Bölüm 2
Hava her gün olduğundan daha güneşli ve sıcaktı. Deri ceketi ve botları havaya karşı siper almış gibiydi. Umursamadan okul kapısından içeri girdi. Her zamanki gibi insanlarla karşılaşmamak için adımlarını hızlandırdı. Kalabalık onu gergin ve sıkılgan biri haline getirebiliyordu. Sınıf kapısının önünde duraksadı ve saatine baktı. Dersin başlamasına 10 dakika vardı. Kafasını havaya kaldırdığında eliyle kendisine işaret veren Mia'yı gördü.
-Hey!
İç çekip ağır adımlarla ona doğru yürüdü.
-Selam...
-Tünaydın Elise! Dedi hafif kızgın ve imalı bir tonla.
-Yine geç saatlere kadar oturdun değil mi? Diye devam ettirdi.
-Tek başıma takılmayı seviyorum nesi var bunun? Biraz bilgisayar oyunu oynadım, saati fark etmemişim.
Neden hesap veriyorum ki? Ona ne bu durumdan? Omuz silkip konuşmasını sonlandırdı genç Elise. Mia'yla yakın değildiler. Ama kumral kız yakın olmaya çalışıyor gibiydi.
Sınıfa doğru yürürken Mia da onu takip ediyordu. İçeri girdiğinde insanlar o yokmuş gibi davranınca sevindi. Ki hep böyleydi. Kimse gerçekten adını bilmiyordu. Ya da umurlarında değildi. Nedense hep onunla konuşmaya korktuklarını düşünüyordu genç kız. Tarzı gereği hep siyah şeyler giyiyordu ama bu onu çokta korkunç biri yapmıyordu. Siyahı diğer renklere nazaran daha fazla seviyordu. Aynı zamanda bilgisayar oyunlarını, kitapları, müziği... İlgisini çeken şeyleri yapmak en büyük hakkıydı... Ama insanların neden bu kadar ön yargılı olduğunu anlayamıyordu.
Korkutucu bir yüzü de yoktu halbuki, kapüşonundan yüzünü görebilen varsa tabi... Kendisine göre ortalama biriydi, güzellik kavramını bile inatla kendine yakıştıramıyordu. Saçları omuzlarından biraz daha aşağıda, dalgalı ve kahverengi-siyah arası bir renkteydi. Güneşte bu renkleri kovalayan kızıl tonlarını görebilirdiniz. Gözleri de saçları gibi siyahımtıraktı. Yüzünün hatları keskin ancak taşıyabileceği türdendi. Kafasını yerden pek kaldırmadığı için tahmini olarak çoğu insan onun yüzünü görememiştir diye düşündü.
En arka sıradaki cam kenarında yerini alırken kafasını hemen sıraya koyup uyuma pozisyonunu aldı. Derslerle pek arası yoktu. Aslında olabilirdi ama okul onu çok sıkıyor, rahatsız ediyordu. Daha eğlenceli olabilseydi bazı şeyler belki böyle olmazdım. Dedi içinden. Sonra yalnızlığının ne kadar güzel olduğunu hatırlayınca yuttu söylediklerini.
Dersin yarısı geçmişti, Mia yanında not alıyordu. Elise ise hala uyuma pozisyonunda gözlerini dinlendiriyordu. Cama doğru duruşunu değiştirdi ve dışarıyı seyretmeye başladı. Havanın biraz kapandığını fark ettiğinde aslında gittikçe ağırlaşıyor olduğunu gördü. Güneşli havanın gittikçe karardığını, ağaçların yavaş yavaş savrulmaya başladığını görünce, çevredeki köpeklerin havladığını duyunca içi ürperdi. Kafasını Mia'ya çevirdi ancak o hala dersle ilgileniyordu. Garipliği fark etmemişti bile. Rüzgâr çoktan başlamış cama vurup ses çıkarıyordu. Genç kız ise sebepsiz yere geriliyordu. Bütün vücudundaki kaslar gerilmişti ve ağrıyorlardı. Nefes alış verişi hızlandı, boğulacak gibiydi. Etrafına bakınmaya çalıştı ama hiçbir şey göremiyordu. Panik atak mı geçiriyorum? Diye düşündü. Kulakları uğulduyordu ve vücudunun her yanı acı içindeydi. Kimseye seslenemedi bile. Kimse onu fark etmedi bile... Ta ki etrafındaki her şey sallanana kadar...
İlk başta başının döndüğünü düşündü. Ama dönmüyordu bariz bir şekilde okul sallanıyordu. Deprem olduğuna çevresindekilerin çığlıklarıyla ikna oldu.
-Elise! Elise!
Mia'nın kendisine seslendiğini duymamıştı.
-Yere yat!
Kumral saçlı kızın kendisini çekiştirdiğini hissetmedi. Hiçbir şey düşünemiyordu. Herkesin yere yattığını gördü. Binanın üstlerine yıkılmaya başladığını gördü. Geri kalan her şey kapkaranlıktı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elise: Başlangıç
Fantasía''Her başlangıç zordur.'' Dünya çapında, oluşan doğal afetler ve felaket habercisi bir baykuş... Elise, yaptığı olağanüstü şeylere cevap ararken kendini daha da belaya bulaştırmaktan alıkoyamaz. 76 yılda bir görülen kuyruklu yıldızın, aslında her...