Onun ontoloji hakkındaki görüşleri gerçekten de çağının çok ötesindeydi her şeyden önce o dönemlerde Platon da dahil olmak üzere pek çok filozof aslen var olanı aşkın bir dünyada aramaktaydı işte bu yüzdendir ki onun düalist düşüncelerinin yarattığı etki çok büyük olmuştur.
Onun farklı düşünceleri yalnızca ontolojisinde saklı değildi aynı zamanda mantıkta da alışılagelmiş düşüncelerin aksi bir tutum sergiliyordu.O dönemlerde Yunan matematiğinin aşırı gelişmiş olması ve saygıyla anılmasından olacak ki neredeyse ilk çağ filozoflarının tamamı mantıkta tümdengelimsel düşünceyi kabul etmişler(Aristoteles de dahil)ve tümevarımsal düşünceye düşman bir yapı sergilemişlerdir lakin Aristoteles tümdengelimsel düşüncenin ilk ilkelerini kanıtlamaya çalışmış ve aynı zamanda tümevarımsal düşüncenin doğru olabileceği düşüncesine de bir kapı açmıştır.
Aristoteles'in Ontolojisi Söylemiş olduğumuz gibi onun ontolojisi Yunan felsefesinde bir devrim niteliğindedir ve onun öncesi filozoflarının zıttı bir yapıdadır.Öğretmeni Platon'la Aristoteles'in ontolojisi arasında dağlar vardır desek çok da yanılmış sayılmayız.Bu yüzden onun ontolojisinden bahsederken onu sıkça hocasıyla kıyaslamak durumunda kalacağım.
Her şeyden önce Aristo kendisinden önce gelen filozofların aksine monist bir tutum sergilemekten uzaktı ondan önceki filozoflar genelde ya değişimi reddetmiş ya da varlığı maddeden soyutlamaya kalkışmışlardı,Aristoteles ise hepsinin toplamı bir varlık teorisi sunuyordu,ne haksız yere maddeyi küçük görüyor ne de ruha gereğinden fazla değer yüklüyordu.
Dediğimiz gibi düalist bir varlık görüşü sunuyor ve varlığı madde ve form olmak üzere iki parçaya ayırıyor ve varlığın varlığını sürdürebilmesi için her ikisine de ihtiyacı olduğunu savunuyordu bu demektir ki Aristocu ontolojide ruhun veya bedenin ölümsüz olabilmesi söz konusu değildi madde öldüğü zaman ruh yalnız başına varlığına devam edemiyordu Platonculukta ise ruh bedende hapisti ve bedenin ölümünden sonra ruh idealar aleminde ölümsüzdü.
Şimdi onun madde ve form derken nelerden bahsettiğinden konuşalım.O madde derken bedeni ve diğer şeyleri kastediyordu,örneğin bir gözün yuvarlak ve damarlı yapısı onun maddesiyken görebilme yetisi ise form olmak durumundadır.Madde ve form konusunda Aristoteles'in hafif sexist olarak kabul edilebilecek bir teorisi daha vardır ona göre cinsel birliktelikte yeni doğacak olan çocuğun maddesi anneden formu ise babadan gelmektedir.
Değişimi reddeden birisi değildir Aristoteles'e göre madde form sayesinde sürekli değişir ve olması gereken şeye doğru bir yolculuğa çıkar.
Değişim konusu Aristoteles'in felsefesini anlamamız için çok önemli bir başlıktır ve onun metafiziğiyle de yakından ilişkilidir o yüzden bundan sonraki yazılar biraz daha metafizik ve onun teolojisiyle alakalıdır.
Aristoteles'in Metafiziği ve Teolojisi Aristoteles için tanrının tanımı alışılagelmişin dışındadır,Semavi dinlerin aksine Aristoteles'te tanrı faal olarak işleyen,kötüleri cezalandıran,iyileri ödüllendiren,dualara karşılık veren veyahut sürekli olarak dünyanın düzeniyle ilgilenen birisi değildir.Tanrı zaten önceden var olan maddeyi harekete geçiren ''hareket etmeyen hareket ettiricidir'' o hareket etmez çünkü zaten mükemmeldir,ulaşması gereken bir şey yoktur ve salt formdan oluşur bu sebeptendir ki o varlığın en tepesindedir.Aristoteles'in varlık skalasında en üst tepede salt formdan meydana gelen tanrı bulunur ondan hemen sonra gök cisimleri ve gezegenler onlardan sonra hem madde hem forma sahip biz insanlar bizlerden sonra insanlardan daha az olmasına karşın az da olsa form ve maddeye sahip olan hayvanlar ve bitkiler onlardan sonra da yalnızca maddeye sahip olan cansız varlıklar bulunmaktadır.
Aristoteles'e göre var olan her şeyin bir amacı vardır örneğin bir palamut meşe ağacı olmak için insanlar da akıllı ve toplumsal varlıklar olmak için vardırlar,bu amaçlılık öğretisini biraz daha açtığımız zaman şeylerin varlık sıralamasında yükselmek için giriştikleri çabayı görürüz aslında varlığın tamamı tanrıya ulaşabilmek yani maddeden ayrılıp yalnızca form olabilmek için sürekli olarak bir değişim geçirir lakin kimse tanrının mükemmelliğine erişemeyeceğinden ne olursa olsun tanrı hariç her şey maddeyle sınırlı kalmak durumunda olacaktır lakin şeyler maddeye ve forma sahip oldukları her zaman değişim halen söz konusu demektir.
Bunun yanında tanrıya en çok yaklaşanlar ise gök cisimleridir onlar oluş ve bozuluşa tabii değildirler,renk ve şekil değiştirmemelerinin yanında kusursuz ve sonsuz bir dairesel devimin yaparlar lakin diğer her şey gibi onlarda mükemmellikten uzaktırlar çünkü hala maddeseldirler.
Tanrı maddeyle sınırlanmadığı ve mükemmel bir durumda olduğu için basit ve sakindir tam bir sükunet halindedir.Hiçbir zorunluluğu ve hareketi yoktur,bizim dularımıza cevap veremez,iyi insanları ödüllendirmez veya kötüleri cezalandırmaz.Evrenin işleyişine müdahele etmez tanrı ona yalnızca evrenin hareketini başlatan hareket etmeyen hareket ettiricidir.
Platon ile öğrencisi Aristoteles'in varlık hakkındaki görüş ayrılıklarını bize en net gösteren eserlerden birisi de Raffaello Sanzio'nun ünlü Atina Okulu freskidir.
Solda gördüğümüz kişi Platon onun hemen yanındaki kişi ise onun öğrencisi Aristoteles'tir,Platon göğü(idealar alemi)gösterirken öğrencisi Aristoteles ise yeri yani şu an içinde bulunduğumuz dünyayı göstermektedir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İlk Çağ Felsefesi Tarihi
AléatoireThales ile başlayarak İlk Çağ Felsefesi tarihinde önemli yer tutan filozoflara özellikle de Platon(Eflatun) ve Aristoteles 'e uzun uzun ve ayrıntılı olarak değinmeye ve anlatmaya çalışıyorum eğer ilginizi çekiyor,hoşlanıyor ve beğeniyorsanız lütfen...