14.AYRILIK

121 25 54
                                    

Heyyo ben geldim ✋ öncelikle bölüm biraz kısa oldu. Bu bölümde sadece melodinin duygularına ortak olacaksınız. Umarım yeni bölümü beğenirsiniz. Iyi okumalar.

Hani bazı anlar vardır ya, yer yarilsada yerin yedi kat dibine girsem diye beklersin. Bende Şu an aynı şeyleri hissediyorum yerin yedi kat altına girmek, yok olmak istiyorum. Kimseler beni bulamasın, varlığımı unutsunlar istiyorum. Şu an öyle karmaşık duygular içerisindeyim ki. Kelimeler anlamını yitirmiş, cümleler hayata küsmüş, harfler ise intihar etmişti. Hiç biri bu felaketin altında kalıp ezilmek istememişti. . Ağzımdan herhangi bir harf cümle olarak çıkmak istememişti..

Omuzlarımdaki bu ağır yükle dünyanın en yüksek dağına tırmanmam istenmişti benden.

Daha düne kadar beni papatyalarla dolu cam kavanozda saklamayı düşünen ve sadece ona ait olamamı isteyen adam, can özüm şimdi gitmişti. Beni terk etmişti. O illet bizim tüm hayatımızı mahvetmişti ışte.

Asaf farkında değildi belkide geride nasıl bir harabe,nasıl bir felaket bıraktığının.

Şuan Asafı arayıp Konuşmak istiyorum ama yapamıyorum. Sanki boynuma dikenli telleri dolamışlar gibi. Konuşmaya kalksam o dikenli teller tenime,dahada derine saplanacakmış gibi hissediyorum. Boğazım parçalana kadar bağırıp bunun nedenini sormak istiyorum. Ama yapamıyorum. Elim gitmiyor telefona. Biliyorum sesini duyarsam herşey çok daha kötü olur. Herşeyin dahada kötüye gitmemesi için üzerime ölüm sessizliğini çekiyorum. Ağzımı mühürlüyorum.

Mektubu okuduğum O an sanki lavlarla dolu bir çukura atılmış gibi hissettim kendimi. En acı çektiğim anda yüreğimi yakıp kavuran bu kor ateşi söndürebilmek için ne bağırdım ne de ağladım. Kalbimin kıriklarını avuç içime aldım ve ellerim paramparça olup kan revan içinde kalana kadar sımsıkı yumruk yaptım. Öylesine kan revanki ellerim ve kalbim, şimdi ben çürümüş bir cesetim.

Bütün öfkemi, üzüntümü içimdeki hırçın denizi bu şekilde bastırmaya çaliştım. Ama sadece çalıştım. Ne acılarımın ne de içimdeki hırçın denizin dinmeye niyeti vardı.Acım; içimde kalsın istedim. Ne yaparsam yapayım geçmeyeceğini bildiğim acıyı kaburgalarımda sakladım. Acım kaburgalarıma o kadar ağır gelmişti ki...

Yerle bir olmuş bedenim artık beni taşıyamaz hale gelmişti. Ayağa kalkacak ne gücüm nede cesaretim vardı.

İçimden ettiğim dualarım sanki kabul olmayacakmış gibi sesli bir şekilde yalvarmaya başladım Allah'a.

-"Allahım neden Asaf, neden biz. Lütfen Asaf iyileşsin.O ölmesin! Beni bırakmasın! Allahım sana yalvarıyorum Lütfen onu bu azaptan kurtar. Tek çarem, tek yardım dileyeceğim sadece sen varsın." Duy sesimi.

Haykırarak ağlamak istiyorum ama yaptığım tek şey çığlık çığlığa susmak. Sanki dünyadaki bütün insanların elleri boğazıma yapışmış ve beni boğmaya çalışıyorlarmış gibi nefes alamıyorum. Göğüs kafesim sıkışıyor. Koskaca oda üzerime üzerime geliyor. Ruhum sıkılıyor,nefesim bana yetmez oluyor. Aklımı yitirecek gibi hissediyorum. Kulağım uğulduyor gözlerim bulanıklasıyor. Asafı bir daha görememek düşüncesi beni çileden çıkarmaya yetiyor.

Ah be can özüm, canını canıma kattığım. Ben sana olan sevgimi bir halı dokur misali ilmek ilmek dokudum. Sabırla işledim her bir desenini. Kusursuz bir işçilikle tamamladım sana olan sevgimi. Ben tüm benliğimde hissettim senin o sıcacık tenini. Bana her sarılışında yeniden hayat buldum her defasında. Sana bakarken Neşeyle parlayan gözlerimde şimdi hüzün bulutları hüküm sürmeye başladı. Dudaklarımda yalnızlık türküsü gibi düzensiz nefes alışverişlerim kaldı. Yanip kül olan bedenimde ise hala senin kokun vardı.

Asafım... Neden iki bedende bir kalp olmayı beceremdik seninle. Neden; sorunları, zorlukları benimle beraber atlatmak varken beni, bizi yarım ve yalnız bıraktın. Neden.! Şimdi herşey daha mı iyi oldu. Papatya kadınının solmasına, yitip gitmesine kalbin nasıl dayanacak senin. Peki benim, benim kalbim nasıl dayansın sensizliğe sevgilim..

Şimdi uçsuz bucaksız bir kuyunun dibindeyim; karanlık sevgilim, cok karanlık. Dünya bu kuyunun ucundaysa ben o dünyanın en dibindeyim. Bu uçsuz bucaksız karanlık kuyu o kadar Soğuk ki. İnsanın kanını donduracak kadar soğuk ve ürpertici.

O kuyu şimdilerde benim evim, yeni Sığınağım. Herşeyden, herkesten en önemlisi ise aşık olduğum adama olan duygularımdan ve onun anılarından kaçıp kendimi hapis ettiğim yer.Ama mühim olan karanlık değil Asafım sensizlik.Mühim olan paramparça olan duygularım, hayallerim ve darmadağın ettiğin "BİZ."

Yaşamak şimdi çok anlamsız geliyor bana. Çünkü artık o yok. Gülünce kısılan gözleri, o miss gibi kokan parfümü yok. Aşina olduğum elleri, aşık olduğum gülümsemesi, saçlarıma değen nefesi yok. O artık yok!. O gitti ve ben bittim. Onun gidişi benim evimin başıma yıkılışıydı. Onun gidişi kıyametin başlangıcıydı. Herşey o illetin suçuydu. Benim Asafımı almıştı o illet. Canımın yarısını,kalbimi söküp almıştı benden. Cehennemin ortasına atmıştı beni diri diri yanayım diye. Çürümüş bedenim bile sen diye direnirken sen nasıl bensiz nefes alabilirsin ki.

Ortada "Biz" diye birşey olmadığını anlağımdan beri ben nefes almayı bırakalı çok oldu be adam. Sen gittin ben hissizleştim. Sen gittin ben dar ağacında asılan bedenimi ölüme terk ettim. Gıttin ama gökyüzünü ve yıldızları yıkıp geçtin. Yıldızlar bile yokluğunda parlamayı birakmışken ben tekrar nasıl nefes alabıleyim ki.

Sana her daim neşeyle bakan gözlerim şimdilerde kızgın demirle kör edilmişti. Çünkü senden başkasına bakmayı kendime haram kılmıştım ben. Biz iki bedende tek kalp, tek vücut olmuştuk seninle. Şimdi kâğıttan bir kule gibi tek üfleyişte yıkılmıştık domino taşları gibi.

Onsuzluk öyle acı verici birşey ki.. Yıkılan aşkımın, hayallerimin enkazı altında kaldım. Altında kaldığım enkaz ne canımi alıp beni kurtardı, nede çektiğim o tarifsiz acının bir nebzede olsa azalmasını sağladı. O enkazın altında kaldığımdan beri sanki uzay boşluğundaki kara deliğe çekiliyormuşum gibiydim.Dünya durdu, yaşam anlamını yitirdi. Koskoca evren bir çırpıda yerle bir oldu. Bende onunla birlikte yok oldum.

Ben Asafsız kaldım ve kalbim fokur fokur kaynamaya başlayan volkan gibi içime sığmaz oldu. Ruhum bedenimden çekilip alındı ama ben karşı koyacak gücü kendimde bulamadım. Ellerim uzandı, ruhumun yakasına yapıştı ama güçsüz kalan ellerim bu savaşı kaybetti. Ben bu aşkın savaşını kaybettim. Biz kaybettik. Kaybedenlere bir hiçlik prensi ile prensesi daha eklendi. Sonumuzu bilmeden attık kendimizi o hiçlik çukuruna. Biz hiçlik çukurunda yitip gitmeye, çürümeye mahkum edilmiştik. Cezamız ise idamdı. İki sevgilinin tek bir ipte idam edilmesiydi...

UÇUK KAÇIK HAYATLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin