Elena'nın Anlatımıyla;
Bu olanları Alisa'ya anlatamazdım. Anlatırsam bana zarar verebilirlerdi. Ne yapacağımı bilmiyordum. Onu buraya kapattılarsa bir bildikleri vardı tabi ki de. Ama o kaçmıştı. Şimdi onu odasına götürsem ve tekrar kilitlesem olmazdı. Arkadaştık sonuçta. Ama ona herşeyi anlatamazdım da. Buradan görevli birini çağırıp ona durumu anlatsam o da olmazdı. Ne yapacaktım şimdi ben. Durduk yere başımı belaya sokmak istemiyordum. Ama eğer onu tekrar odasına götürürsem hem kendi gitmek istemezdi hem de ona ihanet etmiş olurdum. Ne yapsam diye düşünürken Alisa'yı odada çok beklettiğimi unutmuştum. Yapacak bir şey yoktu mecburen her şeyi anlatacaktım.
Alisa'nın Anlatımıyla;
Hâlâ bekliyordum. Aceba Elena'nın başına bir şey mi gelmişti? Ayağa kalktım ve odanın içinde bir oraya bir buraya gidip gelmeye başladım. Korkmaya başlamıştım. Tam o sırada kapı açıldı ve içeriye Elena girdi. Meraklı gözlerle ona bakarken elindekileri bana uzattı. Temiz kıyafetti bunlar.
"İçeride banyo var orada temizlenip giyinip gel sonra konuşalım."
Başımla tamam işareti yapıp içeri geçtim.
---Kıyafetlerimi giyinip saçımı taradım ve at kuyruğu yaptım. Aynada kendime baktım. Temizlenmiştim ve kendimi daha iyi hissediyordum. Sonra Elena'nın yanına gittim. Gittiğimde sandalyesine oturmuş elindeki dosyalara bakıyordu. Beni görünce ayağa kalktı ve yine koltuğa oturduk.
"Sana herşeyi anlatıcam ama soru sorma lütfen. Zaten bunu yaparak kendimi riske atıyorum."
"Tamam."
Dedim ve Elena konuşmaya başladı.
"Burası aslında dışardan küçük ve neredeyse yıkılmaya gelmiş bir gecekondu gibi görünüyor. Böyle bir görünüm vermişler çünkü kimsenin girmesini istemiyorlar."
"Bir dakika bu kadar büyük bir yer nasıl küçücük bir gecekondu gibi görünebilir saçmalama."
Çok şaşırmıştım. Bu nasıl olabilirdi ki.
"Alisa soru sorma demiştim. Bende bilmiyorum nasıl olduğunu ama yapmışlar işte.
Her neyse fazla detaya girmemeliyim. Burası dünya da belirli topluluklar için kurulmuş bir yer. Yani bu büyük bir kuruluş. Amaçları ne bende çözemedim. Dünyadaki belirli ülkelerde de bu binanın aynısından var. Onlarda aynı şekilde ya kötü bir ev ya da kötü bir park şeklinde görünüyor. Bu topluluklar birbirlerinden haberdarlar. Yakalanamamış seri katiller veya daha başka her türlü suçlular üzerinde çalışıyorlar. Ama hangi taraftalar bilmiyorum. Yani iyiler mi kötüler mi? Hâlâ çözemedim. Değişik bir örgüt de denilebilir."
"Peki bizim burada ne işimiz var?"
"O labirent gibi yerde 5000 kilometre yürüdüğüm zamanlarda beni kameralarla izliyorlarmış. Bu senin birinci sınavındı ve tamamladın dediler. İkinci sınavım ne bilmiyorum ama beni burada tutuyorlar."
"Ne yani o zaman bende azılı bir suçluyum o yüzden beni de mi buraya getirdiler. Başka açıklaması ne olabilir ki yani beni bir sınavdan geçirmediler."
"Bilmiyorum ama bir bildikleri kesin vardır."
Şimdi ne yapacağımı düşünmeye başlamıştım.
"Hadi o zaman buradan kaçalım."
"Saçmalama Alisa sanki bizi tekrar bulamayacaklar. Her yerde gözleri ve kulakları var."
"O zaman ne yapacağız?"
"Seni tekrar odana götüreceğim."
"Ne! Hayır Elena ben buradan gitmek istiyorum."
"Peki git o zaman 5 saat sonra tekrar burada olursun. Onlar seni istiyorlarsa bir amaçları vardır emin ol."
Mecburen Elena'nın dediklerini yaptım. Odadan sessizce çıktık. O sırada aklıma bir şey geldi.
"Peki bu koridorlarda kamera yok mu varsa bizi görürler."
"Bilmiyorum ama haklısın eğer kamera varsa bizi çoktan görmüşlerdir."
"Acele edelim."
"Tamam hadi odan neredeydi?"
"Oraya oda diyip durma lütfen orası anca zindan olur."
"Tamam sessiz ol hangi kattaydı?"
"Sanırım bir üst kat."
İlerlemeye başladık bu sefer daha hızlı yürüyorduk hatta koşuyorduk diyebilirim. Sonunda o iğrenç yere ulaştığımızda Elena'ya sarıldım. Gitmesine izin vermezdim ama ona zarar verirlerse bunun sorumlusu ben olurdum. Sonuçta o benim dostumdu. Bu arada tamam oda iğrenç sayılmazdı. İçinde kalınabilirdi ama tabi yaşanamazdı. Neyse işte Elena'yla vedalaştıktan sonra kapıyı kilitlememesini istedim. O da dediğimi yapıp kapıyı kilitlemeden çıktı. Bende tekrar koltuğa oturdum ve beklemeye başladım. O sırada kolumdaki izi görünce keşke onu da Elena'ya sorsaydım diye düşündüm ve hemen ayağa kalktım. Kapıyı açtım baktım. Kısık sesle Elena diye seslendim ama cevap gelmeyince gittiğini anladım. Yavaşça kapıyı kapattım yerime oturdum. Olanları düşündüm. Şimdi benim burada ne işim vardı. Aceba ilk kaçırıldığımda da bu örgüt tarafından mı kaçırılmıştım? Sanırım bu sorunun cevabı belirsiz. Tam olarak bilemem tabi ama ilkinde ne yemek ne de su vermişlerdi. Neredeyse açsızlıktan ve susuzluktan geberip gidecektik. Bu sefer en azından yemek ve su vermişlerdi. Ve oda da da kamera yoktu. Biraz olsun rahatlamıştım. Sonuçta bu büyük bir kuruluşmuş. Bana zarar vermezlerdi herhalde. Ama neden getirmişlerdi beni buraya bunu çözmem lazımdı. Yapabildiğim tek şey beklemekti. Beklemekden de sıkılmıştım. Sanki ben basit bir eşyayım da isteyen alsın oh ne rahat ya. İstediğiniz zaman kaçırın istediğiniz zaman bırakın nasıl olsa ben sizin malınızım. Bu nasıl bir şeyse. Buradan çıktıktan sonra ilk işim polise gitmek olacak. Gerçi burası da polis departmanı gibi bir şey ama daha resmi ve gizli. Herhalde söylersem beni öldürürler. Bu arada benim kimden öğrendiğimi de araştırırlar sonra Elena'da ölür. Oh zincirleme kaza gibi ne güzel. Gerçekten bu devirde hâlâ böyle şeyler olabilmesine şaşırmadım değil. Adam kaçırmak. Hah gülesim geliyor ya. Kulağa bile komik gelen bir eylemi gerçekleştiriyorlar. Tabi buna eylem denilebilirse. Adam kaçırmak. Dur bir dakika düşüneyim. Adam kaçırmak bir iş oluyor. Ama kötü bir iş. Sonra
-mak -mek le biten kelimeler eylem oluyorsa bu kötü de olsa eylem grubuna girer herhalde. Off ne diyorum ben ya. İç sesim sus! Sanki evde oturmuşum can sıkıntısından saçmalıyorum. Kaçırıldım ya kaçırıldım. Ve burada gelip bana işkence etmelerini bekliyorum. Kahretsin! İş gerçekten ciddi ben ne yapacağım???
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CEHENNEM
Mystery / ThrillerGünahlarının bedelini ödeyemeyen insanlar... Bedel ödemekten kaçmak isteyip kaçamayan insanlar... Günahları umursamayan insanlar... Ödeyemediğiniz bedeller eceliniz olacak. Cehenneminiz olacak... Hep rayında giden hayatlarınız var ya işte o hayatl...