Selam. Hoş Geldiniz. Medya, bölümden bağımsız olmakla beraber isterseniz okurken dinleyebilirsiniz (:
Lütfen yorum yapın ve oylarınızı esirgemeyin ♡Güzel olduğunu düşündüğüm bu bölümle sizleri baş başa bırakıyorum :) İyi Okumalar♡
Yer : Mix & Malt Karaoke Bar
Zaman : 27.11.17/21:10
''Her zamankinden getirin.'' Parmaklarım arasından bir an olsun varlığını kaybettirmeyen ellerin sahibi, siparişimizi almak için gelen garsonu ufak bir emir cümlesiyle geri göndermişti. Karaokeye gidelim demişti ve gelmiştik işte.
''Her zamankinden?'' Tek kaşımı kaldırarak sorduğum soruyla etrafta gezinen bakışları gözlerimi bulmuş ve beni şanslı kılmıştı. Fark etmeden adem elmamı geçip boğazımı bulan tükürüğümü boş verip hal ve hareketlerine, dudaklarından dökülecek kelimelere odaklanmıştım.
Bir bacağını altına alırken yanıma düşen kolunu belimde konumlandırmıştı. Vücuduma yayılan titreşimi es geçip cevabını duyabilme şerefine nail olmuştum. ''Kırmızı şarap?'' dediği sırada, kulak mememde keşfe çıkan dudaklarını saniyeler arasında seçmiş ve şimdi ise dudaklarının her bir milimetresini hissedebilme şansına erişmiştim.
''Senin gibi,'' derken belimdeki eli yerini korurken diğer eliyle yanağımı bulmuştu. Kulağımın yanı başındaki dudaklarının arasından süzülen her bir hava bulutu içimi gıdıklıyordu. ''yıllandıkça güzelleşenlerden.''
Sözlerinin yanında hareketleriyle kendini kaybeden bedenimin acizliğiyle kıvranırken sorumun asıl amacından şaştığını henüz idrak edebilmiştim. ''Başka bir şeyden bahsediyorum.'' diyebildiğim sırada, bir elimin ne ara yanağına tırmandığını merak etmekle meşguldüm.
''Bahsettiğin şey ne güzelim?'' Boynuma taşıdığı dudaklarına, yana yatarak daha çok alan sunan arsız başım, sahibinin iç güdülerini hiçe saymıştı. Yanağındaki elimi çenesine götürüp boynumdan ayrılmasını sağlamıştım. İstemeyerek ayrılan başının üstünde konumlanan iri gözlerinin güzelliğini görebildiğim için üzülememiştim bile.
''Her zaman?'' Yutkunduktan sonra dudaklarımın hapsinden çırpınarak dökülmüştü kelimeler. Dudaklarımın içi, karşımdaki devasa güzelliğin cezasını çekiyordu. Ona dokunamamak, benim en büyük cezamdı oysa.
''Bu mekan benim, bebeğim.'' Henüz şaşkınlığımı üstümden atamadan sesini tekrar işitmiştim. ''Yukarıda, gecenin sonunu bekleyen bir oda var üstelik.''
Gözlerimi devirmiş ve içimdeki ateşin küllerini dudaklarımdan atmaya çalışmıştım. ''Eğer burada başkaları-'' Dudaklarıma kaplanan dudaklarını hisseder hissetmez kapanan göz kapaklarımın arasından seçebildiğim en güzel şey, zaten çoktan kapanmış olan göz kapaklarında saklıydı.
Yüzünün her bir köşesinde nefes bulan huzuru, derinliklerimde hissedebilmemi böylesi güzel sağlıyordu. ''Başkası yok.'' Nefessiz kaldığımız için ayırdığı dudaklarını, nefes almak için değil bana açıklama yapmak için kullanmıştı.
Alnım, alnında dinlenirken aldığımız sığ ve hızlı nefesler bir birlikteliğe yelken açarken göğüslerimiz deniz dalgalarının sert kayalarına çarpışı gibi bir hengameye sahne oluyordu. ''Başkası, hiç olmadı sevgilim.''
Hala alınlarımız birbirine aitken dudaklarımı yalamış ve göz kapaklarımı, gözlerinin karşısında esir etmiştim. ''Biliyorum,'' diyebilmiştim, hala gözlerim kapalıydı, çünkü eğer açarsam konuşamayabilirdim. ''biliyorum, sadece ben-'' Sözlerimi kesen yine dudakları olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Playboy|TaeKook
Fanfic''Asla bırakmam seni.'' Kulağıma dolan bal sesinin yanında, sol omzunun altında heyecanını ispatlayan kalp ritimleri, ömrümde duyabileceğim en güzel sesti.