Yakşamlar 🖐 Benim için rekor uzunlukta bir bölümle geldim ♡ İyi okumalar ♡Yer : Jungsik Restoran
Zaman : 18.10.17/19:13Asansörü işgal ettiğimiz gerçeğini siktir edip dudaklarında susuzluğumu gidermeye çalışıyordum. Davranışlarıyla tezat kelimeler zikreden dudaklarını reddetmek benim için bile işkence gibiydi.
'Sadece seninim.' demişti, başkasının yanından geldiği halde. Tüm bunları bilmeme rağmen, hala bilinmezliğin içinde olan zihnimi kullanmama izin vermiyordu işini bilen ve ustalıkla yerine getiren hareketleri.
Asansörün köşesinde doyumsuzluktan ve biraz da korkudan tir tir titreyen bedenim kollarının keyfini sürüyordu. Ellerinden biri gömleğimin içinden belime sızmıştı bile. Diğeriyle enseme baskı uyguluyordu, bıraksa bile gidebilecekmişim gibi.
Dudaklarımız nefes almayı unutmuş, bu işi burnumuza emanet etmişti. Yapışan tenlerimiz yorulduğunda bir süre birbiri üstünde dinleniyor ve vakit kaybetmeden yarım bıraktığı işe devam ediyordu.
Koymak için herhangi bir yer bulamadığım elimi, arkamdaki ayna trabzanlarından beline doğru hareketlendirmiştim ben de. Elimi, belinin oyuntusundan omuzlarına çıkarırken üstündeki cekete küfürler ediyordum bir taraftan. Şu an olması gereken yer, bu omuzlar değildi.
Elim hareketlerine devam ederken belinin altında yanlarda bir yerde sert bir cisimle karşılaşmıştı. Dudaklarımızın bitmek bilmeyen savaşını kesmeden kaşlarımı çatmıştım. Kapalı göz kapakları, şaşkınlığımı görmesine izin vermemişti.
Dudak hareketlerimi durdurmuştum. Yana yakıla şikayetlerini kalbime götüren his demetlerimi göz ardı edip Jungkook'u hafifçe itmiş ve kendimden uzaklaştırmıştım. Alt dudağını yalayarak yüzüme bakmıştı; çatık kaşlarının, kızgın kirpiklerinin, yorgun göz kapaklarının altından.
Hala belinde olan elimle, biraz önce karşılaştığım sert cismi kavramıştım. Tam tutup çekecek ve hesap soracaktım ki, soğuk ellerinin nadide parmakları bileğimi kavramıştı. Elimde gezinen gözlerimi yüzüne çıkarmıştım. Sinirle soluyordum.
''Tahmin ettiğim şey mi?'' demiştim, tek kaşımı havaya kaldırarak. Alacağım cevabın tedirginliği, şimdiden vücudumu istila etmişti. ''Çok soru sormuyor musun sence de?'' Yakaladığı bileğimi belimde sabitlemişti, kendi eliyle birlikte. Yüzünün her karesindeki duygu geçişleri, kafamı karman çorman ediyordu.
''Birini bile cevaplamıyorsun.'' demiştim, sinirle tıslayarak. Gözlerinin ta içine bakıyordum. Baktığım her saniye bitişime kendimi hazırlıyordum. Ona bakmadan geçen zamanların çetelesini tutuyordum, ama bakmaya da dayanamıyordum işte.
Gözlerimi, onunkilerden çekip acıma son vermiştim. Kirpiklerimi kırpıştırarak kaçırdığım gözlerim çok geçmeden tekrar siyahın en güzel tonundaki irileriyle buluşmuştu.
Çenemi, baş ve işaret parmaklarıyla yakarak tutup yüzümü, kendinden esirgememişti. Gözlerine masum kedi bakışlarımı yollayıp insafa gelmesini planlıyordum, ama bir şeyler ters gidiyordu sanki.
Jungkook yüzümün her köşesini, gözlerini bir an olsun kırpmadan izlemiş ve ''Ah!'' diye bir inilti çıkarmıştı. Anlamaz gözlerle ona bakarken boştaki elini bacaklarımdan birine götürüp kalçamdan belime kadar süürklemişti.
Ani olan bu davranışını yavaş ve sürükleyici hareketlerle yaptığında istemeden gözlerimi kapatıp başımı geriye atmıştım. Boynumda hissettiğim dudaklarıyla, gözlerimi sonsuza açmış ve yutkunmuştum. Dudakları tenimde sürtünerek çeneme gelmiş ve beni derin bir öpücük için teşvik etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Playboy|TaeKook
Fanfic''Asla bırakmam seni.'' Kulağıma dolan bal sesinin yanında, sol omzunun altında heyecanını ispatlayan kalp ritimleri, ömrümde duyabileceğim en güzel sesti.