o yöne doğru baktığımda Erkandan aldığım poşetleri gördüm. bir anda kanımın çekildiğini hissettim.bunu ailem dışında kimsenin bilmemesi gerekiyordu zaten onlar da bıraktığımı düşünüyordu kuzey yamuk bir gülümsemeyle bana baktı.
-erkan ha ? dedi şaşırmıştım nerden tanıyordu bu çocuk erkanı?
-sen nerden tanıyorsun? dedim şüpheci bir sesle .zeynep hemen öne atıldı
-kullanıyordu ama bıraktı artık değil mi kuzey? kuzey cevap verme tenezzülünde bile bulunmadan odadan çıktı. zeynep ise önce bana sarıldı ben karşılık vermeyince de arkasını dönüp gitti. arkalarında dağılmış ilaç poşetleri kalmıştı uzun uzun onlara baktım sonra da bir tane alıp içtim. bu şey ne kadar kötü olursa olsun bana iyi hissettiriyordu ve benim en çok iyi hissetmeye ihtiyacım vardı ama ömrümü kısaltmaktan başka bir şey yapmıyordu bende bırakabilirdim kuzey gibi...
aslında içten içe kuzey adına sevinmiştim çünkü bu lanet olası şeyden o kadar kolay kurtulamazdı çok uğraşmış olmalıydı.bende bırakmak istiyordum fakat üç günde bir beni arayıp yeni mallar geldiğini söyleyen erkan buna engel oluyordu.
tüm kararlılığımla düşündüm taşındım yarın erkana gidip bu illeti artık bırakacağımı ve beni bir daha aramaması gerektiğini söyleyeceğim.oradan çıkar çıkmazda numaramı değiştireceğim.
ben düşüncelere dalmışken kapı çaldı gelen babamdı
-gelebilirmiyim?
-tabii dedim ve yerimden doğruldum babam içeri girdiğinde elinde bir tablo vardı odamın renklerine uygu bir şekilde çerçeveletilmişti.
-bunu senin için yaptım birtanem elimden geldiği kadar umarım beğenirsin. yerimden iyice doğrularak babama yaklaştım ve sımsıkı sarıldım. tabloyu bana uzattı. kiraz çiçeklerini çizmişti resme baktığımda gözlerimin dolduğunu hissettim
-tekrar teşekkür ederim baba.yarın ilk iş bu tabloyu odamın en güzel köşesine asacağım . babam gülümsedi ve odadan çıktı.resmi incelemeye koyuldum.tamamı kiraz çiçekleriyle doluydu kiraz çiçekleri japon kültüründe yeni başlangıçları temsil ediyor.benim de artık yeni başlangıçlar yapmam gerekiyor. öncelikle yarın kalktığımda şu illetten kurtulmak içi ilk adımımı atıp erkanla konuşmaya gideceğim.
----------------------------------------------
ertesi sabah tabloyu duvarıma asmak istedim fakat herkes uyuyordu önce şu erkan işini halledelim değil mi? evden çıktım ve bir taksi çağırdım.erkanın mekanına gitmem gerekiyordu.tabi yanıma aldığım ilaçları da ona iade edecektim . parasında değilim sadece elimden çıkartmak istiyorum.
taksi mekanın önünde durdu burası dışdan bakınca bile çok ürkütücüydü ama cesaretimi toplayıp içeriye girdim ne olabilirdi ki en fazla.
mekana girdiğimde herkes sarhoş gibiydi zaten içerideki koku bile bir insanı sarhoş edebilecek kadar yoğundu.sis bulutu bütün mekanı sarmıştı.bu kasvetli ortamdan bir an önce çıkmak istedim hem sadece numaramı değiştirsem de bana ulaşamayacaktı.arkamı döndüm ve çıkmaya yeltendim ki erkanın sesini duydum
-ooo hoşgeldiniz öyküm hanım .dedi ve sinir bozucu bir kahkaha attı arkama döndüm ve kalabalığın arasında etrafındaki 5-6 kızla oturan erkanı gördüm. artık bunun dönüşü yoktu yanına doğru yürüdüm ve orada dikildim.
-eee birşeyler içmek istermisin
-hayır. dedim ve ifadesiz bir şekilde dikilmeye devam ettim.
-hangi rüzgar attı seni buraya malları çok hızlı tüketiyorsun elimde kalmadı şuan yarın gel.
-aslında seninle konuşmak için geldim. dedim sesimi ifadesiz tutmaya çalışarak
-tamam konuşalım bebeğim biryerde bekle beni gelirim birazdan. kafamı salladım ve karanlık bir koridora doğru yürüdüm burası birçok odaya çıkan uzun bir koridordu odalardan gelen iğrenç seslere aldırmadan burada beklemeye karar verdim kimse yoktu derdimi rahatça anlatabilirdim.biraz sonra koridorun sounda belirdi ve yavaş adımlarla yanıma geldi
-ne var ufaklık çabuk anlat meşgulüm görmüyor musun?
-ama bu önemli
-tamam çabuk söyle ne var?
-artık beni aramanı istemiyorum bu illetten kurtulmam gerek. dedim elimdeki birkaç poşet ilacı da ona uzatarak.
-bunlara da artık ihtiyacım yok parasını da istemiyorum.beni bir daha aram... sözümü bitirmeme fırsat vermeden saçlarımı kavrayıp beni duvara yapıştırdı.
-benden bu kadar rahat kurtulabileceğini düşünmüyorsun değil mi?
-bırak beni! diye inledim ama fayda etmedi saçlarıma iyice yapıştı bir yandan da kokumu içine çekiyordu. belli ki sarhoştu. tekrar ''bırak beni '' diye bağırdım ve çırpınmaya başladım beni sürüklemeye başladı hala çırpınıyordum.
-sakin ol güzelim birazdan rahatlayacaksın.
aman allahım bu adam ne diyordu böyle gittiğimiz yöne doğru baktım beni odasına götürüyordu!! bağardım çığlık attım ama nafile hiç duraksamadan beni odasına doğru sürüklüyordu odanın kapısına geldiğimizde yüzüme baktı ve güldü
-ne var güzelim biraz eğleneceğiz sadece
-ne var biliyormusun sen uğursuz piçin tekisin. diye bağırdım ve ona tekme attım ama biraz bile etkilenmemişti.beni daha sıkı tuttu hala sinsice gülüyordu.odanın kapısını yavaşca açtı ben hala çırpınıp çığlık atıyordum ama bu kadar benzer sesin arasında kimsenin dikkatini çekemiyordum.kapıyı açtı ve beni içeri sürükledi ne çığlıklarımın ne de çırpımalarımın bir faydası kalmıştı artık bu odaya girdikten sonra kurtulmamın hiçbir yolu yoktu.sabahın körü olmasına rağmen burada eğlence devam ediyordu.kimse beni duymazdı.duysa da aldırmazdı zaten. beni yatağın üstüne attı ve hızla kapıyı kapatmaya gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yarın Olacak
Teen FictionGençlikte günler kısa;yıllar uzundur oysa benim gibi birinin ne kadar uzun yılları olabilir ki... Tamamen umutsuzluğa kapılmıştım hem bence umutla yaşayan,müziksiz de dans eder.Ben Öyküm Arıcan tabiri caizse hastalığın pençesinden kurtulmaya çalışan...