Epikurosçular ve Epikuros

334 4 0
                                    

Okulun kurucusu olan Epikuros İsa'dan önce yaşamış olmasına rağmen din ve metafizik karşıtı düşmanlığıyla esasen tam bir aydınlanma düşünürüdür bunun yanında acılar karşısında benimsediği kötümser tutum onu tıpkı bir Schopenhauer ya da Nietzsche gibi ayrı bir konuma yerleştirir.

Aristokrat bir ailenin evladı olmaması ve fakir bir yaşam sürmesi gösterecektir ki onun öğretilerinde Kynik Felsefenin düşüncelerini koklamak pek de zor değildir.

Epikuros                                                                                                                                                                                  İÖ 341 veyahut 342 yıllarında Samos'ta doğduğu tahmin edilmekle birlikte gayet sade bir hayat yaşadı tıpkı kendisinin de ileride olacağı gibi babası da pek zengin sayılmazdı ve aristokrat bir ailenin soyundan da gelmiyorlardı.Henüz on dört yaşındayken felsefe çalışmaya başladı ve 18 yaşına bastığında Atina'ya gitti lakin İskender'in ölümünde sonra Atina'da bulunan koloniciler sürgün edilmeye başlandı bunun üzerine Küçük Asya'ya yerleşti ve Demokritos'un öğrencilerinden birinden felsefe dersleri aldı.

311 yılında okulunu kurdu ve gençlik yıllarından sonra hayatı biraz daha düzen ve refah sahibi oldu.Bir evi ve bahçesi vardı ve bu bahçede felsefe dersleri veriyordu.Zaten zengin bir aileden gelmediği için bu derslere köle çocukları da dahildi,aileler de bu eğitimden oldukça memnundu.

Fazlada gözü olmayan hocaları Epikuros öğrencilerden ücret olarak yalnızca 120 drahmi veya bağış olarak peynir talep ediyordu.

O sıkıntılı dönem içerisinde çoğu filozofun epistemoloji ve siyasetle ilgilenmesi olağan dışıydı herkes gibi onlarda mutluluğun peşindeydi ve hepsi mutluluğa giden farklı yollar tarif ediyordu.

Epikurosçularınki ise tıpkı Kynikler gibi az ile yetinmekten geçiniyordu,gerçek mutluluk lüksten ve fazladan uzaktı azla yetinmek ve gereksiz unvanlardan kaçınmak insanı mutluluğa iterdi.

Yediği ekmek ve sudan ibaretti bunların yanında peynir de bulduğu zaman kendisine krallara layık bir sofrada hissediyordu.Lükse düşman bir tutumu vardı çünkü lüks her daim yanında sıkıntıları da getirirdi aynı şekilde devlet dairelerinde yükselmek de insanın havasını bozar unvanlar onu her zaman sıkıntıya boğardı.

Fiziksel zevkten kaçınmanın ve bu zevklerden utanmanın da abes olduğunu söylüyor ve zevkleri dinamik ve statik olarak ikiye ayırıyordu bunlardan ilki insanın zevk için sürekli bir arayış içinde bulunması demekti örnek vermem gerekirse insanın açlık halinde bulunurken karnını doyurma çabası dinamik bir eylemdir bunlardan ikincisi ise ekmek ve sudan sonra gelen doymuşluk hissidir ki öğrencilerine bunu öğütler.Dinamik hazlar çoğu zaman acıyla içli dışlıdır dinamik hazlarda insan hazzın getireceği zevki ve mutluluğu ararken acı çeker lakin statik olarak nitelendirilen haz acıdan ve sefaletten arındırılmış bir şekilde aranan hazzın sonucudur.Tüm bunların yanında erdem dediğimiz şey ise bu hazlardan aldığımız keyfin etrafımızdaki insanları rahatsız etmemesini sağlamak ve hazlarımızda basiret sahibi olmaya çalışmaktır.

İnsanı mutlu ve huzurlu edenin hazzın varlığı değil de acının yokluğu olduğunu savunurdu bu sebeple haz uğruna çokça çabalamak yanlış bir hareketti çünkü eylemlerde çokluk acıyı da doğururdu,tok bir karın ağzına ilk lokmayı attığında yatışır lakin lokma sayısını abartırsa obez ve hasta olur.Bunun yanında dinamik hazların en büyüğü olarak belirttiği cinsel ilişkiyi de yasaklar çünkü evliliği ve çocukları ciddi işlerden uzaklaştıran bir şeymiş gibi görüyordu lakin o her ne kadar böyle öğütlüyor olsa da her zaman başkalarının çocuklarına arkadaşça yaklaşmıştır.

Yaşadığı dönemin şartları da göz önüne alındığında da anlaşılacaktır ki kendisi hayattan pek memnun değildi ve bu acıların son bulmasını istiyordu lakin bunun yanında tıpkı onun gibi bu hayattan bıkmış diğer insanlar gibi bir cennete veya ilahi yaratıcıların düzenine inanmıyordu.Bedenin ölümüyle birlikte ruhun da son bulduğuna ve insanın ölümle huzura kavuştuğuna inanıyordu hem kendi zamanında hem de günümüzde dinlerin cennet vaadi çoğu insan için umut ışığı olmuştur lakin bu Epikuros için aynı etkiyi göstermiyordu ona göre cennette de bulunsak bulunmuş olduğumuz sürece varlığımızın acı çekeceği kesindir bu nedenle insanın hayali cennette ölümsüz yaşamanın aksine toprağın altında düşünmeden ve hissetmeden yatmak olmalıdır.

Tüm bunların yanında ilahi bir yaratıcının varlığını kabul etmiyor değildi.Evet tanrılar vardı lakin Dünyaya bir düzen verdikleri ya da bizimle ilgilendikleri yoktu onlar da tıpkı bizde olduğu gibi oralarda bir yerlerde kendi hazlarını tatmin ediyorlardı.Toplumsallaşmak ve yönetmek varlığın mutlu düzenine zarar verdiği için bizlerle uğraşmıyorlardı.

Demokritos'un öğrencilerinden birinden ders aldığını zaten söylemiştik bunun yanında Epikuros bu öğretileri benimsemiş gibi görünüyor.Materyalist biri olmasının yanında determinist birisi değildi varlığın tamamının(ruhun da)atomlardan meydana geldiğini lakin bu atomların tam bir ahenk ve düzen içerisinde hareket etmediğini söylüyordu,atomlar sürekli olarak aşağı düşüyor ara sıra da çizgilerinden sapıyorlardı.

Elbette bilimle pek de ilgilenmedi çünkü içinde bulunduğu durumda buna pek de fırsatı yoktu.Bilimin açıklamaları arasında kesin bir doğru olmadığını savunmakla beraber tanrılardan ve hurafelerden en uzakta kalanın doğruya en çok yaklaşan olduğunu söylüyordu.Bu metafizik düşmanı görüşleriyle birlikte astrologlar,falcılar ve medyumların nefretini topladı.

Öğretileri her ne kadar yüzyıllarca değer görse de onun öğrencileri tarafından okula hiçbir şey eklenmemiştir kurulduğu günden itibaren okul Epikuros'a hep bağlı kalmıştır yetiştirdiği en değerli öğrenci intihar eden bir filozof,şair Lucretius'tur.Lakin onun şiirlerinde bile hala Epikuros'un etkisi hissedilir ve yaşatılır. 

''Ölüm varken ben yokum ben varken ölüm yok'' sözlerinin sahibidir burada bile Epikuros'un öğretilerini görmek mümkün.

Bunun yanında yazdığı pek çok kitap şu an elimizde değildir elimizde olanlar ise kısaca mektupları,başlıca düşüncelerini içeren bir eser ve birkaç fragmandır.

İlk Çağ Felsefesi TarihiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin