Nefes, nefese kalmıştım. Çıkışı ararken girdiğim bu kasvetli ve fazla ürkütücü koridor, bana herşeyi hatırlatıyordu. O kadar karışık bir yerdi ki çıkışı bulmak en zoruydu. Hiç insanda mı geçmezdi bu koridordan. Düz koridoru devam ederken karşıma annem yaşlarında bir bayan çıkmıştı. Fazla kısa olan eteğinin dekoltesi ve yüzünde ki ağır bir makyajla ona tuhafca baktım.
"Şey pardon, çıkış nerde acaba" diyerek gözlerinin içine baktım. İki, üç dakika beni dinletikten sonra devam etti. "Düz git sağdan ikinci kapı" dedi soğuk ifadeyle. Teşekkür bile etmeden yanından uzaklaştım. Çıkmayı dörtgözle bekliyordum. Sonundan ikinci kapıya ulaşmıştım, kapıyı açtığım da altta doğru inen bir merdiven vardı. Merdiven basamaklarını hızlı adımlarla indikten sonra gün yüzüne ulaşmıştım. Buseye inanıpta buraya gelmemeliydim ama bende bilmiyordum ki buraya aptal insanların gelip eğlendiğini.
Otobüs durağın da en az bu soğukta bir saat beklemiştim. Üşümeyi ve soğuğu sevmeme rağmen montumun arasından giren, hafif rüzgar biraz huylandırıyordu. Kış ayın da hele de bu yağmurda sokaklar da kimseler olmazdı. Otobüs geldiğin de İstanbul kartına basarak arka boş koltuğa geçtim. Otobüsten inerek.
Gökyüzü canlı ve bir o kadar da ürkütücü mavisi ile gözbebeklerimi süslüyordu adeta. Gergindim. Neden olduğunu bilmiyordum. Sanırım bu iş meselesi aklıma çok takılmış hiç çıkmayacaktı. En iyisi internetten garsonluk falan ilanları aramaktı. Annemin mezarına gidemiyor, babamın mezarına da yarın gitmeyi düşünüyordum.
Baran.
Ben Baranı aramamıştım. Telefonum ekranını taş sektirme gibi açarak B harfini buldum ben Baran'da sarışın diye kayıtlıydım, ama ben ona takma adam kullanmamıştım. Barajını arayarak telefonu kulağıma dayadım.
Çaldı.
Çaldı.
Çaldı.Sonunda açtı sesini dinledim ama o konuşmayınca ben devam ettim. "Alo Baran neden konuşmuyorsun" dedim. Hala sesi çıkmıyordu. "Konuşmak zorunda mıyım?" Dedi bir an gözlerim irileşirken ne dediğini tahrik edemedim. "Şey yani aradım seni, elbette konuşacaksın" dedim vereceği cevabı merak ederek. "Telefonu neden yüzüme kapadın" duyacağım cevap bu değildi. "Şey, sen bir anda bağırınca ne yapacağımı bilemedim, özür dilerim" dedim mahçup sesimle. Sesi çıkmıyordu, neden böyle yapıyordu ? Ben kötü birisi değildim onu kıracak ve incitecek kadar.
Saf, kalbi temiz ve uslu bir kızdım. Bunları aklımdan geçirirken bir anda yüzüme hafif bir gülümseme oturdu, Baran'ın hala sesi çıkmıyordu. "Neden konuşmuyorsun Baran ben seni üzmek istemedim, gerçekten çok özür dilerim" diyerek hala onun tek bir kelime etmesini bekliyordum. "Eylül" dedi birden "efendim" dedim aniden. "Eylül benim tek varlığım olan kadın öldü" idrak edemedim Annesi ölmüş müydü ? "Eylül, benim annem öldü" diyordu ağlayarak.
Anne ; 1 kelime, 2 hece, 4 harf. Hayatımın en acı kelimesi. Kızlar babalarına, oğlanlar ise annelerine aşık olur derdi ANNEM evet, haklıydı galiba ben babama aşıktım. Çok seviyordum onu. Ve hala da seveceğim. Annem ise onu da çok seviyorum, derdimi anlattığım ikinci dostum gibi birşey. Baran'ın aşık olduğu kadın hayata gözlerini yummuştu.
Uzun bir bölüm oldu sanırım. Ssjsjs
Hepinizi seviyorum BEĞENMENİZ DİLEĞİYLE ♡♡♡♡♡