Natalie okula gitmek için sıcacık yatağından kalktı. İlk önce etrafına bakındı sonra perdeleri kapayıp üstünü değiştirdi. Mutfağa ilerledi saatin erken olmasına karşın uykusuna zar zor karşı koyuyordu. Aklına kahve yapmak geldi. Kahvesini hazırlarken telefonuna mesaj geldi.
Legocu Asosyal: Günaydıııııınn
Natalie: Günaydın da sevgililer gibi sabah mesajı yazmak zorunda değilsin
Legocu Asosyal: Demek benim papatyam ters tarafından kalkmış. Kahve şekerli mi şekersiz mi?
Natalie: Hayır iyiyim düzgünce kalktım
Legocu Asosyal: Yüzün gülse biraz bari o zaman
Natalie: Bence bana kendini göstermelisin.
Legocu Asosyal: Ama başka birini seviyorsun belki.
Natalie: Evet o da var. Ama eğer öyle birşey varsa ki arkadaş kalabiliriz.
Legocu Asosyal: Kendi açından düşünüyorsun sadece. Arkadaş kalmak daha acı verici.
Natalie: Ben özür dilerim. Evet hep kendi açımdan düşünüyorum. Seni anlıyorum çok zor. Çok yakınımda olmaya başladı ama ben ona sadece gülümseyebiliyorum. Bu gün sabah sabah efkar yaptık ha
Legocu Asosyal: Onu çok seviyorsun. Çok şanslı.
Natalie: Kim olduğunu merak etmiyor musun?
Legocu Asosyal: Çok fazla ama ilerde öğreneceğimi biliyorum.
Natalie: Okulda görüşürüz. Ben evden çıkıcam şimdi
Legocu Asosyal: Görüşürüz <3
Peter da çantasını kaptığı gibi evden çıktı. Koşmaya başladı. Evet yine geç kalmıştı. Cezaya kalmasa iyiydi. Natalie ise çoktan varmış okula oturmuş İspanyolca defterine bir şeyler not alıyordu. Kapı tıklatıldı ve hafifçe aralandı. Hocaları İspanyolca garip şeyler mırıldanınca Peter boş bulduğu bir yere oturdu. Natalie'nin yanına yani.
"Hola Natalie" (Merhaba Natalie)
"Hola Pete" (Merhaba Pete)
"Cómo estás?" (Nasılsın?")
"Regular...Y usted?" (Normal ya sen?)
"Regular" (normal)
İkisinden de hafif bir kıkırdama çıktı. Sonra Peter da defterini çıkartıp Natalie'nin bakarak not almaya başladı. Natalie'nin ise eli titriyordu. Gün geçtikçe Peter'la yakın olmak hem mükemmel bir histi hemde deli gibi acı veriyordu. Peter'ın eskiden o parlak gözlerinin içine korkusuzca bakan Natalie şu an gözlerini kaçırıyordu. Utanıp utanmamak onun elinde olan bir şey değildi. Küçük bir gülümseme bile Natalie'yi domatese çevirebiliyordu. Ders bitiminde Peter'ın aklına BALOnun yaklaştığı geldi. Artık Natalie'ye sormalıydı. Hem Natalie onu çağıran herkesi reddedip doğru kişiyi beklediğini söylemişti. Belki de Peter doğru kişiydi. Bunu sormadan bilemezdi. Natalie eşyalarını toplayıp çıktı. Peter'da arkasından koşmaya başladı.
"Hey Natalie!! Bekler misin?"
"Tabii Parker. "
"Bir şey sorabilir miyim?"
"Seni dinliyorum Peter..."
"Şeeey Natalie düşünüyordum ki Senin ve benim baloya gidecek bir eşimiz yok veee 3 gün sonra balo ve uzun lafın kısası benimle baloya gelir misin?"
Natalie duydukları karşısında mutluluktan konuşamaz hale gelmişti. Derin bir nefes aldı ve sakin olmaya çalıştı.
"Evet Peter seninle baloya gelirim."
"OHA gerçekten geliyorsun."
"Peter şunu söylemekten bıkmaz mısın ya sen?"
"Aa şey gene mi aynısı oldu?"
"Beni 3 gün sonra evimden saat sekizde alırsın. Görüşürüz Peter." dedi Natalie ve yüzünde oluşan istemsiz gülümsemeyle arkasına dönüp uzaklaştı. Hızlı adımlar atıyordu çünkü bilirsiniz HEMEN BUNU EN İYİ DOSTU olan Anna'ya söylemesi gerekiyordu. Peter ise "EVET İŞTE BUDUR PETE" diye sessiz bir şekilde bağırdı(!). Onlardan mutlusu yoktu. Tabii o ana kadar. Natalie Anna'nın dolabının yanına gitti. Kapağı açık olduğundan Anna'nın yüzünü göremiyordu. Sonra fısıldamaya başladı
"Anna ne olduğuna inanamayacaksın. Peter beni baloya davet etti."
"Natalie yanlış dolap." dedi dolap kapağının arkasındaki ses. Natalie kapağın arkasına bakınca bunun Michelle olduğunu anladı. Michelle de hızla yanından uzaklaşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖRÜMCEK ÇEVRİMİÇİ
FanfictionLegocu Asosyal: Adım ve ben senden uzakta seni izleyerek mutluyuz. Natalie: Tanrım! Senin kim olduğunu bulmayı her şeyden daha çok istiyorum. Legocu Asosyal: Beni sevmezsin... Natalie: Bu kalbi hangi insan sevmez?