"Bunu konuşmamız gerek. Biliyorsunuz." diyorum ve Maysilee'ye dönüyorum. Elinden tutup biraz ileriye doğru gidiyorum. Diğer iki haraçsa yerde gözlerini kapamış duruyorlar. Tamamen korumasız olarak.
"Ne yapmamız gerek?" diye fısıldıyorum. Maysilee, "Biraz onlarla takılıp kaçmalıyız." Diye fısıldıyor. Duyup duymadıklarını anlamak için arkama bakıyorum. Sanırım duymadılar. Zaten duymaları için fil kulakları olması gerekir.
"Tamam. Beğendim. Senin fikrini yapalım." diyorum ve yeniden çocuklara dönüyorum.
"Beyler, kararımızı verdik. Birlikte takılabiliriz." diyorum. O sırada arka arkaya 5 top sesi duyuyorum. Hepimiz bir anda başımızı sanki kimin öldüğünü görebilirmişiz gibi havaya bakıyoruz.
Ardından hepimiz kafamızı aşağı indiriyoruz ve 3 top sesi daha duyuyoruz.
Maysilee, "Çok feci bir katliam oldu." diyor. Sessiz kalıyoruz. Ardından yeni haraçlara dönüyorum.
"Adınız ne? Hayatımızı kurtardınız ama hala adınızı biliyoruz." diyorum. Olabildiğince uzak ama korktuğumu belli etmeyecek kadar da yakın bir yere oturuyorum. Maysilee'ye bakıyorum ve o da yanıma oturuyor.
"Ben 4'ten Blathar. Bu da 3'ten Huck. Anlayacağın Kariyerler işe yaramaz olan bizi aralarından attılar." Bir anlığına onlar için üzülüyorum. Ardından kendime fazla sempati duymamam gerektiğini hatırlatıyorum.
"Ben Haymitch, bu da Maysilee."
"Tanışma faslını geçelim. Yanınızda silah, yiyecek ya da su var mı? Biliyorsunuz artık arenanın tamamı zehirli. Çok az kişi kaldık çünkü." Maysilee'yi onaylıyorum. Ee, kız haklı ne yapalım?
"Silah olarak bende şu gördüğünüz mızrak var." diyor mavi gözlü ve açık tenli olan. Ya da siz Ona Blathar diyebilirsiniz.
"Bende de şu kızı öldürdüğüm kılıç var." Öğürüyorum.
"Şuradan gitsek de kızı alsalar?" Hızlıca ayağı kalkıyoruz ve ilerliyoruz. Kariyeler önde, Maysilee en arkada, ben de onların arasındayım. Havaya bakıyorum. Prine'nin cesedini almaya gelen bir hava aracı görüyorum. Maysilee'yi dürtüp hava aracını işaret ediyorum. Zoraki gülümsemesinden yapıp önüne dönüyor.
Bir anda herke olduğu yerde durunca Blathar'a çarpıyorum. O da Huck'a çarpıyor. Hepimiz yere düştüğümüzde Maysilee gülmeye başlıyor. Onun sesini örten marşı duyunca kafamı gökyüzüne doğru çeviriyorum.
Ekranda Swan, Talon ve Tom'un resmini görünce neye uğradığımı şaşırıyorum. Fazla yakın olmasak da hepsi öldüğüne göre ciddi bir kapışma olmuş olmalı.
Tüm 5-7 haraçları ve Huck hariç 3'ün haraçlarının ölmesi garip hissettiriyor. Aileleri nasıl hissediyordur acaba? Mıntıka yasa boyulmuştur. Bütün haraçları birden kaybetmek... Üstelik bunlardan ikisi kardeş.
"Burada durup yas mı tutacağız acaba?" Derin bir nefes alıp ayağa kalkıyorum ve Maysilee'nin elinden tutup Onu da ayağa kaldırıyorum.
"Hayır Blathar'cığım. Biz gitmeyi planlıyoruz. Şöyle zengin kalkışı falan. Sen kalacaksan ev sahiplerine haber ver bari?" Huck'la bir highfive yapıyoruz. Elimi uzatıyorum ve Blathar'ı ayağı kaldrıyorum. Son 12 haraç kaldı. Ayrılmamız gerek. Maysilee ile kaçmamız gerek. Ama hala daha kariyerlerin grubu varken bir arada olmamız fayda sağlayabilir.
"Beyler artık uyusak nasıl olur?" diyor Maysilee yorgun çıkan sesiyle. Başımla onaylıyorum.
"Sen uyu ben nöbet tutacağım. İsterseniz siz de uyuyun. Ya da biriniz nöbet tutun, fark etmez." Huck ve Blathar uyumak amacıyla yerleşiyorlar. Derin bir nefes alıp arkama yaslanıyorum. Beni uzun bir gece bekliyor.
Aslında nöbetçi koymamalarına anlam veremiyorum. Onları öldürebilirim. Bana fazla güveniyorlar. Ya da benimki gibi lehlerine olan bir amaçları var.
Gece boyunca oturuyorum. Zaten başka yapabileceğim bir şey de yok. Homurtulu bir ses duyunca irkikdim. Ses karnımdan geliyordu.
Çantamdan yenecek bir şey çıkarmak istesem de vazgeçiyorum. Daha kötü zamanlar da olacak. Saklamam gerek.
Kafamı ağaca yaslıyorum ve kopan gürültüyle ayağa fırlıyorum. Endişeyle etrafıma bakınca kırmızı bir şeylerin dağdan fışkırdığını görüyorum. Volkan patlıyor.
"Çocuklar çabuk kalkın! Gitmemiz gerek! Yanardağ patlamış!" Hepsi şaşkınca bana bakıyor. Elimle dağı gösterdiğimde Huck, "O dağ daha dün karla kaplıydı!" diyor. Başımla onu onaylıyorum ve çantamı omzuma atıp Maysilee'yi kaldırıyorum. Elini tutuyorum ve koşmaya başlıyoruz. En azından o yaşamalı. Wade öldü ama o kazanmalı.
Arkaya bakınca Huck ve Blathar'ın da koştuğunu görüyorum.
Volkanlarla aramızda hala mesafe varken arka arkaya 4 top sesi duyuyorum. 8 kişi kaldık. Düşünmesi bile korkunç. Buradakilerden biri beni öldürebilir.
Koşmaktan cnaım çıktığında, Cornicopia denen yere gelmiş oluyoruz. Son 3 top sesi daha duyuyorum. 5 kişi kaldık.
Arkama baktığımda Blathar ve Huck da bizim gibi nefes nefese kalmış bir şekilde duruyorlar. Baltamı çıkartıyorum. Maysilee'yi yapacağım şeyi anlayıp ok-yayını çıkarıyor. Maysilee zehirli oklarından birini Blathar'ın göğsüne atıyor, Huck'da boynunda benim baltamla ölüyor.
Ne kadar vicdan azabı duysam da, eninde sonunda onların da beni öldüreceğini düşünüp kendimi rahatlatıyorum. Olay yerinden uzaklaşıyoruz ve hava aracının ölüleri almasını bekliyoruz.
Selam! 50 oy sınırı 1 aydır dolmadı ama yeni bölüm paylaşıyorum çünkü artık sıkıldım bu hikayeden. Zaten 2 bölüm sonra final olacak :/ görüşürüz!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
50. Açlık Oyunları ¤düzenleniyor¤
Fanfic"Anne bak. Haymitch Amca'nın odasında ne buldum." Diyor küçük kız. Kendinden daha ufak olan kardeşiyle birlikte annesine doğru koşuyorlar. Annesine onlara merakla bakIyor. "Ne buldunuz Will?" Diyor annesine kızına eğilip. Kısının uzattığı ince def...