Wonwoo gece yarısına dek Mingyu'nun odasında onun gelmesini bekliyordu. Eli sürekli ondan bir arama gelir beklentisiyle cep telefonuna gidiyordu.Oturduğu yatağın üzerine çıkardı daha öncesinde yere değen ayaklarını. Bacaklarını bükerek karnına dek çekti. Oturduğu yerde daha da küçülmüş gibiydi.
Ansızın açılan ışıkla uzun süredir karanlığa alışmış olan gözleri kamaşmıştı. Gelen Mingyu idi. Sessiz sedasız kapıyı örtüp Wonwoo'nun yanına oturdu. Dudaklarını kısa bir süreliğine Wonwoo'nun sağ şakağına kavuşturdu ve geriye çekildi. Wonwoo böylelikle sonunda oturma pozisyonunu bozmuş ve ona sokulmuştu. Başını onun boyun girintisine yerleştirmiş öylece duruyordu. Bu en bozulmasını istemedikleri anlarıydı.
"Neden buradasın?" dedi Mingyu onun başını okşarken.
"Bilmem uyku tutmadı sanırsam." diye geveledi Wonwoo.
"Yani beni bekledin?" dedi Mingyu. Boynunda duran surata bakarken. Wonwoo belli belirsiz başını onaylar gibi salladı. Bu yaptığıyla o an inip kalkan saçları Mingyu'nun boynunu kaşındırmıştı. Fakat Mingyu bunu pek önemsememiş yalnızca Wonwoo'nun hakkındaki iddayı kabullenmiş olmasına sevinmişti.
"Ya sen?Sen niye bugün benden uzak durdun?Yoksa Jun'u mu kıskandın?"
Wonwoo cevabını almak ister gibi onun boynundan ayrılmış hazırda bekliyordu.
Mingyu'da soruya olumlu yanıt vermek için başını sallamakla yetinmişti.
"Seni özledim de." dedi Mingyu onun çenesini tutarken. Dudakları özlemle onunkiyle buluşmuş çoktan oyun oynamaya girişmişken oyunbozanlık yapan Wonwoo olmuştu.
"Yine başlama istersen. Bu sefer de babama yakalanırsak kurtuluşumuz olmaz." dedi Wonwoo.
"Bu sefer derken ne demek istedin Wonwoo?"
diye hayretle sordu Mingyu."Jungkook...O biliyor. Ben Jun ile salonda otururken onu mutfağa bira almaya yollamıştım. Onun yokluğunda da senden konu açıldı. Tam da o anda o da salonun önünde konuştuklarımızı duymuş."
"Aman Tanrım ya peki babana söylerse?" diye telaşla konuştu Mingyu.
"Zaten bununla gözümü korkuttu en başında. Sonrasında kabul etti. Bu duruma alışmaya çalışıyor gibiydi."
"Buna ne zamana dek devam ederiz bilmiyorum Wonwoo. Ebelemece oynar gibi bu ilişkiye devam etmek istemiyorum. Hep yakalanacağız korkusuyla yaşamak istemiyorum."
"Biliyorum Mingyu. Ama bu ilişki çok ama çok ani oldu. Bunu ailelerimize söylediğimizde buna rıza göstermeyi bir tarafa bıraktım,ciddiye bile almayacaklar." dedi Wonwoo usanmış bir halde.
"Biraz daha zaman gerekiyor o zaman..." dedi Mingyu somurtarak.
"Tam da dediğin gibi." dedi Wonwoo anlayışla gülümseyerek. Yataktan ayaklanarak kapıya yöneldi ve ışığı kapattı. Mingyu'nun alışkanlıklarını aklına çoktan kazımıştı. Onun ışıkta uyuyamadığını iyi biliyordu.
"O halde iyi geceler. Tatlı rüyalar." diye tamamladı Wonwoo."Sana da iyi geceler." dedi Mingyu o odadan çıkmış ardından kapıyı örterken.
"Rüyamda seni görsem bu o zaman tatlı bir rüya olabilirdi." diye fısıldadı Mingyu elleriyle suratını kaparken. Bunun düşüncesi bile onu utandırmaya yetmişti.Tam yatmaya hazırlanacakken aniden odasının açılıp kapanan kapısına doğru bakındı. Karanlığın içinden tüm parlaklığıyla gelen Wonwoo'yu görebilmişti tek tük içeriye vuran ışıklar sayesinde.
Yatağının ucuna yaklaşmakta olan Wonwoo ile vücudunda gezinen kavurucu his daha da ona yerleşmişti.
"Jun odamda uyumuş ve görsen öyle çok horluyor ki... Ben de dedim ki bu saatte odalardan birini hazırlatmakla kim uğraşacak en iyisi Mingyu'yla-" Wonwoo yarım kalan sözüyle hayrete düşmüştü. Çünkü kendini bir anda Mingyu'nun altında bulmuştu. Mingyu'nun bu hareketi öyle ani olmuştu ki Wonwoo ne ara onun tarafından çekilip,altına alındığını anlayamamıştı. Birbirlerini camdan sızan zayıf ışık sayesinde belli belirsiz seçebiliyordular. Mingyu içindeki hisse hükmedemiyordu. Bu arzu kontrolünün dışında onu sarıyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/121343791-288-k355996.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Smile Flower
RomanceŞimdi gülüyorum ileride çok güleceğimiz günler olacağını bilerek. # Okumaya devam etmenin imkansız olduğu fic. Bir dizi cringe ve aptallık.Okumayın sakın ola.