-8-

9 1 0
                                    

Aa, tam olarak neredeydim bilmiyorum. Bissürü ağaç ve çalılıkların arasında hızlıca ilerliyordum. Her taraf adeta kapkaranlıktı, nerdelerdi ne taraftalardı. Bir kaç adım ilerde soluk soluğa koşuşturan birilerini gördüm. Ufak bir orman evine doğru gidiyorlardı fakat ortalıkta gözle görünen takip eden birşey yada kovalayan birşeyler yoktu. Sadece bir ışık hüzmesi gibi birşey yukarılarda bir yerde süzülüyordu. Bir kaynağı da yok gibiydi. Bense onu biran ateş böceği sanmıştım. Onlar hızlı bir şekilde eve girdiler. Ev tahtadan yapılmış çok da büyük sayılmaz bir yerdi. Ormanın neredeyse tam orta yerindeydi. Çam ağaçlarının arasında terkedilmiş bir mekan işte. Oraya doğru yaklaşıyordum ancak bir anda ben yaklaştıkça orası uzaklaşmaya başladı. Ben oraya doğru ne kadar hızlanırsam o kadar daha uzaklaşıyordum.

Biran geriye dönüp arabaya doğru ilerlemeye başladım yeniden. Daha sonra herşey yeniden düzeldi. Arabaya dogru ilerlemeye basladim hala farlarından çıkan ışığı görebiliyordum. Ağaçların arasından çıkıp oraya doğru baktığımda ise hiçbirşey yoktu. Elektrik direğine bağlanmış eski bir lamba ışığıydı sadece oradaki. Bu.. Yani nasıl.. Artık anlam veremiyordum, kafamı ormanlık alana çevirdim artık eskisi gibi görünmüyordu. Yine yapayalnız ortada kalmıştım. Ne biçim bir şeydi bu neden yani neden. Boş ormanlık alanda ki patika yoldan ilerlemeye başladım. Artık burak ile mira nın sesini de duyamıyordum. Günlüğüm de onlarla beraber kaybolmuştu. Artık kendimi daha çok bir hiç gibi hissediyordum. Beni ben yapan herşey bir bir yok oluyordu.

Ben ilerlemeye devam ederken yol iyice karanlıklaştı. Artık umursamıyordum, sevdiğim ve değer verdiğim herşeyin bir bir yok oluşunu izlemeye alışmıştım. Herkes her zaman uzaklarda bir yerdeler, hep sizi bekleyen birşeyler var uzaklarda biryerlerde. Hep sizi çağırıyor hep size sesleniyor. Bu yüzden gitmek var hep içimizde, gidecek insanın da hislere neden ihtiyacı olur ki zaten ? Karşıma aniden simsiyah gözleri, yara bere içinde yüzü olan dudakları yarılmış gülümseyen, üzerinde birçok yerinde yıktıkları siyah bir elbise vardi ve mini boy gibi olan, ürkütücü bir kız çıktı. Bir çocuğu andıran bir gülme sesi yayılıyordu her yerde. Kendimi biran sımsıkı daralmış gibi hissettim. Oldukça boş bir şekilde bana bakıyordu.

-"Ne yaparsan yap, ben buradayım. Seninle sonsuza dek kalacağım.. Neden benden bu denli kaçıyorsun tatlım?"
+"Bu muhteşem güzelliğinden kaçıyordum, büyülenmemek için, bilirsin ya.."

Oldukça korkutucu bir kadın gülüşü attı.

-"Oysa insan en büyük pişmanlığından kaçar mı hiç? Gerçi bak kaçamıyormuş." deyip yine kahkaha attı. Kafasını bir yana eğdi.
+"Ben pişman değilim ki hiçbir zaman da olmadım. Şimdi mümkünse bunca zaman neredeysen oraya geri dön."
-"Aa hadi ama unuttun mu onca zaman yaşadıklarımızı bu kadar çabuk mu?"
+"Hiç bir zaman hatırlamadım ki şimdi unutayım. Şimdi beni rahat bırak!"
-"Hala aynısın, neyse sen herşeyi hatırlarken eminim çok eğleneceğiz. Unutma tatlım biz senle bir bütündük, benden kolay kurtulamayacaksın.." deyip aniden bir çığlık ile kayboldu.

Herşey yeniden normale döndüğünde yerde diz çökmüş bir haldeydim. Etrafıma bakındım. Yine o siluetler heryerde manzaraları süslüyorlardı. "Evet, ben de sizi seviyorum.." dedim ve ayağa kalktım. Patika yoldan ilerlemeye devam ettim. Sanki bu yol bitmek bilmeyecek gibiydi, zaten bende bitmesini pek istiyor gibi durmuyordum. En geçmişimde olan şeyleri düşündüm. Neden anımsayamıyordum. Sanki oralar kayıptı, bu kız nereden biliyor olabilirdi ki anılarımı. Onlar bana aitti çoğunu kimsenin bilmediği şeylerdi. Bir cehennemden çıkıp başka bir cehenneme girmek bu olsa gerekti. Kendime hazırladığım ne güzel bir cehennem ama. Yanlış seçimler listeme bunu da eklesem iyi olacaktı. Hava tertemizdi çam kokuyordu resmen. Bunu içimde hissedebiliyordum.

Aklımı kurcalayan birşey var sürekli kurcalıyor ama bir türlü anımsayamıyordum. Burakla zamanında çok fazla takılırdık. Daha lise zamanlarımda bile pek nadir tek gezerdik. Lise 2 yada 3 deydim net hatırlamıyorum, ozamanlar beni tek heyecanlandıran ve istediğim birşey vardı oda beraber müziğe atılmak. O zamanlar da bir enstrüman sahibi olmak için çok çabalamıştım. Duyduğum müziklerde bazen kendi ruh halimi buluyor bazense sözlerinde kendimden bir parça bulup şarkılar ile hayallere dalıyordum. Bunda yaşadığım bir ilişkinin son bulması ve burak 'ın bana ozamanlarda ettiği yardımların etkisi azımsanamayacak ölçüdeydi. Fakat bundan hiç pişman olmadım aksine hep kendimi oraya yakın hissettim. Bunda liseden bu yana gelen yazı yazmaya olan merakımın da etkisi büyüktür galiba. Ilk başlarda enstrüman almak kolay olmadı. Burak bana bu konuda aşırı destek olmustu. Onun sayesinde cok hırs edip gitar çalmayı öğrenmiştim ve ondan sonra o dünyaya daldım.

Sanki hayatımın bana en anlam katan yıllarıydı. Ne zaman böyle bir duruma kadar gelmistik. Düşündükçe aklım almıyordu. Hayat böyle bir mecraydı sanırım. Katlanılamaz gerçekler ve geçmişler bütünü. Bunca düşünceden sıyrılınca da karşınızda işte böyle de berbat bir dünya kalıyor. Saat belkide 2 yada 3 tü artık yavaş yavaş patika yoldan çıktığımı farketmeye başladım. İnsan karmaşa ve gürültüsünden uzak bir yere daha rastladığımı sanıyordum.Fakat burası çok daha garip bir yerin yalnızca girişi gibi birşeydi. Ufak ufak evlerin ve bir iki terkedilmiş binanın dışında pek birşey olmayan ufak bir köy gibiydi. Ancak okadar sessiz ve kimsesiz duruyordu ki Yol üstündeki bütün çocuk parkları sanki 1930 dan bu yana kullanılmıyordu. Oraya doğru ilerlemeye başladım attığım her adımda farkettiğim şeyler daha çok ilgimi çekmesine neden oluyordu. Eski pirketten yapılmış evler gibi de olsa bakımlı evlerdi. Bir Evin tepesi kocaman bir gözlem evini andırıyordu. Zaten öyle güzel tasarlanmış olsa gerek ki bu pekte absürt kaçmamıştı. Tıpkı eski çizgi filmlerde ki tuhaf köyler gibiydi. Gözlem evinin hemen bitişiğinde ise bir kütüphane vardı. herşey okadar birbirine yakındı ki bir meydanı bile var ile yok arasındaydı.

Nedense buranın yakınlarında o silüetler de bulunmuyordu. meydana doğru ilerliyordum ki. Bir kadın kahkahası duydum. Meydanın tam ortasından gelmişti ses ancak tam olarak göremiyordum. Bu tuhaftı ama biraz tanıdık geliyordu.meydana yaklaştıkça bir piano sesi de usulca kendini belli etmeye başladı. Çok nazik tonlarda gidiyordu çok hoşta bir tınısı vardı adeta, kendimi oraya çekiliyor gibi hissetmeye başladım. tam son binayı da geçip meydana ulaştım ki aniden gördüklerim karşısında şok geçirdim. meydanın tam ortasında birisini asmışlardı ve öylece duruyordu. Sanki okadar uzun süre öylece kalmış ki kemiklerini geriye kalan son deri bir arada tutuyordu. Meydanın tam ortasında bir piyano vardı. başında ise simsiyah bir varlık oturuyordu. Ben bir adım daha atınca okadar sert tonda vurdu ki klavyeye, kendimi biran bir patlama sonrası gökyüzüne uçuyor gibi hissettim.

Öylece kalakaldım sonrasında ise biranda gevşedi tonlar ve rahatladı. Yeniden ileriye doğru bir adım attım, bu sefer oldukça sakin olarak. Fakat yeniden ve Yeniden ikaz edercesine sert bir şekilde vurdu klavyeye çalan varlık. fakat bu normal bir karanlık gibi durmuyordu. Bu daha çok bir örtü gibiydi, kendimi ne olursa olsun onu görmeye resmen koşullamışım gibi hissetmeye başladım. Bunların hepsi çalan müzikten dolayı oluyordu sanki. Yavaş yavaş beynime ve oradanda zihnime işliyordu çalan her nota. Her bir nota bir emri anlatıyor her bir tonu beni bir şeye koşulluyordu. Bu kadar düzgün kusursuz ve ilgi çekecek kadar hassas nasıl çalabilirdi başındaki. Belkide oldukça profesyoneldi bilmiyorum ama sevmeye başlamıştım resmen ve bu aradada aramızda ki mesafe yarıya düşmüştü. yakınlaştıkça daha çok koşmak istiyordum okadar kontrolden çıkmaya başlamıştım ama bunu kontrol altında da tutamıyordum. Sanki şu an benden birşey istese bir saniye durmayacaktım. Yavaş yavaş cırcır böcekleri ötmeye başlamıştı. piyanon hemen yanında yanan bir mum vardı. bütün bu ortam okadar muhteşem görünüyordu ki asılmaktan iskelete dönmüş adam hariç. Burada uzun yıllar boyunca oturup kalabilirim diye düşündüm. Herşey yeniden ağır gelmeye başladı okadar ağırdı ki göz kapaklarım bile bulunduğu konumda durmakta güçlük çekiyordu. Bir adım daha yaklaştım..

PSİKOMANİA #Wattys2018 #13PsikoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin