4!

533 56 96
                                    

Wonwoo yolda atının eyerleriyle ilgilenirken bir yandan da ahırın önünde hayvanlarla ilgilenen Mingyu'ya gizli bakışlar atıyordu.

Geçen hafta yaşanan o olaydan beri tek kelime konuşmamış,yalnızca birbirlerinin haberi olan bir saklambaç oyunu oynuyordular. Birbirleriyle karşılaşmamak için büyük uğraşlar veriyordular. Fakat faydasız sonunda yemek sofrasında yine bir araya geliyorlardı. Bu sefer de başvurdukları oyun olan göz kaçırma oyununu yürütüyorlardı aralarında.

"Areum'ın kontrolleri yapıldı mı Seyis?"

Wonwoo hemen yanıbaşında bulunan atlardan sorumlu olan yaşlı seyise sordu. Annesinin yadigarı olan,değerli atı Areum'a karşı kuvvetli duyguları vardı. Areum'ın tıpkı aile üyesiymiş gibi üzerine düşer,endişe duyardı.

"Genç Kim'i çağırsak mı dersiniz?"
Wonwoo'nun nedenini bile anlamadığı gergin yüz ifadesini Seyis farketmiş olmalı ki daha fazla ısrar etmemişti bu teklifine. Wonwoo'nun onunla diyaloğa girme fikri bile karnına bir anlık sancı girmesine sebep olmuştu. Bunları bir kenara bırakıp tüm ilgisini atına yöneltti o an için.

"Areum'ım beni endişelendirmeyi sevmez değil mi?" Wonwoo beyaz atın ensesini okşarken ona anlayacakmış gibi gizli gizli tembih ediyordu uslu durması gerektiğini.

Areum'ın kişnemesini evet cevabı olarak kabul eden Wonwoo ona gülümsedi.
"Aferim kızıma." dedi usul usul ona dokunurken.

Wonwoo çabuklukla Areum'un üstündeki yerini aldı. Gitmekte gönülsüz davranan atı onu şaşırtmıştı. Areum bugün nedensizce keyifsizdi. Ama Wonwoo kafası dağınık olduğu için buna fazla takılmamıştı. Onu sürmek için komutlar verdi. Ve Areum'da sahibine sonunda eşlik etmeye başlamıştı gönülsüzce.
Onu mahmuzladı kalan yolu hızlı gitmek için. Çünkü Mingyu'nun bakışlarını üzerinde hissediyordu. Bu onun kalbini titretip elinin ayağına dolanmasına neden oluyordu. Sırf bu yüzden Wonwoo bir an önce onun görüş alanından çıkmak için hızlanmaya çalışıyordu atıyla.

Çiftlik arazisinin yolu üzerinde atıyla tam dört nala giderken Areum dengesizce savrulmaya başlamıştı aniden. Huysuzca Wonwoo'yu üzerinden atmak için tepinmeye başladı. Wonwoo ise panik olmasına rağmen dizgine sıkı sıkı tutundu. Hayvan bu seferde hızlanmaya başladı. Wonwoo dizginin birini elinden kaçırdı o hızla giderken.
Giderek atın üzerinden kayıyordu.

Mingyu onun atının üzerinde zor zamanlar geçirdiğini farkettiğinde yardım etmek için onların peşinden koştu.

Wonwoo son çare atın yelesini tuttu fakat bu yaptığı ona ağır bir bedelle ödetildi. Areum sonunda onu üzerinden düşürebilmişti. Wonwoo bu hızda düşüp de sapasağlam durabileceğini asla düşünmezdi. Fakat öyle de olmuştu. Korkuyla yumduğu gözlerini açtığında kendini Mingyu'nun kucağında bulmuştu.
Mingyu onu yakalabilmek son süratle koşmuş ve nefes nefese kalmıştı. Wonwoo'yu o zor durumda bulduğunda her şey aklından çıkıp gitmişti. Öyle ki atın kaçarken omzuna çarpmasının acısını bile yeni yeni farkediyordu.

Panik ve şaşkınlık halinin vermiş olduğu etkiyle put kesilmişti Wonwoo.

"Bir şeyin yok ya?" diye endişeyle sordu Mingyu.
"Onun bütün gün huysuzlandığını görmedin mi? Kendini öldürmek mi istiyordun Jeon Wonwoo?" diye Mingyu bağırarak sormuştu bu kez. Wonwoo onun yüksek sesine ilk kez şahit olmuş öyle ki irkilerek şaşkınlığını üzerinden atmıştı.

"İ-iyiyim sağ ol. Farkına varamadım." Wonwoo sonunda kendine gelmiş hatta öyle ki utançtan kızarmıştı bile. Bu huyuna lanet okuyarak onun kucağında debelendi durdu. Bu sahneye son veren Mingyu'nun onu kucağından indirmesi olmuştu.

Smile FlowerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin