Bölgeye yaklaştığında doğal olmayan bir şekilde sessiz olduğunu farketti herhangi bir böcek dahi göremedi etrafta, üzerine sis çökmüş geniş bir düzlüktü burası. Ayakları kendi kendine bu yerin merkezine doğru ilerledi oraya çekildiğini hissediyordu Jean içinde büyük bir huzursuzluk oluştu kötü şeyler olacağını adı gibi biliyordu.
Ansızın altındaki toprak açıldı ancak bir kişinin geçebileceği uzun bir tünelden gerek kayarak gerek düşerek sert bir zemine düştü heryeri aldığı darbelerden sızlıyordu doğrulmaya çalıştığında nerden geldiği belli olmayan bir ses duydu.
"Çok sıkılmıştık, hoşgeldin genç kolcu".
"Siz kimsiniz?"
"Sorularını en son aşamada sorabilirsin."
"Ne aşaması?"
"Buraya neden geldiğini biliyoruz istediğin şeyi almak için üç aşamayı geçmen gerek".
"Bu saçmalığa bi son verin ve kendinizi gösterin".
Jean yerinden doğruldu mağaraya bir göz gezdirdi karşısındaki şeyi gördüğü anda donakaldı ayakları yere değmeyen havada süzülen, insan formunda bir yaratık vardı gözleri karanlıktan oluşuyordu üzerine doğru hızla geldi içinden geçtiği esnada resmen kanı dondu genç adamın, cismani bir varlık değildi bu sonra aniden yok oldu ve ses tekrar duyuldu.
"İlk aşamayı geçersen geri dönmeyi hak edersin, ilk testin bu mağaradan devam edip karşına çıkacak salona ulaşmak olacak."
"Bu kadar mı?"
Bir cevap alamadı Jean bunun üzerine mağaradan yürümeye koyuldu henüz başlamıştı ki altındaki zemin arkasından dökülmeye başladı. Olanca hızıyla koşmaya başladı ama nereye kadar devam edecekti ayağını bastığı yerden çektiği anda orası yok oluyordu nihayet bu durum bir anda sona erdi. Mağara henüz bitmemişti ama ilginç birşey farketti bulunduğu yerde nedense tavanı göremiyordu. yukarı baktığı esnada tepeden üzerine iri orkların başı büyüklüğünde kaya düştüğünü gördü yana atlıyarak kurtuldu ama daha fazlası geliyordu saniyeler ilerledikçe dahada sıklaşıyordu bu kayalar Jean gerek takla atarak gerek zıplayarak gerekse yuvarlanarak kayalardan kaçmaya çalışıyordu bir yerden sonra neredeyse yağmur gibi yağıyorlardı ve nihayet buda bitti biraz soluklandıktan sonra yoluna devam etti ama biryerden sonra mağara irili ufaklı kayalarla kapalıydı açması gerektiği aşikardı birtanesini yuvarlayarak indirmeye çalıştı ama bir milim dahi kımıldamadı kaya. Bu çok garipti hareket ettiremeyeceği kadar ağır görünmüyordu o esnada ses tekrar konuştu "Sürükleyip yada yuvarlayamazsın her birini kaldırmak zorundasın" Jean kaya yığınına baktı işi baya zordu ama oda kolay bir hayat seçmemişti kendine hemen başladı, kayaları kaldırdıkça terlemeye başladı gerçekten yorucuydu kollarındaki damarlar patlıyacakmışçasına şişmişti bir saatten fazla süren bir çalışmadan sonra geçebileceği kadar biryer açabildi oradan geçtiğinde nihayet salona ulaştı bunu yapmak bütün gücünü tüketmişti.
"Geri dönebilirsin eğer devam edersen bu şansı birdaha elde edemezsin."
"Devam edeceğim."
Jean cevap bekledi ama ses cevap vermedi bunun yerine onu bayılttı, bir süre sonra etrafındaki seslere uyandı genç kolcu bir savaşın tam ortasındaydı ne olduğuna anlam veremedi yüzlerce orkun karşısında Sean ve Trust vardı köşeye sıkışmışlardı Jean buraya nasıl geldiğini anlamasa bile hemen yardımlarına koştu orklar akın akın geliyordu ustası ona seslendi "Biz onları oyalarız sen aileni kaçır!"
O an arkasını döndü Jean yüzlerini bile unuttuğu annesi ve babasını gördü ve annesinin kucağında küçük kardeşi Pain' de vardı yıllardır gözlerinden tek damla yaş akmayan Jean'in gözünden iki damla yaş aktı onları çok özlemişti on üç senedir onların intikamı için yaşıyordu hayatta olmalarını görmek hepsine sarılmak istedi ama onları kurtarması gerekiyordu bu sefer arkalarından gelmeyecekti kaçın diye bağırdı yanlarına koşarken arkadan ustasının ve Trust'ın haykırma seslerini duydu onlara baktığında ikisininde karnına saplanan mızrakları gördü onüç yıldır her anını geçirdiği insanları o halde görmesi ailesini kaybetmesinden farksızdı heleki Sean babası gibiydi öfkeden deliye döndü genç adam ama ailesi için kontrolünü kaybetmedi tekrar onlara döndüğü anda hepsinin yakalandığını gördü orklar gözlerinin içine bakarak boğazlarını kesti hepsinin. Jean dizlerinin üzerine çöktü başını öne eğdi birkaç saniye öyle durdu kafasını kaldırdığında gözlerinde yanan ateş kilometrelerce öteden görülebilirdi kılıcını ve hançerini kuşandı, yaratıklara saldırdı taşıdığı onca kaya gücünü tüketmişti ama bu haldeyken durdurulamıyordu gözlerinin akı kırmızı hale gelmişti orkları ot biçer gibi biçiyordu bu andan sonra sayılarının bir önemi yoktu hepsini öldürdüğünde etrafındaki sahne yok oldu salonda tek başına dikiliyordu.
"Son bir aşaman kaldı ondan sonra kadim kudret cevherinden alabilirsin"
Kafası karışmış ve ruhu altüst olan Jean silkindi kendini toparladı herşeyin bir halüsinasyon okduğunu anlaması çok sürmedi "Buna hazırım."
"Bu seferki üç sorudan oluşan bir oyun her bir soruya tek cevap hakkın var"
"Ne yani bir bilmece oyunu mu oynayacağız?"
"Bu sorulara tek bir cevap hakkın var."
"Bekliyorum"
"Ne için savaşıyorsun?"
"İntikamım ve insanlık için"
"Bu kolay olandı peki yaşayan yada ölülerden en çok kimi özlüyorsun?"
Bu soruya annem derdi onu gerçekten çok özlüyordu ama artık birde Daisy vardı aklından bir an bile çıkaramadığı Daisy, düsündü Jean intikamı için yaşadığı yıllar boyu annesinin yokluğuna alışmıştı cevabını verdi "Daisy".
"Son sorun genç kolcu kaderin ne olduğunu söyle bana kader nedir insanın kaderini ne belirler"
"Hayatta başımızdan geçenlerdir, belirleyen unsur ise aldığımız kararlardır."
"Son aşamayıda geçtin kadim kudret cevherinden alacaksın bununla yapacağın silahın eşsiz özelliklerini kendin keşfedeceksin ve girdiğin yolda son soruma verdiğin cevabın eksik kalan kısmınıda bulacaksın kendinle gurur duy genç adam yüzyıllardır bu cevheri alabilen olmamıştı."
"Peki sen yada sizler kimsiniz?"
"Bizler sırız ve sır kalacağız burada yaşananları asla anlatmayacaksın seninle birlikte mezara gidecek eğer o cevherin felaketin olmasını istemiyorsan ."
O anda yerden elmadan daha küçük içinde gördüğü her renkten ışıkların parladığı bir cevher dışarı yükseldi genc adam bunu hayranlıkla seyrederken ses tekrar konuştu.
"Onu al ve yoluna git seninle tekrar görüşeceğiz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOLCU
FantasyFANTASTİK içinde #54 Kırılan kemikler, çarpışan kılıçlar, savaş naraları ve can çekişen insanların seslerinden oluşan dehşetengiz bir ses furyasından bile duyulabiliyordu askerlerin ismini haykırdığını,insanları orklara karşı asırlar boyunca süre...