Orman 11. Gerçeklerin Zifiri Karanlığı

94 13 10
                                    

Geciken bölüm için geçerli bir mazeretim yok. Sadece yazamadım :)
Bu bölüm de sizden bol yorum ve oy istiyorum. Lütfen göz atıp gitmeyin. Bu hikâyenin büyümesini istemiyor musunuz? Ben şahsen çok istiyorum. Şimdiden çok teşekkür ediyorum vereceğiniz destekler için :')

-
Medya da ki müziğe tıklamadan başlamayın.
-

🔑

Zihnimde kaçtığım odalar tek tek başıma yıkılıyordu sanki. Kaçacak delik arıyordu kafamda dönüp duran harfler.
Bu kez beni içine çekecek bir bataklık yoktu. Bu kez bir okyanus vardı kafamın içinde ve ben o okyanusta boğuluyordum. Dipte çırpınıp su yüzüne çıkamıyordum. Nefesim bile ihanet etmeye başlamıştı bana, gidiyordu.
Uğulduyordu kulaklarım suyun dibine yavaş yavaş çökerken. Bütün vücudumu maviler istila ediyordu. Boş kalmış her sayfam mavilere bulanıyordu, karışıyordu. Mavi yaşam alanım, mavi mezarlığım.

Mavilerin beyazlarıma, siyahların uzuvlarıma, tohumların topraklarıma değsin. Ben seninim, sende benim olmayı kabul et.

🔗

Başımda ki keskin ağrının geçmesini umarak Kartal'ın verdiği ilacı yuttum. Su içtiğim bardağı masaya bırakırken gayet sakindim. Sanki ölmüş gibiydi bütün duygularım. Hiç biri işlev görmüyordu. Ne bağırabiliyor nede ağlayabiliyordum. Kendini dış dünyaya kapatmıştı zihnim.

Önümde ki kağıtlara baktım. Sıradan bir şeye bakar gibiydi bakışlarım ama aslında onlar hiçte sıradan değildi. Her birinde benim hayatımı mahveden teşhisler vardı. Her bir satır yalan yanlış cümlelerle doldurulmuştu. Her biri benim gençliğimi elimden alabilecek güçte saçma kanıtlardı.

Bana bunu nasıl yaptınız. Bana bunu yapmamalıydınız

" Bunların hiç biri gerçek değil. " dedim kağıtlardan gözlerimi ayırmadan. Uzun süre stresli halde sessiz kaldığımdan sesim çatallaşmıştı. Kartal boğazını temizleyip

" Biliyorum." dedi ve hemen kağıtları önümden alıp toplamaya çalıştı.

" Artık biliyorsunuz neden o aptal hastane de olduğumu. " Ayağa kalktım. Kendimi masanın üzerinde ki bardağı almak için eğdiğimde dengemi kaybettim. Masanın üzerine kapaklanmama az kala Kartal beni tuttu

" Biraz dinlenmen gerekiyor."

" Artık biliyorsun neden o duvar dibinde ağladığımı." Kolumdan tutan elleri gevşetip beni odaya hafifçe iteklemeye başladı. " Neden yaptı bunu. Neden? "

" Uyu biraz. Uyandıktan sonra konuşalım." Yatak örtüsüne bakıp hissizce " Uyumam gerek. Kendimi salak gibi uyuyunca geçeceğine inandırmam gerek." dedim.

Uyumam gerekiyordu. Uyumazsam eğer bu gerçeklerle var olan aklımı da yitirecektim. Var olan her şeyi yitirdiğim gibi aklımı da yitirmeme az kalmıştı.

Kızgın mıydım? Hayır.

Üzgün müydüm? Hayır.

Peki neydi beni içten içe bitiren şey?
Vücudum da dolanan bu değişik duygunun sebebi neydi?
Tarifsiz bir duygu vardı içimde. Ne hissetmem gerektiğini bilmiyordum. Çakır'ın benim hakkımda yanlış düşünme ihtimali mi beni korkutuyordu?
O iğrençlikleri yapabileceğimi düşünebileceğinden mi bu tedirginliğim?
Yalan, yanlış olduğunu nasıl ispatlayabilirdim ki?
Nasıl tepki vermeliydim, en ufak bilgim yoktu. Kafamı toparlayıp düşünmem gerekiyordu. Kafamın içinde ki doğrularımdan sıyrılıp artık dış dünyanın doğrularına kafa yormalıydım ve bunun hiçte kolay olmayacağını biliyordum.

ORMAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin