İlk Çağ Felsefesi Tarihi

Platon'un Felsefesi ve Mutlak İdealar

Söylediğimiz gibi kendisinin felsefe tarihinde yeri bir hayli büyüktür,felsefenin sorularına verdiği cevapların yanında felsefeye sorduğu sorular da bir o kadar ünlüdür ortaya attığı tümeller problemi günümüzde bile hala tartışılmaktadır.

Her ne kadar kendisinden önce gelen bazı filozoflar da hakiki olanın aşkın dünyada bulunduğunu söylemiş olsalar da bu düşünce akımının babası her daim Platon olarak kabul edilmiştir.Ortaya attığı pek çok düşünce ve yöntem hem kendi çağının hem de sonraki çağlarda kurulmuş olan pek çok devlete ve insanlarına akıl hocası olmuştur öyle ki eski batı medeniyetinin akıl hocası Platon olarak kabul edilmiş doğu medeniyetlerine ise yine onun öğrencisi olan Aristoteles düşmüştür.Kendisi batı medeniyetlerince öyle benimsenmiştir ki Alfred Whitehead bu konu hakkında hiç çekinmeden ''Tüm Batı felsefesi tarihi Platon'a düşülmüş dipnotlardan ibarettir'' çıkışını yapmıştır.

Tabi ki her insan gibi o da kendinden önce gelenlerden etkilenmiştir,etkilendikleri arasında en ünlüleri ise Pythagoras ve Parmenides olarak kabul edilebilir yine kendinden önce gelmiş olan Herakleitos ile de tam bir uyuşmazlık içerisindeydi.

Dilerseniz yavaştan Platon felsefesini anlatmaya başlayalım lakin kendisi çok şey hakkında fazlaca konuştuğu için bunları çeşitli başlıklar altında toplamak öyle sanıyorum ki daha yararlı olacaktır.

Platon'un Ontolojisi                                                                                                                                                         Bir kaç satır önce kendisinin etkilendiği insanları söylemiştik hatırlarsınız işte orada da söylediğim gibi ondan önce ona en yakın görüşleri savunanlardan birisi şüphesiz Parmenides olmuştur.Parmenides'in öğretilerini daha önce zaten görmüştük Platon da aşağı yukarı aynı şeyleri savunmuştur ikisinin birbirinden ayrıldıkları nokta ise şudur ki Parmenides bizzat içinde yaşadığımız dünyanın tam bir düzen ve ahenk içinde olduğuna inanıyor ve hiçbir şeyin değişmediğini her şeyin sabit ve stabil bir biçimde varlığını sürdürdüğünü savunuyordu ona göre bizim algıladığımız değişikliklerin tamamı birer yanılsamadan ibaret olmalıydı lakin Platon pek de böyle düşünmüyordu Platon içinde bulunduğumuz Dünyanın değişime tabii olduğunu kabul ediyordu lakin bu değişimlerin hepsi birer sanı olmalıydı hakiki olan bir ve basit,değişime tabii olmayan ve relativ değil aksine nesnel olmak durumundaydı ve öyle ki bizim şu an içerisinde bulunduğumuz bu Dünya bunlardan bir hayli uzaktı öyleyse değişimin asla var olmadığı bir başka evrenin daha bulunuyor olması gerekiyordu o evren ki o evrende her şey sabittir hiçbir şey bir oluş aşamasından geçmez her şey zaten var olmuştur ve var olmuş olanlar da bir başka şeye dönüşmezler işte Platon'un olmasını kesin ve tartışmaya açık olarak görmediği bu dünyasına İdealar Dünyası demiştir.

İdealar dünyası bir nevi cennettir tıpkı cennette de olduğu gibi bu dünyaya geçiş için bedenin yok olması gerekir ve bu dünyaya yalnızca bilgiye aç olan filozoflar davetlidirler.

Platon'un Mağara Alegorisi                                                                                                                                             Platon kendi İdealar Kuramını insanlara açıklayabilmek için kullandığı çok ünlü bir mağara metaforu vardır.

Öncelikle gözünüzde bir mağara canlandırın ve mağarının içinde elleri iplerle ayağı prangalarla bağlanmış insanlar hayal edin ve bu mağaranın hemen dışında yanan bir ateş düşünün.Platon bu mağaranın içinde tutsak olarak yaşayan insanları bize mağaranın kendisini ise içinde yaşadığımız bu dünyaya benzetir.