Taehyung havadaki yağmur kokusunu içine çekerek gülümsediğinde kendisini yer altına yönlendiren merdivenleri inmeye başlamıştı bile. Biraz sonra kara bulutların arasından tüm gücüyle kendisini göstermeye çalışan güneş geride kalmış, Taehyung'un gözleri istasyonun dört yanını saran solgun ışıklandırmaya alışmıştı.
Genç adam midesini kaplayan hissi derin nefesler alarak atlatmaya çalıştı ancak başarısız oldu. Her zamankinden biraz daha erken varmıştı istasyona, gözünün ucuyla sütunlardan birinin dibine baktı. Eskiden o tanıdık bitki orada durur, olmayan gözleri ile Taehyung'a bakardı. Genç adamı asıl şaşırtan şey ise ona öylece saksıyı alabileceğini söylemiş olmalarıydı. Ona kimse bakmıyor olmalıydı, bitki yine de tomurcuklanmıştı ama.
Taehyung nefesinin daraldığını hissederek atkısını dudaklarından uzaklaştırmış, bir derin nefes daha almıştı.
"Günaydın." Hoseok neşeli bir tavırla konuşmuş, arkadan Taehyung'a yaklaşarak çocuğu şaşırtmıştı. Nazikçe elini onun omzuna koymuş, gamzelerini tüm güzelliğiyle ortaya koyan gülümsemesi ile Taehyung'a bakmıştı.
"Günaydın!" Taehyung şapşal gülümsemesi ile adama cevap verdi.
"Nasılsın?" Hoseok genç adamın yanındaki yerini aldıktan sonra sordu.
"Mutluyum, bugün cuma." Taehyung sırtındaki çantanın ağırlığına aldırış etmeden kollarını havaya kaldırdı ve gerindi. Gözlerini sıkıca kapatmış, kaslarının rahatladığını hissetmişti. Hissettiği bir diğer şey ise diğer adamın kolları olmuştu.
Hoseok öylece, düşünmeden, Taehyung'un kollarını havaya kaldırmış ve gözlerini kapatmış olmasından yararlanarak genç adama sıkıca sarılmıştı.
Taehyung daha fazla kollarını havada tutarsa daha çok dikkat çekeceklerini fark ettiği saniye kollarını indirmiş, kendisine sarılmakta olan adama geri sarılmak zorunda kalmıştı. Hoşlanmadığından filan değildi, sadece toplum içinde oldukları için garip hissetmişti o kadar.
"Bugün cuma olduğu için mutlusun demek..." Hoseok, yüzü genç adamın omzuna gömülü olduğundan zor duyulacak bir cümle sarf etmiş, Taehyung'u gerginlikle dolu bir kahkahaya boğmuştu.
"Hmhm." Taehyung elinde olmadan eliyle adamın sırtında daireler çizerken mırıldandı.
"Bu demek ki beni iki gün boyunca görmeyeceksin." Hoseok yavaşça geri çekilirken konuştu.
"Tabii hafta sonu seni bir randevuya çıkarmazsam." Adam konuşmasına devam etti.
"Bu bir teklif mi?" Taehyung kalbinin yerinden fırlamaması için dua ederken sordu.
"Nasıl anlamak istersen öyle." Hoseok kocaman bir şekilde gülümsedi. Adamın gülümsemesi üzerine Taehyung kaşlarını çatarak adamdan uzağa baktı.
"Bir saniye..." Taehyung, adamdan biraz uzaklaşarak ona arkasını döndü, geri döndüğünde ise güneş gözlüklerini takmıştı.
"Sana inanmıyorum."
---
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Morning Train | 뷔홉
Fiksi Penggemar❝Az önce fotoğrafımı mı çektin?❞ 。 Her sabah paylaşılan bir tren, kahve içerken hep dilini yakan Taehyung'u ve kruvasan yerken yanaklarına çikolata bulaştıran Hoseok'u bir araya getirir. ㅡKTH&JHS