11

2.8K 117 31
                                    

Umudunu yitirmiş bir kadına umut olmaya gelmişti adam.

Ölmek bazen kurtuluştu. Sonsuz mutluluğa kavuşmaktı, bu acı dolu dünyadan kaçabilmenin anahtarıydı ölmek. Sonsuz uykuya dalıp herkesten kurtulmak.

Fakat ölmek hikayesi bitenlerin sonuydu. Genç kız için bitmiş olsa da daha önünde uzun bir yol vardı. Tüm acıları sırtında o yolu tamamlamak zorundaydı.  kim bilir belki de sırtında ki acı dolu yükleri azaltacak birisi çıkıverirdi karşısına.

Şimdi bu üzerinde boynunu sömüren bu hayvan aslında hayatını sömürüyordu. Gözyaşları dur durak bilmezken kalbi deli gibi atıyordu. Vücudunda gezen pis eller ona yıllar öncesini hatırlatıyordu. Ölmek istiyordu. Şimdi onu kurtaran kimse yoktu ve karlı koymak için kılını bile kıpırdatamıyordu. Sadece sonunun gelmesini bekliyordu.

Ya şimdi bir mucize olacaktı bu kâbustan uyanacaktı ya da her şey bitecek ölümün ona çabuk gelmesi için elinden geleni yapacaktı. Fakat zaman kısıtlıydı altındaki pantolon çıktığında anladı bunu. Gözleri buğulu görüyordu. Sadece gözyaşları arasında ağzından çıkan hıçkırıklarıydı yalvarması. Ama bu karşısındaki vicdan yoksunu adam bunu aldırmadan karnından kadınlığına doğru öpmeye başladı. Hayat artık yaşanılası bir yer değildi. Kötüydü, adaletsizdi, iğrençti.

Dışarıda yağmur yağmaya başlamıştı. Pencereden gelen soğuk üşütmüyordu. Çünkü hiç bir şey hissedemiyordu. Tenine bırakılan her bir öpücük ruhunu delik deşik ediyordu. Şimdi içinde ki o ruh bu kirlenmeye başlayan bedenden çıkmak için can atıyordu.

Sahi her şeyin bitmesine ne kadar kaldı beş bilemedin on dakika. Hani derler ya annesinin kaderini kızları da yaşarmış. Defne de yaşıyordu işte ama daha beteriydi bu. Bacaklarını öpen bu adam onun öz ve öz babasıydı.

İçin çamaşırının üzerinden kasıklarımı okşayan eller ile tüm bedeni kasılırken öyle bir ağlıyordu ki içi çıkacakmış gibiydi. Dışarıda ki yağmur ve şimşek sesine başka sesler eklenmişti fakat uğuldayan kulaklarından ne olduğunu anlayamıyordu.

Cahit duyduğu ses ile kaşlarını çattı. Hızla kızın üzerinden kalkıp cama yaklaştı. Eve yaklaşan polis ve ambulans ile korkmaya başladı.

"Siktir. Napıcam lan ben."

Odada volta atmaya çoktan başlamıştı. Defne yatakta titriyordu. Kaçması lazımdı ama Defney'i bırakmak istemiyordu. Fakat Defne'yi alırsa yakalanacaktı. Kızı yatakta öylece bırakıp evden çıkıp ormana doğru koşmaya başladı. Fakat arkasından gelen silah sesi ile onu fark ettiklerini anlamıştı.

Ömer ve ambulans görevlileri açık kapıdan içeri girdiklerinde Ömer tüm odalara bakmaya başladı. En son kapısı aralık kapıdan gördüğü manzara ile boğazında oluşan bir yumru bile zar zor yutkunmuştu.

Defne yatakta sadece iç çamaşırları ile ayaklarını karnına doğru çekmiş titriyordu. Arada ağzından çıkan hıçkırıklar birer hançer olup Ömer'in kalbine saplanıyordu. İlk defa birinin canının acıması onunda canını acıtıyordu.

Ömer kapıyı açıp Defne'in yanına geldi. Kızı tutup kaldırdığında Defne'nin ağlamaları daha da şiddetlendi Ömer Defne'nin kafasını göğsüne yaslayıp saçlarını okşamaya başladı.

"Şşşt tamam, tamam geçti."

Geçmemişti, geçmeyecekti bunu Ömer'de biliyordu fakat elinden başka bir şey de gelmiyordu. Yine de şükretti. Eğer az daha geç kalsalar... düşünmek bile istemiyordu. Yatakta ki ince örtüyü kızın bedenine sardıktan sonra iyice yasladı göğsüne hâlâ hıçkırarak ağlaması ile Ömer yüzünü buruşturdu.

KARANLIK KUYU +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin