Onun yaşayıp yaşamadığından bile kesin olarak emin değiliz,kendisi hiçbir şey yazmadı öğretilerini tamamıyla sözlü olarak dile getirdi bu sebepten ötürü onun hakkındaki her şeyi onun öğrencilerinden;Platon'un ve Ksenophon'un kitaplarından öğrenmek durumunda kalıyoruz.Lakin Platon'un Sokratesiyle Ksenophon'un Sokratesi aynı değildir.Sokrates'in hayatı hakkında tamamen emin olduğumuz şeyler onun heykeltraş Sophroniskos'un ve ebeFenarete'nin oğlu olduğu,gençleri saptırdığı,devlete başkaldırdığı ve devletin kabul ettiği tanrıları yalanladığı gerekçesiyle idama mahkum edildiğidir,kendisi aynı zamanda çok başarılı bir askerdi de,pek çok savaşta yer aldı ve zaferler kazandı çağdaşları ondan hep övgüyle bahsetti.Fiziksel olarak da çok dirençliydi her hava koşulunda çıplak ayaklarıyla gezer ve kat kat kıyafetler de giymezdi.Tüm bu iyi özelliklerinin yanında herkes onun çok çirkin ve şişman olduğu konusunda hemfikirdi aynı zamanda Sokrates kendi karısıyla da sürekli kavga ederdi.
Sokrates Dediğimiz gibi kendisi hakkında bildiğimiz bilgilerin kaynağı onun öğrencilerinin yazdıklarından geliyor ve öğrencilerinin onun hakkında yazdıkları şeyler de tam bir uyuşma içerisinde değil.Platon'un Sokrates'i dindar bir insanken Ksenophon Platon'un tam aksini söylüyor ve öğretmeninin tanrı tanımaz bir kişiliği olduğunu iddia ediyordu.
Sokrates sürekli kentin sokaklarında geziyor ve insanlara sorular soruyordu.Gördüğü insanlara ''Yırtık bir ayakkabın olsaydı onu dikmesi için kime verirdin'' diyordu zeki bir öğrenci de şu yanıtı veriyordu ''ayakkabıcıya tabii ki de'' Sokrates sırayla soruları değiştiriyor marangozdan,bakırcıdan bahsediyor ve en sonunda ''Peki bir devleti yönetmesi için kimi görevlendirirsin?'' diye soruyordu.Halkın insanlarıyla sürekli tanrılar hakkında konuşuyor onları bilgilendiriyordu bu yaptığı konuşmalar bayağı bir ünlü olduktan sonra halk arasında onun bir bilge olduğu söylentileri yankılanmaya başlamıştı.
Bir kahinin ''tanıdığım en bilge insan Sokrates'tir'' sözü üzerine Sokrates bir hayli şaşırdı çünkü kendisinin aslında hiçbir şey bilmediğini,bildiği tek şeyin hiçbir şey bilmediği olduğunu söylüyordu.Sanatçılarla konuşmaya başladı ve onların bir şey bilmediğini gördü ondan sonra şairlerin yanına gitti ve onların da bir şey bilmediğine kanaat getirdi ve sonra anladı ki bilgelik yalnızca tanrılara özgü bir şeydi,Sokrates'i diğerlerinden ayıran şey ise kendisinin hiçbir şey bilmediğini biliyor olmasıydı.
Ama Sokrates Septiklerin aksine bilginin ulaşılamaz olduğuna inanmıyordu,insanı hayvandan ayıran şeyin bilgeliğin peşinde koşma arzusu olduğunu söylüyordu.Tıpkı Sofistler gibi diyar diyar gezip felsefe dersleri veriyordu ama buna karşılık hiçbir şey almıyordu,kendisi orta halli bir yurttaştı.
Doğduğundan beri Daimon diye tabir ettiği bir varlığın sürekli olarak kendisine seslendiğini ve kendisine rehberlik ettiğini söylüyordu.Bazen olur olmadık yerlerde bir anda duruyor ve bazı sesler duyduğunu belirtiyordu.Günümüzde bazı insanlar onun bir peygamber olduğunu bile söylemektedirler.Kendisi ruhun ölümsüz olduğuna ve ölümden sonra bir başka hayatın daha bulunduğunu söylüyordu ve bu ikinci hayat bu dünyanın aksine ebediydi.
Sokrates'in İdamı ve Savunması Kendisin idam edilmiş olduğunu biliyoruz ama bu idam cezasından önce jürinin karşısına çıkmasına ve bir savunma yapmasına izin verilmiştir.
Kendisi idam edilmek yerine para cezası ödemeyi teklif etse de jüri bu kararı kabul etmemiş ve onun idam edilmesine karar vermiştir.
Orada bulunan Sokrates'in bazı tanıdıkları idam kararının kabul edilmesinin ardından Sokrates'e söylediklerinden vazgeçmesi ve özür dilemesi için yalvarsalar da Sokrates kararlılığından vazgeçmedi.Karısının yanına gelip haksız yere öldürüleceğini söylemesi üzerine Sokrates ''ne yani haklı yere mi öldürülmemi isterdin'' dediği bilinir.
İdam kararının kabulünden sonra yaptığı konuşmada özetle şöyle demiştir.
Yaptığı her şeyin tanrının birer emri olduğunu ve asla pişman olmadığını belirtti.Tanrının kendisini Atinalıları eğitmesi ve bilgilendirmesi için gönderdiğini söylüyordu,onun idamından sonra da başlarına büyük felaketler geleceğini belirtti.Onurlu bir şekilde öldüğünden dolayı mutsuz olmadığını aksine öteki Dünyada Orpheus'la,Musaios'la,Homeros'la konuşabileceği için mutlu olduğunu belirtti.
Savunmasını yaptı ve baldıran zehrini içtikten sonra İÖ 399 yılında hayata gözlerini yumdu.
''Ayrılık vakti geldi ve herkes yoluna,ben ölmeye siz yaşamaya.Hangisinin daha iyi olduğunu Tanrı bilir''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İlk Çağ Felsefesi Tarihi
DiversosThales ile başlayarak İlk Çağ Felsefesi tarihinde önemli yer tutan filozoflara özellikle de Platon(Eflatun) ve Aristoteles 'e uzun uzun ve ayrıntılı olarak değinmeye ve anlatmaya çalışıyorum eğer ilginizi çekiyor,hoşlanıyor ve beğeniyorsanız lütfen...