BURAK
Sonunda hava limanına iniş yapabilmiştik,güvenlik kontrolünden geçtikten sonra babamın bizi alması için gönderdiği arabaya doğru yürümeye başladık. mete şuan çok aç ve yorgun olduğu için konuşacak halde bile değildi. meteyi uçakta zar zor zaptetmiştim.çocuk açken kendini kaybedip sağa sola saldırmaya kalkıyordu.şoför yanımıza gelip elimizden valizlerimizi aldı ve bağaja koydu. arabaya bindikten sonra havalimanından ayrılıp eve gitmek için yola çıktık. şuan saat 20:15 geçiyordu. uzun bir yolculuk yapmıştık ve çok yorgunduk.annemi ve babamı gerçekten çok özlemiştim. sahil kenarından eve doğru giderken memleketimi ne kadar çok özlediğimi anladım havası bile ayrı güzeldi. Uzun zamandır yurt dışında nasıl yaşadığımı hala anlayamıyorum.pencereyi açıp temiz havayı ciğerlerime doldurdum. Kafamı çevirip meteye baktığımda uyuduğunu gördüm. mete beyi birazcık gıcık etmekten birşey olmaz herhalde. Metenin en çok huylandığı şeyi yapıp boynuna doğru üfledim. huysuzlanmaya başlamıştı. Üflemeye devam ettim.
"Hay amına koyim yaa!! ne sikime beni uyandırıyon abi! zaten hem aç hem de yorgunum" diye bağırmaya başladı.
Kafasına vurup " kes lan tirrek ne bağırıyon, kulağımı siktin ne ses var be sende de ." diye söylendim.
" Karışma bana abi uyuyacağım, açken ben ben değilim bunu biliyorsun." dedi ve kucağıma yattı.
Hasbinallah,mal bu çocuk ya kafayı yedirtecek bana. Kız gibi kucağıma yatmakda neyin nesi. Sonunda evimizin sokağına giriş yapmıştık. Annem ve babam kapıda biz bekliyorlardı. Şöför arabayı durdurur durdurmaz arabadan indik. Annem koşarak gelip bize sıkıca sarıldı.
"Canım oğullarım benim çok özledim sizi çok birdaha sakın benden uzakta yaşamayın birtanelerim benim." annem bizi hem öpüp hem kokumuzu içine çekiyordu. Bende anneme sarılıp o mis kokusunu içime çekip gözlerimi kapattım. işte dünyada ki tek huzur buydu anne kokusu. metenin de benden kalır yanı yoktu.mete anneme benden daha çok bağlı olmuştu herzaman.
"Canım annem,mis kokulum, hale sultanım benim seni çok özledim." diyip anneme sıkıca sarıldı ve başını annemin boynuna gömdü.Şunu hepimiz çok iyi biliyorduk ki mete ağlıyordu ve bu yüzden başını annemin boynuna gömmüştü.
"Ohoo kıskanıyorum ama annenizi görünce babanızı unuttunuz gençler gelin bakalım buraya siz haytalar sizi" diye konuşup araya giren babam hüzünlü ortamı bozmuştu ve kollarını açıp bizi bekliyordu.Meteye çaktırmadan baktığımda elleri ile gözlerine hava yapıyordu ağladığı belli olmasın diye. hep beraber kucaklaşıp eve girmiştik. annem biz geleceğiz diye mükemmel bir yemek masası hazırlatmıştı. mete ile yukarı çıkıp elimizi yüzümüzü yıkayıp yemek yemek için salona indik.yemek masasına oturduk. annem çok titiz bir kadın olduğu için bu tarz şeylere çok dikkat ederdik her zaman.
" Hakan sakın birdaha oğullarımın yurt dışına gitmesine izin verme. ben onlarsız ne yaparım burada"dedi annem.
" Canım annem ya valla bizde çok zor dayandık. hele bu yemekler olmadan ben oralarda nasıl yaşadım hiç bilmiyorum." diyip ağzına beş tane yaprak sarmasını aynı anda tıkıştırdı.Her zaman ki mete işte ondan da anca bu beklenirdi.sonunda mete beyin ağzını bıçak açmıştı. kaç saattir hiç konuşmadı nerdeyse.
" Tamam karıcım sen merak etme zaten artık küçük beyler bana şirket işlerinde yardım edecekler birdaha göndermem onları bir yere."
Ben zaten yurt dışındayken babama işlerde yardım ediyordum ama şu babamın düşmanı olan serkan Acarı hala bulamamıştım.buda benim canımı çok sıkmaya başlamıştı artık. Ben hala serkan acarı nasıl bulacağımı düşünürken babamın telefonu çalmaya başladı. telefon çalınca herkes yemek yemeyi bıraktı ve babamın telefonuna odaklandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UÇUK KAÇIK HAYATLAR
Ficção AdolescenteBurak," Neden bu kadar acı dolu bakıyor gözlerin, çokmu yaktılar canını." Diye sordu bana. Sessiz kaldım uzunca bir süre. Nasıl der ki bir insan; öldürdüler beni, diri diri yaktılar, yetmezmiş gibi çürümekte olan cesetime can verip hiç acımadan en s...