Orman. 10

108 18 14
                                    

Eğer bölümlere oy ve yorum gelmezse bir daha ki bölümü geç yayımlarım :);)

Müziği dinleyerek okuyun 😏

Yaşamak için sebeplerin varsa, güzel olur nefes aldığın gezegen, ki yaşama sebebin imkansızın ise.

Sana temiz bir bez de sunuluyor kaderin. Onu temiz tutmak senin elinde.
Öyle ki bir çoğumuz o bezi hiç düşünmeden çamura fırlatmış. Sonra olanlar olmuş zaten.
Kimisi aşkına karşılık bulamamış, hayata küsmüş. Kimisi aileden yana huzur bulamamış. Kimileri de benim gibi anne baba nedir bilmeden, çocuk yaşta olgunlaşmak zorunda kalmış ve acıları mıknatıs gibi kendine çekmiş, en büyük kabusun ortasında bulmuş kendini.

Hiç olmaması gereken bir yerde büyümüş olmanın verdiği kırgınlıkla kendini ayakta daha fazla tutamayıp yıkılanların uğrak noktası haline gelmiş bir Akıl Hastanesinin penceresinden bakın bir de. Ne badireler atlatmış olduğuna değil, yara izlerine bakın. Kadersiz kişi size tam olarak anlatamayabilir hissettiği acıyı fakat yara izleri her şeyi göz önüne seriyor.

Bilinçaltın her ne kadar yıkılmış duvarlarının öyle kalmasını önermiş olsa da sen ona kulak tıkamalısın. Kalk ve yeniden yükselt o duvarlarını çünkü; onlar senin düşmana karşı tek sığınağın. Düşman senin açığını, zayıf yönünü bulmamalı.

***

" Bulut!" Uzaklardan gelen resmen gürleyen sese kulak tıkamak elimde değildi.

" Bu kız bir uyanmasın, götünden şırıngayla kan alacağım Çakır efendi." Kartalın sesi boğuk geliyordu. Denize mi düştü acaba?

" Düzgün konuş lan!" Çakır'ın kulaklarımın dibinde ki sesi bana olması gerekenden fazla yakın olduğunu açıklıyordu.

" Hastaneye götürün bu kızı. Kötü görünüyor." Dedi bir kadın. Ardından hemen bir başkası " Ya ölürse." Diye telaşla konuştu. Bunlar da kimdi? Iyy bu koku da ne böyle. Ayy kusacağım... Mideme kramplar girdiğin de öğürdüm. Midem de ekşi bir su doldu ağzıma. Yere tükürdüm elimi soğuk zemine koyup. Altımda ki soğuk fayans mı? Burnumun dibine kolonya şişesini sokmuş başımda kıpkırmızı kesilmiş iki adamı ve bir çok insanın başıma üşüştüğünü gördüm gözlerimi açar açmaz. Bedenimin belden yukarısı Çakır'ın kucağında diğer yarısı soğuk zemindeydi. Bayılmışım...

" Bulut." Şefkatle saçlarımı okşadı Kartal. " Korkuttun beni."

" Bu koku ne? "

" Kolonya." Ellerini saçlarımdan çekip diğer eliyle tuttuğu kolonya şişesini yere bıraktı.

" Kolonya ne zamandan beri böyle kokmaya başladı?" Tekrar öğürdüm.

" Soğan uyandırır dediler." Çakır sesini kontrol altına almış bağırtıdan uzak, fısıltıya yakın konuşuyordu. Kasları bedenimin altında kaskatıydı. Sanırım kendini sıkıyordu. Neden sıkıyordu ki? Belki de benim uyanmayacağımı sanmıştı. Korkmuş muydu o da?

Endişelenmiş olması beni mutlu edebilirdi belki ama şuan hiçte mutlu olacağımı sanmıyordum.Kalkmaya çalıştım. Beni sıkıca kavradı belimden hemen

" Biraz kendine gel sonra bırakacağım." O an sesi duvarlarıma çarpa çarpa kafamın içine ulaştı. Benden uzak dur...

" Kalkmak istiyorum." Kollarından destekledim kendimi kalkmak için. Saçlarımın ıslak olduğunu ve suyun damladığını fark ettim. Soğuk su damlalar halinde sırtımdan belime akarken tüylerim diken diken oluyordu. Saçlarımın dipleri çekiliyordu sanki.

ORMAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin