Gözlerini açtığı anda ele geçirildiğini düşündü birazdan onu yiyeceklerdi muhtemelen yaratıklar, ama bakışlarını mağaraya odakladığında hiç ork göremedi sadece yalnız bir adam vardı.
Heryeri sızlıyordu ve hava kararmıştı uzun zamandır baygın olduğunu anladı Jean biraz doğruldu. Vücudundaki çiziklere bir çeşit otun posası sürülmüştü çam reçinesiydi muhtemelen çam kokusu alıyordu. Etrafana baktı mağaranın tam dibindeki kapüşonlu bir adam ona doğru bakıyordu ışık sadece adamın ellerine vuruyordu elleri ise yıpranmış nasırlı ve sert duruyordu.
Adama doğru seslendi "Kimsin sen neredeyiz biz?"
Adam cevap verdi sesi boğuk ve derinden geliyordu "Adım Sean seni bulduğum yerden sekiz saat uzakta doğudayız."
Jean birden kardeşini hatırladı yerinden doğruldu heryeri acı içindeydi "Kardeşim, onu bulmam gerek" dedi
"Kardeşin mi?"
"Evet,onu arıyordum yaratıklar kaçırdı yaklaşık bir gündür onların elinde"
"Boşuna umutlanma o halde onu taze yemek için canlı tutmuşlardır bir günden sonra bulabileceğin tek şey kemikleri olur" adam bunu direk hiç alıştırmaya gerek duymadan söylemişti. Karşısındakinin bir çocuk olduğunu umursamadan. Ağlaması pek umrunda değildi zor bir dünyada yaşıyordular ve buna alışması onun için daha iyi olurdu, lakin çocuk onu şaşırttı.
Ellerini yere vurup haykırdı sesinden nefret gözlerinden intikam fışkırıyordu. Adam bir müddet yatışmasını bekledi ama çocuk durulacağa benzemiyordu yavaşça yanına yanaşıp elini omzuna koydu çocuk anında adamın elini yakaladı Sean çocuğun yaşıtlarından güçlü olduğunu hissetti usulce "Sakin ol çocuk bana olanları anlat"dedi.
"Dün, dün akşam evimize saldırdılar annem ve babam öldü annem son nefesinde kardeşimin kaçırıldığını söylemişti"
"Dediğim gibi kardeşinin akıbeti ailenin kalanıyla aynı."
Jean'in gözlerindeki ateş hala yanıyordu oda sordu " Sen kimsin ne işin var buralarda nereden geliyorsun?"
"Büyük cephenin batısından geliyorum cephede kısa süren bi zaafiyet yüzünden içeri ikiyüz kişilik bir ork gurubu girdi onların peşindeyiz"
"Sizmi başkalarıda mı var?"
"Onsekiz kişilik bir kolcu grubuyuz normalde doğuya gelmeyiz ama bu sızan grubun izini sürecek kabiliyette askerler olmadığı için biz geldik hepimiz bölünerek bulduklarımız yaratıkları avlıyoruz"
Kolcuların en iyi savaşçılar olduğunu duymuştu bir çok kişiden babası onlarla alakalı çok hikaye anlatmıştı. O an aklında hayatının kalanında ne yapacağı düşüncesi oluşmaya başlamıştı.
"Kolcu musun? Sizin ordudan bağımsız olduğunuzu duydum kraldan emir almazmışsınız."
"Bu doğru"
"Peki kaçtane öldürdün bu bölgede"
"Onsekiz"
Çocuk tam aklındaki soruyu soracaktı ki adam cevabını verdi "Hayır küçük bir çocuk görmedim dediğim gibi unut onu"
Yarım saat süren bir sessizlik boyunca Jean ateşi izledi. Adam çocuğun kafasının içinden neler geçtiğini merak etti sonra bir anda ona döndü Jean ve "Benide götür bende sizden biri olmak istiyorum." dedi.
"Ağzından çıkanları dikkatli seç çocuk bu yol senin yaşındakilerin hayatta kalabileceği bir yol değil."
"Başarabilirim ne olur yalvarırım izin verin."
"Unut bunu."
"Herşeyimi kaybettim beni anlamalısınız efendim elimde kalan tek şey intikam"
Birkaç dakikalık sessizlikten sonra adam konuştu.
"Buna karar vermek haddim değil reisin yanına gitmemiz gerek tabi bundan önce görevimi bitirmeliyim bu sırada geride kalmamalısın ve riskli olacağını bil.""Ne zaman çıkıyoruz?"
Bir kolcu olmak için çok ağır bir eğitim alınması gerekiyordu ve sonrasıda yine kolay değildi kolcu olarak yaşamakta her daim zordur. Bunun için gereken sıfatlar boy kilo güç yada dayanıklılıktan çok sarsılmaz bir irade, çok yönlü bir zihin, ve kor alevden bir yürekti. Jean bilmiyordu ama bunların hepsine sahipti o, hatta daha fazlasına onda bir kahramanın yüreği vardı.
Bunu başarmalıydı çocukların aralarında anlattığı hikayeler kolcuların yiğitlikleriyle doluydu bunlarin yarısı bile gerçekse ailesinin intikamını almak için bu iyi bir başlangıç olacaktı. Ruhu bedenini terketmeden amacından caymayacaktı hayattaki herşeyini kaybetmişti ona kalan iki şey vardı nefret ve intikam...
"Senden birşey isteyebilir miyim?" diye sordu Jean.
"Konuş."
"Önce annemi ve babamı gömebilir miyiz?"
Kolcuların halk ile bir bağlantısı yoktu dolayısıyla bu kolcu uzun zamandır bir çocuk görmemişti. Onun bu isteğini kırmak istemedi ve yanıtladı
"Evet"
"Teşekkür ederim."
"Teşekkür etmen anlamsız her insan ebedi uykusuna toprağın altında yatmayı hakeder."
Yola koyuldular yaklaştıkça içindeki boşluk büyüyordu daha dün saçlarını okşayan annesinin cansız bedenini orada görmeye nasıl dayanacağını düşünüyordu. Yaklaştıklarında kalbi yerinden çıkmaya karar vermiş gibiydi annesini gördüğünde ise neredeyse duracaktı gözlerindeki yaşlar yüzünden süzülürken yaralarını yakıyordu.
Kendini zorlayarak ağzından üç kelime çıkarabildi "Babamın yanına götürebilir miyiz?"
Kolcu cevap vermedi kadını kaldırıp atın üzerine koydu kadının sarkan kolları ve cansız gözlerine bakan Jean olanca nefesiyle haykırdı sesinden nefret ve intikam fışkırıyordu. Atı evine yönlendirdi Jean babasını ne halde bulacağını merak ediyordu evinin çatısının bir kısmının yandığı uzaktan belli oluyordu evinin önüne geldiğinde ilk önce cansız bir ork gördü babasının onu öldürdüğünü anladı başını zorla yerde yatan babasına çevirdi gördüğü manzara içini dağladı yanına gitti elini tutup babasının cansız bedenine iki kelime fısıldadı "İntikamınızı alacağım."
Kolcuyla birlikte geniş bir mezar kazdılar anne ve babasını yan yana gömdü üzerlerine toprağı örtünce artık hayatının çok daha farklı olacağını anladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOLCU
FantasyFANTASTİK içinde #54 Kırılan kemikler, çarpışan kılıçlar, savaş naraları ve can çekişen insanların seslerinden oluşan dehşetengiz bir ses furyasından bile duyulabiliyordu askerlerin ismini haykırdığını,insanları orklara karşı asırlar boyunca süre...