6.Bölüm ''Alay!''

103 15 2
                                    

Geçen hafta gördüğüm rüya hala aklıma gelip uykularımı kaçırıyordu. Olaylardan sonra enkaz yığını olan okulumun kapatıldığını duyduğumda sevinsem mi üzülsem mi pek bilemedim. Bugün bütün öğrencileri başka bir okula transfer edeceklerdi ve bu durum canımı sıkmıyor değildi. Ama beni endişelendiren daha farklı konular vardı ki düşüncesi bile hayalet gibi dolaşmamı sağlıyordu. Eskiden beri gözlem yapan biriydim ve hiçbir zaman gözlemi bırakıp sosyal biri olmayı başaramadım. Çokta umurumda olan hatta bana göre baş ağrısından başka bir değildi sosyal olmak. Kendi kendime dolaşmam bana gözlemlemeyi öğretmişti.

Etrafımda ters giden şeyler çok olmaya başlamıştı. Sürekli dünyanın dört bir yanından gelen yangın, sel gibi felaket haberleri; okulumun enkaz haline dönüşmesi, başka bir yere transfer olmam, saçma bir şekilde günlerce komada kalmam, geceleri duyduğum baykuş sesleri ve sürekli gördüğüm gölge... Saatimin kaybolmasını ve gördüğüm rüyayı saymıyorum bile... Gittikçe stres sınırım ne zaman tükenecek acaba diye düşünüyordum.

Siyah kapüşonlu hırkamı sırtıma geçirdiğim gibi yeni okulumun yolunu tuttum. Kulağımdaki müziğim, kaykayım sayesinde yüzümü kavrayan rüzgar biraz da olsun beni sakinleştiriyordu. Hırkamın kapüşonunu kafama çektim ve şu anın tadını çıkarmak için odaklandım. Yanımdaki ağaçların geçip gitmesini seyrederken daldaki kuşu görür gibi oldum. Yoluma ağaçlara bakarak devam ettim ama dalda gerçekten asılı duran gözlerini bana dikmiş simsiyah baykuşu gördüğümde kafam karışmıştı. Baykuşların geceleri uçuyor olduğunu biliyordum...

Tuhaf dedim içimden. Beş dakika bile geçmemişti ki yan tarafımda fren sesi duydum ve ardından gürültü koptu. Olduğum yerde dondum. Çevremdeki insanlar kaza yapan araçların bulunduğu yere koşturuyor, kan içindeki insanları görünce etrafındakilere ambulansı aramaları gerektiğini söylüyorlardı.

Her şey ters gidiyor... Olduğum yerde yapabileceğim pek bir şey yoktu, yeterince insan vardı yaralılar için. Bu yüzden yoluma devam etme kararı aldım. Okul saatinin yaklaştığı aklıma gelince kaykayımı daha da hızlandırdım.

Kapının girişine geldiğimde yeni okuluma, en azından birkaç aylık, göz gezdirdim. Kampüsü eskisinden çok daha büyüktü ve okulun hemen yanında duran ormanlık alan beni sevindirmişti.

Yalnız kalabileceğim bir yer... Diye iç geçirdim. Kaykayımı elime aldım, okuldan içeri adımımı attım. Mia'dan öğrendiğim kadarıyla eski hocalarımız okulun temin ettiği sınıflarda ders verecekti. Yani pek bir farklılık yoktu öğrenciler tarafından bakarsak ki bu beni çok rahatlatmıştı. Yeni okul demek, yeni insanlar demek ve asosyal olmayı tercih eden biri için yeni durumlarda çok çabuk rahatsız olabiliyordum.

Telefonumun çalmasıyla aniden irkildim ve düşüncelerime kısa da olsa ara verdim. Beni arayan çok fazla insan yoktu. Yani söylemek gerekirse bir tek annem arıyordu. Ekrandaki ismi gördüğümde gözlerimi kapadım ve nefes verdim.

Ne zaman peşimi bırakacak? Diye söylendim. Arayan Mia'ydı.

Kulaklığımı kulağımdan çıkardım ve onun yerine yanıtla tuşuna bastıktan sonra telefonu kulağıma yasladım. Yüzümden acı çektiğim anlaşılırdı aslında ama kapüşonum gayet güzel bir şekilde beni kapatıyordu.

-Günaydın Elise! Kulağımdaki neşeli ses sayesinde irkildim. Hatta homurdandım ama telefondaki bunu fark etmemiş gibiydi.

-Mia...

-Ah! Gördüm seni, kapının önündesin! Hadi kaldır kıçını da yanıma gel birazdan ders başlayacak. Okul binasında seni bekliyorum.

Ben bir şey demeden telefon kapandı ve öylece kalakaldım. Bu kız gerçekten de sinirlerimi zorluyordu. Okulun merdivenlerine doğru yürüdüm. Gözlerim ise diğer öğrencileri tarıyordu. Kollarında kırmızı renk şeritli lacivert ceketleri, beyaz gömlekleri ve lacivert olan kravatlarında görünen okul amblemleri... Dudaklarımın kenarlarının ufakta olsa yukarı doğru kalktığını fark ettim. Komik duruyorlardı... Okuldan oldum olası nefret etmiştim. Hele de şu üniformalı okullardan... Bu kadar ciddi olmalı mıydı insanlar? Hele ki hayat bu kadar şakacıyken...

Elise: BaşlangıçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin