Kim ve Jeon ailesinin kuşaktan kuşağa birlikte sorunsuzca ve dostluk içerisinde yönettiği koca çiftlik yıllardır Jeon ailesinin çekip çevirmesiyle varlığını sürdürüyordu.
Jeon ailesi kasaba insanıyken,Kim ailesi ise şehir insanıydı. Jeon ailesi doğayla iç içe yaşamını sürdürürken,Kim ailesi kapalı kapılar ardında beton yığınları arasında tıkılı kalmışlardı. İki aile arasındaki saygı ve sevgi dolu ortaklık devam ederken araya mesafeler ve yıllar girmişti. Aralarındaki tek etkileşim telefon konuşmalarından ibaretti.
Yıllardır iki ailenin de hiçbir ferdi yüzyüze görüşemedi çünkü biri hasat zamanı bir diğeri de toplantı zamanlarıyla günlerini geçiriyorlardı.
Aradan geçen epeyce vakit iki aileyi de farklı dünyaların insanı yapmaya yetmiş artmıştı bile.
Ta ki Kim ailesinin oğulları Kim Mingyu veteriner olana dek.
Mingyu hayvanları seven neşeli bir çocuktu. Okul bitiminden hemen sonra onun için ailesinin ona şehrin zengin semtlerinden birinde bir klinik açacağına dair hayalleri vardı. Fakat bu hayal çarçabuk ailesi tarafından yıkılmıştı.
Kim Mingyu veterinerlik fakültesini bitirince doğruca onların çiftliğine gidecekti. Mingyu ailesine bağlı biri olduğu için onların bu dileğini yerine getirmişti. Fakat yolculuğu boyunca bindiği uçakta içi içini yiyip bitirmişti. O bariz bir şehir çocuğuyken kasabada nasıl hayatını sürdürebilirdi ki? Bunun hakkında haddinden fazla kafa patlatmaktan başı ağrımaya başlamıştı nihayetinde.
Genç Kim'in uçak yolculuğu yorucu ve uzunca gelmişti. Öyle ki saatler süren yolculuk ona yıllar gibi hissettirmişti. Yolculuğun yanısıra onu düşünmekte yormuştu bir hayli.
Nihayet uçak piste güvenli bir şekilde iniş yapmıştı. Kasabaya gitmek için servis beklemeye koyulmuştu ki çok geçmeden-yaklaşık yirmi dakika sonra- görüş alanına bir jeep takılmıştı. Bunun çiftlikten onu almaya gelen birisi olduğunu düşündü. Araçtan apar topar inen bir genç gözünü yoldaki insanlarda gezdirdi. Mingyu elini havaya dikip onun dikkatini çekmeyi başarmıştı sonunda.
Mingyu kendi yaşlarında olduğunu düşündüğü çocuğun ona yaklaşmasıyla gülümsedi.
"Kim Mingyu?" Çocuk tepki vermeden sordu.
"Evet. Sen de Jeon Wonwoo olmalısın. Tanıştığıma memnun oldum." Mingyu içtenlikle ona elini uzattığında karşısındaki çocuk kısık gözleriyle onu baştan ayağa süzdü. Mingyu onun kısık ve bir o kadar da yargılayıcı (varsın inceleyici diyelim biz şuna) bakışlarından rahatsızlık duydu.
"Memnun oldum ben Wonwoo." Adının Wonwoo olduğunu onayladıktan sonra Wonwoo ona uzatılan eli eliyle karşıladı,zayıfca sıkıp kısa sürede elini ondan ayırdı.
Mingyu ondan kendisininki gibi samimi bir sırıtış bekledi fakat karşısında bulduğu ise nezaketten yapılmış isteksiz bir tebessüm olmuştu.
'Bu arkadaş insanlarla etkileşimde pek yetenekli olmamalı. Eğer mizacı bu ise saygı duymam gerek,bozulmamalıyım bu soğuk tavrına.' diye geçirdi içinden.
Wonwoo ile Mingyu araçta hızla yerlerini almışlar ve kararmaya başlayan havada yola koyulmuşlardı.
"Bu ilk kasaba deneyimin olmalı." dedi genç Jeon gözünü yoldan ayırmadan.
Mingyu yolculuğun vermiş olduğu yorgunlukla haliyle soruyu zorlukla anladı."Sayılır. Ya peki sen?Senin şehir deneyimin var mı?" Mingyu ilgili görünmeyi denedi konuşmasında, her ne kadar uykulu olsa bile. Ona ürkekçe adımlar atan bu kişiyle arkadaş olmayı canı gönülden istiyordu. Ona göre Wonwoo sakin yapılı,olgun ve bilge bir görünüme sahipti. Çekici bir havası olduğunu inkar edemezdi Mingyu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Smile Flower
RomanceŞimdi gülüyorum ileride çok güleceğimiz günler olacağını bilerek. # Okumaya devam etmenin imkansız olduğu fic. Bir dizi cringe ve aptallık.Okumayın sakın ola.