Bölüm 16
Çok geçmeden gölün biraz ilerisindeki ahşap kulübeye vardıklarında kızıl saçlı kadın, elleri cebinde önden giderek içeri girdi. Kadını takip eden genç kız, ahşap kulübenin hem orda bulunmasına hem de içeri giden kadının umursamazlığına şaşırmıştı. Etraflarında hiçbir insan yokmuş gibi davranıyordu ki gerçekten de kimse yoktu. Ama bu sonradan birilerinin çıkmayacağı anlamına gelmezdi. İşin garip yanı Violet denen kadın kendinden çok emin gibiydi. Umursamaz, asi, kendini beğenmiş birine benziyordu tavırları. Elise kapıyı açarken bu tasvirlerin kendisine birini anımsattığını düşündü.
Benziyoruz... Dedi içinden. Kapıdan içeri girdiğinde ufak ahşap kulübenin hazırlanmış olduğunu fark etti. Önceden buraya gelecekleri belliymiş gibi düzenlenmişti her şey. Yerde duran poşetlerin içinde yiyecek olduğu çok belliydi. Şömine yanıyordu ve yanda duran kanepeye çoktan örtü serilmişti. Elise'in aklına kadının burada kalıyor olduğu fikri geldi.
''Burada mı kalıyorsun?'' dedi birden. Kadın ona dönmeye bile yeltenmedi.
''Hayır.''
O zaman benim geleceğimi biliyordu... Diye düşündü Elise. Yine aklında tonlarca soru işareti kalmışken yabancının sesiyle düşüncelerinden sıyrıldı.
''Bir müddet kalabileceğin yer burası. Kimsenin seni rahatsız edebileceğini sanmıyorum o yüzden korkmana gerek yok.''
Violet elini kızıl saçlarından geçirdi ve bir iç çekti.
''Düşündüğümden daha yavaş hareket ediyorsun ve benim de sabrım çok kalmadı...''
''Ne yapmamı istediğini anlamıyorum?'' dedi Elise.
''İhtiyacını karşılayacak her şey bu kulübede. Ne eksikse söylersin. Sabah antrenmana başlıyoruz ona göre hazırlan.'' dedi kadın ve kapıdan çıkıp gitti. Elise ise kadının söylediklerini yutmak zorunda kaldı.
Antrenman ha?
Kanepenin yanına yaklaştı genç kız. Üstündeki siyah ceketi çıkarıp yastığın yanına bıraktı. Sonra bir anda her şey kafasına hücum etti. Aklı o geceye gittiğinde, vücuduyla beraber giysilerinin de nasıl yanıp tutuştuğunu hatırladı. Chase ile konuşurken tamamen çıplak olduğunu hiç fark etmemişti bile. Daha doğrusu fark edecek bir zamanı yoktu. Kendini kontrol etmeye çalışmak bazı şeylerin önüne geçmişti.
Bilinci kapanmadan önce gördüğü son şeyin kendisini saran bir çift el olduğunu hatırladı şimdi de. Ve o bir çift el Violet'e aitti. Yabancı onu çırılçıplakken kaldırıp götürmüş olmalıydı. Genç kızın midesi bu düşünceyle çoktan bükülmeye başlamıştı. Siyah ceketine baktı sonra da pantolonuna bakındı. Kızıl saçlı kadın onu giydirmiş olmalıydı. Tekrar midesi büküldü ve çok geçmeden yanaklarının kızardığını hissetti. Sonra kafasını bir sağa bir sola sallayıp nefesini bıraktı. Onca olaydan sonra çıplaklıktan ötürü utanması komikti.
Büyü artık... Dedi içinden. Biraz daha oyalandıktan sonra duş almak için banyoya yöneldi. Duşa kabin oldukça küçüktü ama iş görüyor olmalıydı. Üstündekileri teker teker çıkardıktan sonra lavabonun yukarısına asılmış aynaya baktı. Yansımayı gördüğünde ağızı bir karış açık kaldı. Aynadaki kişi ona o kadar uzak gelmişti ki, bu uzaklık onu çok korkuttu. Yüz hatları keskinleşmiş, hırçın dalgalı, parlak siyah-kestane saçları omuzlarından dökülmüş biri vardı önünde Elise'in. Hele ki gözleri... İnce ama sert görünüşlü kaşlarının altına yaslanan bir çift gözün kendisini bu kadar değiştirebileceğini hiç düşünememişti kız. Simsiyah gözleri vardı Elise'in eskiden. Gece karası... Şimdi ise göz rengini tam olarak kestiremiyordu. Öyle bir renge bürünmüştü ki gözleri, ne kahverengiydi, ne mavi, ne de Violet'in gözleri gibi yeşil... Ela diyebilirdi bu renge ancak çok emin değildi. Daha doğrusu böyle bir göz rengini ilk defa görüyordu. Sanki kendisine aynadan bakan iki yuvarlağın içine ne renk varsa koymuşlar gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elise: Başlangıç
Fantastik''Her başlangıç zordur.'' Dünya çapında, oluşan doğal afetler ve felaket habercisi bir baykuş... Elise, yaptığı olağanüstü şeylere cevap ararken kendini daha da belaya bulaştırmaktan alıkoyamaz. 76 yılda bir görülen kuyruklu yıldızın, aslında her...