Bölüm Parçası: Guns'n Roses- Don't Cry
Acaba yarın sabah neler okuyacaktım. Aslında bende korkuyorum o derin acıları okumaktan. Kim bilir neler yaşamıştı?
Onun yanında olacaktım, ona destek olacaktım ama benim gücüm var mı ? Pek emin değilim.
Gece sabaha kadar ders çalıştım. Yarın sınavım vardı. Sabah kahvaltı hazırladım Elif'e ve kendime.
Elif'in kahvaltısını odasına bıraktım. Defteri alıp çıkacakken
"Tuna" dedi.
Hemen döndüm
"Efendim" dedim.
"Kendinden nefret etme. Beni ondan uzak tutmak için elinden geleni yaptın. Ben aptal olduğum için anlayamamışım." dedi.
Benim verecek bir cevabım yoktu. Keşke elimde olsaydı. Keşke kendimi suçlu hissetmeseydim. Keşke ona sırıl sıklam aşık olmasaydım. Keşke onsuz yaşayabilseydim. Keşke kendine bu kadar alıştırmasaydı beni. Keşke...
Odadan çıktım. Kahvemi alıp defteri açtım. Okumaya başladım.
Babam...
Seni o kadar çok özledim ki. Beni çok seviyordun. O kadar çok seviyordun ki sen gidince kurtulamadim.
Karanlığa düşmeye başladım. Birbirimize olan sevgimiz yüzünden karanlıktaydım. Ama annemle öyle olmadı. O beni fazlalık olarak gördüğü için ben daha derine düştüm.
Hiç unutamıyorum biliyor musun baba?
Unutamıyorum ölümün seni götürdüğü geceyi. Sen ve ben ne kadar çaresizdik.
Hiç unutamıyorum gözlerimin içine son bakışını. Öylece yerde yatıyordun.
Ben oradan oraya koşturuyordum. İnanırmısın baba o anda korkudan adresi yanlış vermişim. O lanet ambulansa ulaşamadığım için polisi aramıştım. O küçük evimize bir sürü polis gelmişti.
Ambulans gelince geçti. Çok geçti. Doktor "Ex..." dediğinde dünyam başıma yıkılmıştı. Donup kalmıştım. Öyle bir şokun içindeydim ki ağlayamamıştım bile.
Dilim öldü demeye varmıyor. Baba sen çok gençtin. Henüz 45 yaşına bile girmemiştin baba. Gizli kalp hastalığın seni bizden aldı götürdü baba. Geçirdiğin kalp krizi seni götürdü baba.
Senden geriye sadece bana aldığın saat kaldı. Ama ben onada iyi bakamadım. Camı kırık ama yinede seni hatırlatıyor. Birlikte aldığımız günü hatırlatıyor baba.
Yeni bir eve taşınmıştık. Ev için bişeyler alırken onuda almıştık. Baba hatıraların hala canlı. Ama tek bir an var ki ölsem de unutmam ki unutmadım;
Bana en son bakışın var ya baba. Ölmeden on saniye önce. Öyle bir baktın ki. Gözlerinde sevgi de gördüm, acıda, pişmanlıkta. Sonra tavana asılı açık kalan gözlerin. Gözün ardında kalmıştı. Biliyordun sen gidince hiçbirşeyin aynısı olmayacağını. Kızının acı çekeceğini biliyordun. Ama bu kadarını sende tahmin edemezdin baba.
Sen burda olsan bana sarılırdın, saçlarımı öperdin. Bende iyileşmeye çalışırdım. Sana güveniyorum. Sen beni üzmezsin ama sen yoksun. İyileşemiyorum. Kendime eziyet ediyorum.
Ah baba ah!
Neden gittin ki sanki?
Ya da neden bende gelemiyorum yanına?
Neden hayat bu kadar zor olmak zorunda?
Neden Allah bize yardım etmiyor?
Bu dünyada iyi olan tek birşey yok mu?
Çıkarı olmadan iyi. Yok mu? Cevabı biliyorum aslında. Yok. Bu dünyada menfaati yoksa tek insan kılını kıpırdatmaz.
Satırlar bitmişti. Gözlerimi sildim. Bu kızın acı çekmesi beni mahvediyordu. Lanet olsun! Sanırım benimde biraz yazmaya ihtiyacım var.
Defterini odasına götürdüm. Yerine bıraktım.
Yine azıcık kahvaltı yapmıştı. Tepsiyi alıp çıktım.
Sonra üniversiteye. Sınav olduktan sonra kendi defterimi alıp Ortaköye gittim.
Kulaklığımı takıp Don't Cry açıp yazdım. Sayfalarca yazdım. Hissettiğim, içimde ne varsa söyleyemediğim yazdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYAT KADINI
FanfictionBu hayatta ilk babasını kaybetmişti. Ardından annesini. En sonda ise bu hayatta tutunduğu son kişi yüzünden bedenine,ruhuna dair ne kaldıysa kaybetmişti.Şimdi ondan geriye döküntüler kalmıştı sadece. Oysa onu minik de olsa bir ışık sanmıştı. Onun sa...