Sağıma,soluma yeniden sağıma sonra yeniden soluma döndüm. Döndükçe döndüm. Deliye döndüm. Ama olmadı. Her ne kadar yorgun olsam da uyuyamadım.
Yanıma kırmızı bir gömlek, lacivert bir kot pantalon ve gri, radyo desenli bir tişört aldım. Banyoya gittim. Rahatlamak için yıkanmaya başladım.
Buna ne kadar rahatlamak denir bilemedim. Çünkü üstlerinde yazılanlardan bir şey anlamadığım gibi, farklı düğmelere bastıkça yanmak ve donmak arasında gidip geliyordum. Sonunda dondurucu olmayan bir soğuk suyla yıkanmaya başladım. Şampuan bölümünden rastegele bir tuşa bastım.
Kurulandıktan sonra önce gri tişörtü onun üstüne de kırmızı, kırışık desenli gömleği giydim. Pantalon olmayınca kendi kendime güldüm. "Bu kadar çok yersen olacak olan bu Haymitch. Şişmanlıyorsun Haymitch. Git diyete gir Haymitch." Nitya'nın sesini taklit ettim ve dolaptan daha bol gözüken mor bir pantalon giydim.
İçeri girdiğimde Maysilee, Wade ve Flux'ın eski oyunları izlediklerini gördüm. Yemekte öyle sözleşmiştik ama kan görmek istemediğimden odama gitmek istemiştim.
"Ee, napıyosunuz?" Diye sordum 32 diş sırıtırken. "Pliny yok mu?" Diye de ekledim. Katılacağını söylemişti sanki.
"Gelmedi. 2 gün sonraki katliamdan önce kan görmek istemiyormuş." dedi Flux ve göz kırptı. Ne yani komik miydi? Ben gülüyor muydum? Ben gülersem herkes gülerdi.
"Hıhı. Tamam o zaman." Koca 3'lü koltuk boş olduğundan zıplayıp koltuğa uçurdum.
"Flux bizim için en ilginç ölümlerin olduğu yılları seçmiş. Onları izleyeceğiz." dedi Wade üzgün bir şekilde. O da birilerini öldürmek istemiyordu. 14 yaşında olan biri için normaldi. Aslında ben de kimseyi öldürmek istemiyordum.
"Tamam o zaman haydi izleyelim."
"Sen niye lavanta kokuyorsun?" Maysilee'nin meraklı bakışları karşısında televizyonu işaret ettim.
"Azıcık sus başlıyor." dedim ve ikimiz de oraya döndük.
"Hadi Haymitch uyan. Salya akıtıyorsun." Başımda bekleyen Nitya'ya bakarken nasıl uyuduğumu fark ettim. Yatakta terstim ve çarşaf yerdeydi. Hım. İlginçti. Aslında hesaplamalarıma göre sadece 2 saat uyumuştum.
"Tamam uyandım birazdan gelirim." dedim ve Nitya'yı yolladım. 5 dakika daha yatakta yatıp evimin hayalini kurdum. Acaba Bay Everdeen küçük kardeşime bakıyor mudur? Bana söz vermişti... Şu anda evim nasıldır acaba? Kardeşimin gözleri ağlamaktan şişmiştir herhalde. Annem de sinir krizi geçirmiştir. Onları hayal kırıklığına uğratmayacaktım. En azından bugün yüksek puan alacaktım.
Hızlı bir şekilde komidinin üstünde duran klasik haraç giysilerini aldım ve kendimizi göstereceğimiz bugün için beden dersinde yaptığımız ısınma hareketlerini yaptım. Elimi yüzümü yıkadım. Banyo yapsam mı diye düşünsem de banyo yapmak her zaman uykumu getirdiği için odamdan çıktım ve Maysilee ile karşılaştım.
"Selam." Bana döndü ve el salladı. Çok üzgün görünüyordu. Sanırım ağlamıştı. Gülümseyerek yanıt verdim.
İkimiz de odaya girdikve kahvaltıya oturduk. Çok şaşırmıştım, çünkü kimse yemek boyunca konuşmamıştı.
"Ee, ölmeden önceki günümüz nasıl geçiyor?"
Sıranın bana gelmesini uzun süre bekledim. Hem son mıntıkadandım hem de erkek olduğum için mal mal oturuyordum. Kariyerler aralarında şakalaşırken, diğerleri oturuyorlardı.
İlk olarak 1. Mıntıka'nın kız haracı gitti. Kızın tipinden korksam da ses etmedim. 1. Mıntıka'nın diğer kız haracı çıkınca, Septimus bana göz kırptı. Buz gibi sırıtışı yüzünden titredim. Ben de ona 32 diş sırıtıp göz kırptım. Gözlerini devirip önüne döndü. Şapşal.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
50. Açlık Oyunları ¤düzenleniyor¤
Fiksi Penggemar"Anne bak. Haymitch Amca'nın odasında ne buldum." Diyor küçük kız. Kendinden daha ufak olan kardeşiyle birlikte annesine doğru koşuyorlar. Annesine onlara merakla bakIyor. "Ne buldunuz Will?" Diyor annesine kızına eğilip. Kısının uzattığı ince def...