1

67 4 12
                                    




Rothter Malikanesi bugün her  zamankinden daha telaşlı bir güne  merhaba diyordu. Malikanenin, uzun boylu iri gövdeli geniş omuzlu uşağı hızlı adımlarla devasa kapıları büyük bir gürültüyle açarak geniş giriş bölümüne doğru ilerliyordu. Bay Richard Rothter kahverengi kenarları altın varakli sallanan sandalyesinde oturmuş , elinde bulunan kitabı hararetle okuyordu. Genç uşak, efendisinin kitaba ara vermesini bekleyemeden söze girdi:

- Bay Richard, bugün aldığım haberlere göre Big Legend yarın yola çıkacakmış.Emrettiginiz üzere Bay Lucas için de yer ayirttim .

Genç uşak henüz lafini yeni bitirmişti ki Bay Richard Rothter kırlaşmış kalın kaşlarını çatarak heybetli görünümüne bir de hiddet ekleyerek gür sesiyle konuşmaya başladı:

- Gabriel, seni daha kac kez uyarmam gerekecek! Kitap okurken beni rahatsız etme. Konuşmak için sana izin vermemi bekle.

Yaşlı adam altmış sekiz yaşında olmasına rağmen hala dinç ve cevikti. Bir hışımla oturduğu altın varakli kahverengi sandalyeden kalkmıştı bile son sözlerini söylerken. Büyük salon bölümünü arkasında bırakıp geniş ve üzerinde kırmızı yumuşak bir halının olduğu merdivenleri çıkarken genç uşak Gabriel, yüzünde büyük bir memnuniyetsizle salonda dikiliyordu. Iri ela gözlerini devirip herneyse manasinda elini sallayarak o da tıpkı yaşlı, huysuz efendisi gibi salonu hızlı adımlarla terketti.

...&...

Bu kat birçok odadan oluşuyordu. Ve her odanın kapısı yerden tavana kadardı. Kapıların kolları altindandi. Bu malikanenin her köşesi altın doluydu. Rothter Ailesi, bu kasabanın en zengin kisileriydi. Bay Richard, önünde durduğu dev kapının kolunu yavaşça aşağı indiriyordu. Bunu yaparken derin bir nefes aldı yaşlı adam. Sanırım kendini büyük bir sürprize hazırlıyor gibiydi. Içeri girdi yavaşça ve yüzüne vuran güneş ışığından epeyce rahatsız olmuştu. Derisi kirismis eliyle gözünü kapatarak ilerlemeye devam etti büyük odada. Sağ tarafına dönerek fransız tülleriyle ayrılmış yatak odası kısmına yürümeye başladı. Tülu iki eliyle ayırıp beyaz örtüyle kaplı büyük yataga yanaştı. Önündeki basamak engelini yine unutmuştu ayağı takıldı ve tökezledi. Kendini hemen toparladı yaşlı Richard ve yatakta sirt üstü uzanmış olan karısı Abigail'e yaklaştı. Büyük bir aşkla bakıyordu karısına. Ama zavallı Abigail iyi değildi. Durumu her geçen gün agirlasiyordu. Bay Richard onun bu halini gördükçe içten içe üzülüyor ve sevgili karısını iyileştirmek için servetini harcamaktan bile geri durmuyordu. Yaşlı ve hasta kadın ağır hareketlerle gözlerini açmaya başladı. Bugün kendini herzamankinden daha da kötü hissettigi belliydi. Yeşil gözleri artık manasını yitirmiş bakışlarla bakıyordu. Bay Richard, sağ eliyle Abigail'in beyaza çalan saçlarını okşuyor ve bir yandan da kahverengi gözlerinden sızan birkaç damla yaşı siliyordu. Bir müddet ikisi de sustu . Hiç konuşmadan sadece birbirlerini izlediler. Abigail, biraz zorlanarak konuşmaya çalıştı. Dudakları tıpkı muhurlenmis gibiydi sanki gizli bir güç çenesini sıkı sıkı tutuyordu da kimse görmüyordu gibi. Yaşlı kadın çektiği acilardan dolayı anlamsız sesler çıkarıyordu. Bay Richard, karısına iyice yaklaştı onu daha iyi duyabilmek için. Kadın kekeliyordu. Bu çıkardığı sesler ile onu anlamak mümkün değildi. Fakat Bay Richard bir şeyler duyabilmek anlayabilmek için büyük bir çaba sarf ediyordu. Sonunda Abigail'in yorgun sesinden sadece şu cümleyi anlayabilmisti: " Gönderme! Benim yüzümden izin verme! " Kadın ağlamaya başlamıştı. Bay Richard, cebinden çıkardığı işlemeli mendil ile karısının gözyaşlarını silmeye başladı. Yaşlı adamın kalbi sanki cayır cayır yanan bir ateşe atılmış gibi sizliyordu . Daha fazla dayanamadı. Karısını bir kez daha öpüp odadan ayrıldı.

HİKAYEMİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin