4. Bölüm

342 185 93
                                    

İnsan bir durumun gerçekleşeceğini bilse bile o durumla karşılaşınca kötü oluyormuş. Ayrıca kendini bir şeyin en kötüsüne hazırlamak da bir işe yaramıyormuş, tek fark hayal kırıklığına uğramamış olmak. Geriye kalanlar ise stabil.

Kısacası kaçınılmazdan kaçmaya çalışmak anlamsız bir çabaymış. İşte kaçınılmaz, ve bundan kaçmayı geçelim, kaçmaya çalışmanın dahi imkanı yok. Ne kadar kaçmaya çalışırsan çalış, o gerçek elbet bir gün karşına çıkarmış. Ve öyle bir vururmuş ki yüzüne, işte bu hepsinden daha çok acıtırmış.

***

Gerçeklerle yüzleşmek, veyahutta yüzleşmeyi denemek dahi cesaret istiyordu. Ve ben ne hissedeceğimi de şaşırır hale gelmiştim. Her şey çok hızlı gelişiyordu.

Daha fazla oyalanmadan eve gittim. Kaç gündür ruhen o kadar yıpranmış hissediyordum ki kendimi, biraz uyusam iyi gelecekti.

Eve gider gitmez doğruca odama kapattım kendimi, biraz olsun dertlerden uzak kalmak için en yararlı yöntemi uygulamaya koyuldum. Uyumak. Fakat bir detayı atlamıştım, bilinçaltımı.

Beynimiz gerçekten muazzam bir organ. En ufak şeyleri kocaman hale getirip rüya adı altında bizlere sunabiliyor.

En fazla on dakika uyumuştum, bu on dakika içinde de Yusuf'u kurtarmak için efor harcıyordum. Rüya da olsa güzeldi, rüyalar da olmasa ne yapardık?

Kalkıp elimi yüzümü yıkadım, kendime geldikten sonra da dayımın zoruyla dışarı çıktım.

Geldiğimiz yer daha önce görmediğim, yüksek bir yerdi. Çiçeklerle donatılmış bu parkta tabii ki yeşil tonları hakimdi. Ve olmazsa olmaz kahverengi banklar da yeşile uyum sağlıyordu.

Bir banka oturup etrafı seyrettim önce. Daha sonra gökyüzüne diktim gözlerimi. Gökyüzüne her baktığımda bulutlara sarıldığımı düşünüyordum, küçüklüğümden beri böyleydi. Kaybolurdum gökyüzünde.

Sanırım yine kaybolmuştum, dayımın beni dürtmesiyle birlikte geri dönüşüm bir oldu.

"Daldın gittin yine bakıyorum," dedi dayım.

"Doğrudur," deyip yeniden gökyüzüne çevirdim bakışlarımı.

"Seni hiç iyi görmüyorum, bence biraz silkelenmen gerek."

Dayıma döndüm. "Silkelenemiyorum demek ki."

"Seni senden başkası anlamayacağı gibi, senden başkası silkeleyemez. Yani bu iş tamamen sende bitiyor."

"Haklısın."

Bir sessizliğin ardından dayıma döndüm.


"Seni çok sevdiğimi söylemiş miydim?" dedim aniden.

Dayım tebessüm etti. "Söylememiştin, ama ben zaten bunu biliyordum," dedi.

"Nasıl biliyordun? Öyle sevgimi fazla belli edemem aslında..."

"Ben bilirim, ben dayıyım!" deyip kahkaha attı. Gülmesi geçtikten sonra gülmekten sulanan gözlerini ovuşturup "sen belli etmediğini sanıyorsun," dedi.

MUKADDERATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin