Umarım beğenerek okuduğunuz bir bölüm olur.
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum!
♚
Bölüm şarkısı : The Kays Lavelle - Burning Sorrows
Kalbim çok odacıklı bir ev gibiydi.
İçimdekileri o eve sığdıramıyordum. Yüreğime iğne dokundursan içindekiler fışkıracaktı sanki. Ölümüne korktuğum bu şeyin bir gün gerçekleşeceğini bilmek, beni geri çekiyordu. Sadece insanlardan da değil; yaşamdan, kendimden, varlığımdan çekiliyordum. İnsanın kendinden çekilmesi taşınacak yük değildi.
Oturduğum koltuktan önüme açılan gökyüzü dipsiz bir kuyu gibiydi, yalnızca içimdekileri değil beni de emiyordu. Sanki gökyüzüne bakarak verdiğim her nefes, içimdekilerin dilimden döküldüğü nefesti. Nefesimin, içime kaçmasını önleyebildiğim tek yöntem bu.
Ya da buydu.
Artık bir tane daha vardı.
Bedir.
Şimdi birisi karşıma geçip bana sorsa, neden, diye; tek bir cevap bile veremeden suratına bakarım. Ama bu benim suçum mu?
Onun yanında nefes alabilmek, benim soluk boruma işlenen kader değil mi?
Ben bunu önleyemem. Hoş, önleyebilsem de önlemem. Kim kendi soluğunu söker kendi borusundan?
"Açıkçası açıklamanı ne zaman yapacaksın merak ediyorum," dedi annem karşımdaki koltukta kahvesini yudumlarken.
Yaptığımız telefon konuşmasından dolayı keyfim aşırı yerindeydi, bozulmasını da asla istemiyordum.
"Ne açıklaması?"
"Dün gece evde olmaman dikkatimi çekti?"
Gözlerimi kaldırıp anneme baktım, ardından elimdeki fincana düşürdüm. Doğruyu söylerdim söylemesine fakat ne olacağını kestiremiyordum.
"Haber vermedim," dedim kısık bir sesle. "Özür dilerim."
"Şu güne kadar hiç kısıtlamadım seni," dedi bardağı ortadaki sehpaya koyarken. Ardından dirseklerini dizlerine yasladı. "Eve geç gelmen gereken gecelerde hep geç geldin. Bu yaptığın da ne demek oluyor?"
"Planlı bir şey değildi ki anne," dedi kısık bir sesle. Tam devam edecektim ki birden bağırdı.
"Planlı olsa ne değişecek, sen bütün geceyi nerede, kiminle geçirdin? Hem de benden habersiz. Bu haberi kapıcıdan alacak duruma ne zaman geldik biz?"
"Anne bak," dedim kısık bir sesle. Ama yine konuşmama izin vermedi.
"Ne zaman izin vermedim ben sana," diyerek ayağa kalktı. "Ne zaman bir istediğinden geri kaldın? Hiçbir şeyin eksik kalmasın diye debeleniyorum senelerdir. Orada burada erkeklerle sürt diye değil."
Son söylediği bir tokat gibi suratıma çarpınca sarsıldım. Bardağın içindeki kahvenin bile sallandığını bile görebiliyordum.
Bana bunu nasıl söylerdi?
Bana. Annesi, babası tarafından aldatılan bir kadına.
Söylediğinin farkına vardığında irileşmiş gözleri ile bana bakıyordu.
"Sürtmek mi," dedim fısıldayarak. "Hem de bir erkekle."
"Özür dilerim," dedi gözlerini kaçırarak. "Öyle demek istemedim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NAÇAR
General Fiction.. Uzun zaman önce atılmış bir çığlığın, gün geçtikçe azalan yankısı gibi tükeniyordum. Sonu uçsuz bucaksız ve kör edecek kadar mavi olan bir uçurumun kenarında dikiliyordum ve hiç umulmadık bir anda dizlerimin arkasına yediğim tekmeyle o uçuruma yu...