ki dengede duramayıp, yere düştüm. Ellerim titriyor, gözlerim doluyordu. Bugüne kadar ne annemden ne de babamdan hiç şiddet görmemiştim. Bırakın şiddeti, fiske bile yememiştim.
Yavaşça kafamı kaldırıp babama baktım: "Bana neden inanmıyorsun baba?" dedim gözyaşları içinde. "Gördüklerimi, duyduklarımı yalanlayacak bir kanıt ver o zaman!" diye bağırdı. Sanki birkaç saat içinde 10 yaş daha yaşlanmış gibi görünüyordu. Yerden destek alarak ayağa kalktım. Elimin tersiyle yüzümü sildim. "Baba hiçbir şey yaparken görmedin beni. Yapmadım da. Oyuna getirildim diyorum sana. Sözüm yetmez mi inanman için?" Bana bakarken gözlerinde acı vardı. "Teste gir, sonucuna göre anlarız." dedi. Onu resmen kaybetmiştim. Ama kendime olan saygımı da kaybetmeye hiç niyetim yoktu. "Hayır baba." dedim kesin bir sesle. "İster döv, ister söv, ben o teste girip kendimi utandırmayacağım asla. Benim kimseye bir şey kanıtlamama gerek yok." dedim. Yüzü yavaşça kırmızıya dönen babam, parmağını bana doğrultarak: "Eğer girmezsen, seni evden kovarım. Benim artık Arya adında bir kızım olmaz!" diye bağırdı. Nasıl böyle biri olabilmişti?
"Neden baba? Eğer sonuca göre bakire çıkarsam beni yeniden mi seveceksin ha! Ya olumsuz çıkarsa o zamanda beni evden kovmayacak mısın zaten!" diye karşılık verdim. Ayşen araya girip: "Kızların arkadaşları da senin yediğin naneleri onlarla birlikte öğrenmişler. Senin yüzünden tüm mahalle bizim onurumuzu ayaklar altına alacak!" diye cıyakladı sanki gerçekten de onur sahibi biriymiş gibi. İnsan hemcinsine nasıl böyle bir şey yapardı ki? Yine babama dönüp: "Madem her türlü mahalle öğrenecek, ne anlamı var test yaptırmamın?" dedim. Babam bana bakarak duygusuz bir şekilde: "Her türlü rezil olacağız zaten ama eğer dediğin gibi o herifle aranda hiçbir şey olmamışsa hep birlikte oradan taşınır gideriz." dedi. Cevabından korkarak: "Peki ya test sonucu dediğin gibi çıkmazsa?" diye sordum. Babam benimle göz temasını keserek kafasını yere çevirdi ve: "O zaman bir tek sen gidersin." dedi.
Bir an için nefesim kesildi, etrafımdaki her şeyle birlikte vücudumun içindeki her şey kırılıp, un ufak oldu sanki. Baba ile kız arasındaki bağların kopması demek böyle hissettiriyordu. Şu ana kadar her olayı bir şekilde atlatırız diye hissediyordum. Ama artık bunun imkansızlığı yüzüme tokat gibi çarpmıştı. Babam benden bu kadar kolay bir şekilde vazgeçebilmişti anlaşılan. Yeniden gözyaşlarıyla dolan gözlerimi umursamadan: "Ben bu teste girdikten sonra sen beni evinde barındırsan ne fark eder ki? Kendi öz kızından vazgeçmiş bir babaya sahip olsam ne, olmasam ne?" Babam daha hızlı bir şekilde nefes alıp vermeye başlamıştı: "Beni üç kuruşluk insanların diline düşüren bir kıza, evladım demem!" dedi ve benim artık onunla olan ilişkimize inancımdan kalan son parçaları da paramparça edip yüzüme fırlatmış oldu.
"Sen zaten o üç kuruşluk insanlara beni harcadın bile baba." dedim ve bu onun bardağını taşıran son damla olmuştu. Ellerini yumruk şeklinde sıkarak: "O zaman defol git artık benim senin gibi bir kızım yok!" dedi. Alnında sinirden şişmiş olan damarlarla, benim babamdan çok bir yabancıya benziyordu. Gidecektim elbette ama söyleyeceğim son bir iki lafımı söyleyip öyle gidecektim.
"Biliyor musun, annem eğer yaşayıp da senin böyle birine dönüştüğünü görseydi, senden nefret eder, beni de alır, çeker giderdi zaten. Ben çok bile dayandım, annemin hatrına! Sürekli sabrettim, bekledim eskisi gibi olabilmen için ama sen benim hayatımı mahvettin. Sana mutluluklar Salih Birsoy, ucuz karın ve onun çaptan düşmüş kızlarıyla!" diye bağırıp, babamın yüzünde oluşan o acı ifadesiyle Ayşen 'in şok olan ifadesini görmezden gelerek arkamı döndüm ve onlardan uzaklaşmaya başladım. Gözlerimde biriken yaşların akmasına izin verdim.
Onurum ve annemin bana öğrettiği değerler hariç, hiçbir şeyim kalmamıştı. Nereye gideceğimi, nasıl yaşayacağımı bilmiyordum. Gidebileceğim yakın bir akrabam da yoktu. Uzak akrabalarım da İstanbul' da yaşamıyordu. Sahip olduğum tek şey üstümdeki kıyafetim ve çantamın içinde bulunan az sayıda ki eşyaydı. Gecenin karanlığı beni içine yutarken, ayaklarım beni çaresizce hiçliğe sürüklüyordu.
Ayşen Birsoy' un İç Sesi:
Bu kıza az önce bana ve kızlarıma söylediği lafları yedirirdim ama gitmesine izin vermek, olayı hızlandırmak için daha iyi bir yoldu. Sonunda bu aptal kızdan kurtuldum diye sevinse miydim, yoksa hastanede ki hemşireye sahte rapor çıkarması için önden verdiğim paranın heba olmasına mı üzülseydim bilemedim.
Biri görür diye endişelenmesem zil takıp oynardım hemen şurada. Olaylar tam planladığım gibi olmasa da sonucu istediğim gibi olmuştu.Elbette ki kendi pimini kendi çekip, gitmesi işime gelmişti. Ama zaten onu o teste soktuktan sonra da sonuç her türlü benim istediğim gibi çıkacaktı. Salih'in yarım aklını çoktan bulandırmış, onu buraya gelip teste sokma fikrine ikna etmiştim.
Neyse sonuçta ondan sonsuza kadar kurtulmuştum. Artık Salih, kızlarım ve ben düzgün bir aile olabilirdik. Tabi yine de bu kızın tekrar yakamıza yapışmaması için dikkatli olmalıydım.Üçüncü Bölüm Sonu...
*********************
Beğendiyseniz oy vermeyi ve belirtmek istediğiniz bir görüşünüz varsa yorumlarda yazmayı unutmayın :))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARYA
Fiksi RemajaBakışlarındaki bir şey tüylerimi diken diken etmişti. Etrafımda yavaşça yürümeye başladı, korkudan mı bilmiyorum ama ne kaçabiliyordum ne de ağzımı açıp tek kelime edebiliyordum. Bakışlarımı yere sabitlemiş adım seslerini dinliyordum. Birden arkamda...