"Hayır Anna onu asla giymem."
"Aaaaa hadi ama o kadar da kötü değil!"
"Anna saçmalama hayatta giymem."
"Uffff peki. O zaman şu yeşil nasıl?"
"O da olmaz, yeşil beni açmıyor."dedi Natalie. MJ'in tek yaptığı uzaktan onları izleyip bu hallerine gülmekti. Girdikleri mağazada boş boş dolaşan Anna'nın gözüne bordo bir elbise ilişti.
"Natalieeeeeeeee, hemen buraya gel." diye bağırdı. Natalie yanına gelince elbiseyi eline aldı ve ona uzattı.
"Çok güzel ve sana kesinlikle çok yakışacak Anna."
"Saçmalama bunu sen giyceksin Natalie. Dimi MJ?" dedi Anna. Natalie ikisininde büyük ısrarları sonucu elbiseyi giyip kabinden çıktı.
"Deeee şöyle bir sıkıntı var. Yarın kim bilir kaç derece olacak. Kar yağıyor deli gibi yaniii ben bunu giyemem üşürüm."
"Haah işte olayın büyüsü orda. Sen ve Pete yürümek için dışarı çıkacaksınız. Ondan sonra bir soğuk rüzgar esecek sen üşüyeceksin. Pete sana ceketi verecek falan filan" dedi Anna.
"Gelecekteki çocuklarımın isimleri de belli mi Anna?" diye ona cevap verdi Natalie. Tabii Natalie'nin bu sözü üstüne MJ kahkaha attı.
"Haha iyi lafı çaktı."
"Teşekkürler teşekkürler bütün gün burdayım." dedi Natalie ve telefonuna gelen bildirimin sesiyle telefonuna uzandı. Mesaj yine aynı kişidendi.Legocu Asosyal: Elbise çok yakışmış.
Natalie: Yine mi sen? Sana açık bir şekilde beni izlememen gerektiğini söylemiştim gibime geliyor.
Legocu Asosyal: Hastalık gibi oldu desem?
Natalie: Yemezler
Legocu Asosyal: :( güzelliğine bu sinir yakışmadı
Natalie: Güzel olanlar sinirli olamaz mı? Mal mısın?
Legocu Asosyal: Neden bu kadar kırıcı olmaya başladın bilmiyorum.
Natalie: Çünkü anlamamakla ısrar ediyorsun. Birincisi sevdiğim bir çocuk var. İkincisi yeter artık beni izleme ve üçüncüsü madem çok şeysin bana karşı kendini artık göster bana. Şu lanet korkun yüzünden beni kaybediyorsun.
Legocu Asosyal: Sebeplerin çok geçerli ve kim olduğumu öğreneceksin sadece biraz bekle.
Natalie: Ya siktir git ordan. Yeter amk yeter. Boş yapıyorsun başka bir şey değil.
Legocu Asosyal: Çünkü sen diğerleri gibi değilsin ve bırakamıyorum.
Natalie: Beni anlamıyorsun.
Legocu Asosyal: Cidden seni anlıyorum.
Natalie: Hayır anlamıyorsun hiçbir konuda. Bırak artık peşimi.
Legocu Asosyal: Tamam sana bir şey itiraf ediyorum. Sen de bana yakınlaşmaya başladın. Eskiden aramızda olan mesafe aza düştü işte bu yüzden seni anlayabiliyorum. Neredeyse her okul günü benimle konuşuyorsun.
Natalie: Her gün onlarca insanla konuşuyorum.
Legocu Asosyal: Bunu biliyorum.
Natalie: Tabii bütün bir gün beni izleyince doğal.
Legocu Asosyal: Sen buna niye bu kadar takıldın
Natalie: SENCE!?
Legocu Asosyal: Of evet tamam haklısın
Natalie: Peki
Legocu Asosyal: Tamam
Natalie: Tamam bb
Legocu Asosyal: Tamam. Yeter tamam demekten bıktım. (Görüldü)
Legocu Asosyal: Vaaaay Bayan Brown trip atıyor öyle mi? (Görüldü)
Legocu Asosyal: Tamam öyle olsun. (Görüldü)
Peter küçük elbise mağazasının çatısına oturdu. Sonra sinirle derin derin nefesler almaya başladı. Natalie'ye kızmamıştı, kendine kızmıştı. Bu oyunu bu kadar uzun sürdürdüğü için kendine kızmıştı. Tabii kafasındaki milyonlarca soru asla gitmiyordu. Rüyalarına giriyordu. Peter kabus görüyordu. Natalie'ye Asosyalın kendisi olduğunu söylediğinde ona bir daha asla güvenmeyeceği aklına geliyordu. O aslında pek böyle bir şekilde davranacak bir kız değildi. Bunu biliyordu Peter. Ama eğer biri Natalie'nin damarına basarsa belayı başına alırdı. Özellikle hassas olduğu konularında... Güven, ailesi ve saf sevgisi.
Peter maskeli haliyle ters biçimde başını çatının kenarından sarkıttı. Örümcek adam olmak bazen işleri kolaylaştırabiliyordu. Sessizce kasa sırasında bekleyen Natalie'ye bakmaya başladı. Sıkılmış olduğunu pek belli etmeyen Natalie etrafa gülücükler de saçmıyordu aslında. Her zamanki neşeli hali pek yoktu. Ama bu şirin ve salakça bakışları Peter'ı gülümsetmeyi başarmıştı. Natalie etrafa bakarken gözlerini pencereye yöneltti. Bunu fark eden Peter hızla başını düzeltti. Az kalsın fark edilecekti. Natalie'nin yakında mağazadan çıkacağını tahmin ederek hızlıca kostümünü değiştirdi merdivenlerden indi ve onlardan önce mağazanın arka kapısından bir sokak ileriye gitti onların da bu yolu kullanacağını biliyordu. Birkaç dakika sonra onu gördü. Yanında Michelle ve Anna yoktu. Büyük olasılıkla orda ayrılmışlardı çünkü evleri ters yöndeydi. Peter zar zor adımlarını attı. İçindeki heyecanı derin bir nefesle bastırmaya çalıştı. Ardında Natalie'nin peşinden koşarak bağırdı
"NATALİE!"
Natalie durdu ve arkasına baktı. Peter'ı görünce yüzüne kocaman bir gülümseme yayıldı.
"Hey Peter nasılsın?"
"Şey ben iyiyim sen nasılsın?"
"Bende iyiyim. Elbise bakmaya gitmiştik ben Anna ve Michelle. Sen hayırdır buralarda?"
"Um şey Halam. Doğum günü yaklaşıyor ve ona hediye bakmak istedim. Ama sadece bakındım çünkü cüzdanımı evde unutmuşum."
"Ah nasıl bir his bilirim."
"Eve mi gidiyorsun?" dedi Peter. Cevabını biliyordu ama çaktırmamaya çalıştı. Evleri Natalie'nin evinin 5-6 sokak ilerisindeydi. Biraz uzaktı belki ama hâlâ Natalie'ye yürüyerek eşlik etme şansı vardı.
"Evet eve gidiyorum."
"Sana eşlik etmemi ister misin?"
"Neden olmasın Peter?"
Bu cevap üstüne gülümseyen Peter'ın tavrı karşısında Natalie'de bir kahkaha attı ve
"OHA SANA EŞLİK EDİCEM demeni beklerdim." dedi.
"O kadar çok mu diyorum?" diye ona cevap verdi Peter ve yanaklarının kızarmasıyla beraber elini ensesine koydu. Utandığından yere baktı. Natalie'nin aklına o geldi. Legocu Asosyal mi? Hayır Peter olamaz diye içinden sorgulamaya devam etti. Peki Peter'ın halasıyla yaşamasına ne demeliydi? Düşündü.•••••••••••••••••••
Petalie
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖRÜMCEK ÇEVRİMİÇİ
FanfictionLegocu Asosyal: Adım ve ben senden uzakta seni izleyerek mutluyuz. Natalie: Tanrım! Senin kim olduğunu bulmayı her şeyden daha çok istiyorum. Legocu Asosyal: Beni sevmezsin... Natalie: Bu kalbi hangi insan sevmez?