İki genç adam bu kez bir hayli dolu olan metronun kapısının eşiğinde, rahatsız derecede birbirlerine yakın bir şekilde dikilmiş, sıkıca bir yerlere tutunmaya koyulmuşlardı. Taehyung üzerindeki kazakla üşüyor olsa da, on dakika öncesine kıyasla ısınmış gözüken Hoseok'un arada sırada kendisine verdiği nazik gülümsemeler onu bir nebze de olsa ısınmış hissettiriyordu.
Normalde iş çıkışında Taehyung hiç Hoseok'a denk gelmezdi. Hoseok'un kendisine anlatmak istemediği bir sebepten dolayı işten erken çıktığını biliyordu ama. Bu demekti ki iş yerleri birbirinden çok uzak değildi.
Taehyung kaçamak bakışlarla adamın bir gözden kaybolan, bir beliren gamzelerini seyrederken, kendine kendine onun ne iş yaptığını düşünmeden edemedi.
"Hey, Hoseok?" Taehyung kısık bir sesle kendisinden bir iki santim uzakta duran ve kendi kıyafetlerini giyen adamın dikkatini çekti. Hoseok gözlerini Taehyung'a iliştirerek o güzel gülümsemesi ile adeta tüm treni aydınlatmıştı.
"Ne iş yapıyorsun?"
"Ne iş yapıyormuş gibi duruyorum?" Hoseok meraklı bir edayla başını yana eğerek kendisinden biraz kısa olan çocuğun gözlerine baktı.
"Modellik?" Taehyung zekice olduğunu düşündüğü cevabın aslında ne kadar utanç verici olduğunu fark ettiğinde başını öne eğerek ayakkabılarını seyretti.
"Kim? Ben mi?" Hoseok kahkaha attığında yanındaki bir iki kişi onlara döndü.
Taehyung nazikçe adamın koluna vurdu.
"Her neyse! Söylemeyeceksin anlaşılan."
"Sanat galerisinde asistanlık yapıyorum." Hoseok cevapladı.
"Ah, istasyonun arkasındaki galeride mi?"
"Evet! Bir ara beni ziyarete gelmelisin." Adam gülümsedi.
"Geleceğimden emin olabilirsin." Taehyung, gittikçe üşümeye başladığını belli etmek istemeyerekten gülümsedi. Trenden indikten sonra evine varmak için bir otobüsle aktarma yapması gerekecekti ve arada sırada yeryüzüne çıkan trenin yağmur damlaları ile kaplı camları, dışarıda hala korkunç bir fırtına olduğunu ima ediyordu.
"Taehyung? Benimle yemek yemek ister misin?"
Bir iki dakikalık sessizliğin üzerine Hoseok tarafından sorulan bu soru Taehyung'un kalbini bir hayli heyecanlandırmıştı. Ancak Taehyung, adamın yüzüne bakmaktan başka bir cevap veremedi.
"Buradan inince aktarma yapmam gerekiyor ama yağmur hala devam ediyor gibi. Yağmur dinene kadar yakın bir yerlerde yemek yiyebiliriz."
"Hem yağmur durunca sana kıyafetlerini verebilirim."
"Bana uyar." Taehyung kendini rezil etme korkusuyla ufak bir cevap verdi.
Ancak yine de kendini tutamayarak yanındaki adama biraz daha yaklaşmış, omuzları tamamen değdiğinde yüzündeki aptal gülümseme ile adamın nefes kesici profilini seyretmeden edememişti.
"Taehyung..."
Ve Hoseok, nazikçe, üşümekte olan genç çocuğu tutarak hafifçe kendisine çekmiş, çocuğu kendi vücuduna yaklaştırarak fermuarı açık olan montunun içine doğru ittirmişti.
"Çok titriyordun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Morning Train | 뷔홉
Fanfiction❝Az önce fotoğrafımı mı çektin?❞ 。 Her sabah paylaşılan bir tren, kahve içerken hep dilini yakan Taehyung'u ve kruvasan yerken yanaklarına çikolata bulaştıran Hoseok'u bir araya getirir. ㅡKTH&JHS