...suyun yavaş yavaş ısındığını hissediyorsun. Tıpkı kazandaki kurbağanın suyu gibi. Yorgunum, biliyorum sende yorgunsun. Hiçbir uykunun, hiçbir pazarın, tatilin gideremeyeceği bi yorgunluk bu. Şehirden, ülkeden, avmlerden, televizyonlardan, işinden arkadaşlarından, olan olmayan ilişkilerden, kendi haleti ruhiyenden yoruldun ama hiçbir şey yapacak halin de yok biliyorum. Kurbayı kaynayan suya atarsan dışarı zıplar fakat soğuk suya konulup yavaşça ısıtıldığında, bi türlü zıplamaz. Su kaynar, kurba kazanda ölür. Su yavaş yavaş ısındı, kaynamak üzere. Bunlar son şanslarımız olabilir. Eğer hâlâ geç kalmadıysak tabi. Belki de yeni bir başlangıç yapmanın vaktidir. Yeni bir başlangıç için her şeyi yıkmanın vakti.
Sinir tüm vücudunu sararken hızla aşağı indi mutfaktan salona geçeceği sırada masadaki yemekler ve yerdeki pislik dikkatini çekti. Bu güne kadar susmuş yaptıklarına bir şey dememişti ama artık susmayacaktı. Her zaman ihtiyaçlarını giderip bir köşeye atmıştı.
Salona geçtiğinde hâlâ tekli koltukta gözleri kapalı oturan Ömer'in yanına gidip bağırmaya başladı
"Ya sen ne biçim bi insansın ya. Allah kahretsin seni. Yeter artık tamam mı? Artık beni orospu gibi kullanmana izin vermeyeceğim."
Genç adam kadının bağırması ile yüzünü buruşturdu. Cidden hiç çekecek hali yoktu. Erkekliği o kadar Sertleşmiştiki beyninin uyuştuğunu hissediyordu.
"Ne saçmalıyosun ECE."
Kadın histerik bir kahkaha attı. Sinirden karşısnda ki adamı boğabilirdi.
"Ne mi saçmalıyorum? Yukarıda senin yatağında yatan kız ne hakla yatıyor orada. Benim bile orada uyumama izin vermiyorsun."
"Sessiz ol biraz."
"Hah! Niye uyanmasın diye mi? Uyansın uyansııın ona da iki çift lafım var."
Ece'nin gözleri Ömer'in önünde ki kabarıklığa takıldı. Eliyle işaret ederek bağırmaya başladı.
"Daha seni tatmin edemeyen bi kızda ne buluyosun he söylesene ne? Ha tabi nasılsa Ece var dimi o orospuyla niye yapmıyosun yoksa seni istemiyo mu?"
"Ece düzgün konuş. Herkes sen değil."
"Yazıklar olsun ya. Ama yok bundan sonra bana istediğin gibi davranamayacaksın."
"Memnun değilsen kapı orda Ece siktir git."
Ece Ömer'in yüzüne iğrenir gibi bakıp "pislik" diyerek çıktı evden.
"Sen görürsün Ömer İplikçi hayatını mahfedeceğim senin."
Ece'nin evden çıkması ile evde büyük bir sessizlik oluştu. Ömer banyoya gidip erkekliğini indirdikten sonra duş alıp çıktı. Her yönden kendini rahatlamış hissediyordu.
Yatak odasına girdiğinde Defne'nin uyuduğunu görüp derin bir nefes aldı. Bu saçma olayı duymadığı için sevinmişti. Dolaptan üzerine rahat bir şeyler giyip odadan çıktı. Orta katta kanepeye kendini atıp uykuya daldı.
***
Sabah güneşi gözlerine vururken yüzünü yastığa gömdü Defne. Derin bir nefes aldığında ciğerlerine dolan muhteşem erkeksi koku mest etmişti genç kızı.
Daha okulun ilk gününden beri hayrandı Ömer'e. Her zaman idolü olmuştu. Sadece işi değil her hareketi genç kızı kendine çekiyordu.
Dün Ömer'e sarıldığında tuhaf hissetmişti. Bu duygu ilk kez birine sarılmaktan mıydı yoksa başka bir şey mi? Emin değidi. Huzurlu hissetmişti. Hayatında bir dakika dahi olsa hissetmediği huzuru o kollarda hissetmişti.
Yataktan kalkıp oturur pozisyona geçti. Kollarını açarak gerindi. Üzerine baktığında aklında bin bir türlü soru vardı. Ben mi değiştirdim yoksa o mu?
Onun değiştirme ihtimali aklına gelince yüzünün ısındığını hissetti. Tüm kanı birden yanaklarına toplanmıştı. Bir köşede duran kıyafetlerini eline aldığında dün ne olduğu aklına gelince yine utandı. "Ah Defne ah! Adamın yanında kustun kesin iğrenmiştir"
El mecbur üzerindekilerle inecekti aşağı ama üzerindekiler kalçasını anca kapatmıştı. Utana sıkıla aşağı indiğinde masadaki kahvaltı ve not dikkatini çekmişti.
"Kahvaltını yap ve okula git. Murat seni bekliyor olacak. Masadaki zarfta avansın var. işin bitinde kliniğe gel. "
Ömer'in evde olmamasına sevinmişti. Kahvaltıdan bir şeyler atıştırıp masada ki zarfı açınca ağzı açık kaldı. Saydığında üç bindi. Sevinmişti genç kız. Çalışarak hakkederek alıyordu bu paraları. Ödevleri yaparak aldığı para ne kadar gururunu kırsa da mecburdu. Ama artık her şeyi hak ederek alacaktı.
Müştemilata gedip üzerini değiştirdi. Açık buz mavisi kot pantolonunun üzerine beyaz üzerinde renkli desenleri olan sıfır kol gömleğini giydi. Beyaz spor ayakkabılarını giyip Siyah püsküllü sırt çantasını takıp durağa doğru yürümeye başladı. Parası vardı fakat taksye binmek aklına bile gelmemişti.
***
Genç adam arabasını durdurup indi. Önünde ki beş katlı binaya bakıp içeri girdi. Asansöre binip en üst katın düğmesine bastı. Kata geldiğinde cebindeki anahtar ile dokuz numaralı kapıyı açıp içeri girdi. Yatak odasında duvarda asılı olan tabloyu alıp yere koydu. Duvar rengine boyanmış tahtayı söktü. Duvarın içinde bulunan kasanın şifresini girip açtı. Ceketinin iç cebine koydu birkaç kağıt ve hart diski içine yerleştirdikten sonra kilitleyip tahtayı ve tabloyu geri yerine yerleştirip evden çıktı. Arabasına binip giderken en başından beri onu takip eden kadından bi haberdi.
Kadın arabasını çalıştırıp peşine düşmeden hemen önce öfke ve nefret ile fısıldadı. "Seni bitireceğim iplikçi."
Genç kız kayıt olmanın verdiği mutlulukla okuldan çıkarken Murat'a teşekkür edip okuldan ayrıldı. Telefonunu çıkarıp patronundan izin almak için mesaj yazdı.
"Ömer Bey önemli bir işim var da biraz geç gelsem sorun olur mu?"
Beş dakikanın sonun da hâlâ cevap gelmeyince işini ertelemeyi düşündü kliniğe gitmek için otobüs durağına giderken gelen mesaj ile yönünü değiştirip okula yürüme mesafesinde olan hastaneye ilerledi.
"Sadece iki saat."
...
Genç kız hastaneye girdiğinde annesinin yine bahçede olduğunu öğrendi. Bahçeye çıktığında hastanenin kocaman bahçesinde gözlerini gezdirdi. Az ileride sırtı ona dönük kızıl saçlı kadını gördü fakat karşısında ki manzara tuhaftı. Kadın bir adamın ayaklarını dibine çökmüş duruyordu. Arada bir titremesi gülmek olmayacağı için muhtemelen ağlıyordu. Karşısında ki adam kafasını kaldırdığında genç kız ile göz göze geldi.
Genç kız tüm bedeninin uyuştuğunu hissediyordu. Kalbi deli gibi atıyordu. Bu karşısında ki gördüğü kişi gerçek olamazdı bu imkansızdı. O ölmüştü. Şimdi karşısında gördüğü adam onun babası olamazdı.
Merhaba gençler. Pazartesiden sonra çok yoğun olacağım için şimdilik öylesine yazdım. Umarım beğenirsiniz. Hatam varsa affola.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK KUYU +18
FanfictionHayatı zorluklarla geçen. Hiç bir zaman yüzü gülmeyen, yalnız, psikoloji öğrencisi genç bir kız ve psikolog aynı zamanda eğitimci bir genç adamın hikâyesi.